HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "Nerede bir kayyum varsa süpüreceğiz. Duyduk ki İstanbul'da bir kayyum varmış, şimdi de onu süpürmeye gidiyoruz." dedi.
Temelli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta Batman, Şırnak, Siirt ve Diyarbakır belediye başkanlıklarını ziyaret ettiklerini belirterek, bir önceki dönemde kayyumlar ile yönetilen belediyelerde yaşananları anlattı.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin açıklandığını anımsatan Temelli, uzun süredir ciddi beklentiler yaratılarak kamuoyu gündemine taşınan belgenin "itiraf belgesi" olduğunu öne sürdü. Temelli, "17 yıldır iktidarda olan bir parti ve onun başındaki insan, Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni açıklıyor. Yani daha strateji belgesi aşamasındalar. 17 yıl sonra bu belgeye baktığımızda aslında yargı konusunda ne denli içler acısı bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu hep birlikte izledik." görüşünü savundu.
Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) bazı maddelerini anımsatan Temelli, TCK'nin düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önünde ciddi engeller oluşturduğunu söyledi.
Kendisini yasanın ve hukukun üstünde gören bir Cumhurbaşkanı olduğunu öne süren Temelli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile böyle bir mekanizma yaratıldı. Herkese hakaret ediyor, kendisini eleştirdiğinizde 'Cumhurbaşkanına hakaret edemezsiniz' deyip size dava açıyor. Bu maddeye dokunulmamış. Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde buna dair bir şey yok. O zaman biz bu reformu, tek adam reformu olarak niteleyebiliriz." ifadesini kullandı.
- "Katkı vermeye hazırız"
Terörle Mücadele Kanunu'nun Türkiye'nin gizli anayasası olduğunu savunan Temelli, "Kürtlere, muhalefete, demokrasi güçlerine karşı uygulanan bir gizli anayasadır. Terörle Mücadele Kanunu kalkmadan bu ülkede bir yargı reformundan bahsetmek mümkün değildir." diye konuştu.
Yargıda gerçekten samimi bir reforma ihtiyaç duyuluyorsa kendilerinin de hazırlıklarının olduğunu ve incelenebileceğini dile getiren Temelli, kendi hazırlıklarının toplumsal barış üzerine olduğunu belirtti. Temelli, "Başta Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılması, ifade ve düşünce özgürlüğünün sağlanması, demokratik siyasetin önünün açılması, anayasal güvence ile korunan kürsü dokunulmazlıklarının sağlanması, demokratik siyasetten dolayı hiç kimsenin yargılanmaması üzerine hazırlanmış ve toplumsal barışı inşa edecek iddialı bir çalışmamız var. Katkı vermeye hazırız. Samimi iseniz hazırlığımızı yaptık, bekliyoruz." dedi.
- İstanbul seçimi
Yenilenecek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin haklı bir gerekçesi olmadığını iddia eden Temelli, "YSK marifeti ile karşımıza çıkmış bir zorunluluk." ifadesini kullandı.
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın Diyarbakır ziyaretini ve orada yaptığı açıklamaları değerlendiren Temelli, şöyle devam etti:
"Diyarbakır'a gitmiş ve 'Kürdistan mebusu' demiş, Kürtçe konuşmuş. Diyarbakır Diyarbakır olalı böyle bir Kürtçe duymadı. Bir kişi anlamış o da Mehdi Eker. Oysa 31 Mart'a giderken AKP Genel Başkanı Erdoğan, Kürdistan diyoruz diye meydanlarda, 'defolun gidin, Kürdistan orada' diye sürekli bize, Kürtlere hakaret... Terörist olduk, 'defolun' hakaretlerine maruz kaldık fakat yine Allah'ın işine bakın geçen gün Çavuşoğlu'nu Kürdistan'da gördük. Hem de demokrasi şehitlerini anmak için saygı duruşundaydı. Çavuşoğlu, 'bilinmeyen dilde' konuşulan bir yemin törenini izliyordu. Bu Mecliste Kürtçe konuşulduğunda bir halka 'bilinmeyen dil' diye hakaret eden bir partinin mebususunuz ama 3-5 oy ya da kirli pazarlıklarınız için hiçbir şey olmamış gibi 'Kürdistan'da' diyorsunuz, Kürtçe de konuşuyorsunuz, Kürtçe konuşanları da saygı içinde dinliyorsunuz.
Tam da o günlerde Tatvan ve Bitlis'te belediye başkanları Kürtçe tabelaları indirdiler. Birkaç kelime Kürtçe konuştunuz diye Kürt halkı nezdinde bir değeriniz, itibarınız olmayacak. Çünkü, bu sözler ve Kürtçe konuşma girişimi samimiyetsizdir, çıkar amaçlıdır."
- "Bu mücadele, uzun soluklu mücadeledir"
İstanbul seçimlerine ilişkin çalışmaların böyle bir atmosferde sürdüğünü ve az bir sürenin kaldığını belirten Temelli, "Hala bizim tavrımızı soran insanlar var. Israrla söylemeye devam edeceğiz; nerede bir kayyum varsa süpüreceğiz. Duyduk ki İstanbul'da bir kayyum varmış, şimdi de onu süpürmeye gidiyoruz. Algı yöneterek akıl karıştırmaya çalışıyorlar. Bizim amacımız, AKP-MHP faşist blokunu geriletmektir." diye konuştu.
31 Mart seçimlerinde ortaya koydukları stratejiyi aynı kararlılıkla sürdürdüklerini anlatan Temelli, "Bu mücadele, uzun soluklu mücadeledir. İstanbul seçimi bunun önemli bir uğrağıdır. İstanbul seçimleri aynı zamanda Tatvan, Muş, Bitlis, Viranşehir, Şırnak seçimidir. Bu bilinçle orada olacağız, oylarımızı kullanacağız." dedi.
Yoksulluğun ve işsizliğin giderek yaygınlaştığını savunan Temelli, "Son üç yılda bu nedenden dolayı 100 insanımız intihar etmiş. Binali Yıldırım, seçim çalışmaları çerçevesinde bayramda Şanlıurfa'ya gitmiş. Bir işsiz yanına yaklaşıyor ve iş istiyor. Ona söylediği yanıta bakın; 'lafı zurna gibi uzatmayın söylendi bakacağız.' İşte insana, işsize, yoksula, mağdura yaklaşım bu. Lafı da uzatacağız, mücadelemizi de büyüteceğiz." ifadelerini kullandı.
Temelli, AK Parti'nin her geçen gün militarizme dört kolla sarılmaya devam ettiğini ve her seçim öncesi olduğu gibi sınır ötesi harekatın başladığını öne sürerek, "Afrin'de olduğu gibi Pençe Harekatı'yla da buradaki yerleşim yerleri bombalanmaya, sivillerin katli söz konusu olmaya devam ediyor. Burada yaşayan halk göçe zorlanıyor. Pek çok sivil, hava bombardımanından etkileniyor, hayatını kaybediyor." iddiasında bulundu.
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın avukatları ve ailesi ile yaptığı görüşmeleri anımsatan Temelli, "Güçlü direnişle mutlak tecrit kırılmıştır. Bununla birlikte Sayın Öcalan'ın mesajları ile kamuoyu, toplum bir kez daha buluşmuştur. Ülkede bir Kürt meselesi var. Kürt meselinin çözümü olmadan diğer meselelerin çözümü olmayacağını geride bıraktığımız dört yıl boyunca hep birlikte yaşadık. Bu meselenin çözümü için Öcalan'a kulak verin. Hatta sadece kulak vermekle kalmayın, Öcalan ile konuşun. Herkes konuşsun." görüşünü savundu.
Temelli, siyasi partilere yeni bir anayasa yapım sürecinin başlatılması için çağrıda bulunurken, "demokrasi ittifakında buluşanların" bir gün iktidar olacağını iddia etti.