Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “PKK silahlı unsurlarını ülke dışına çıkartırsa her şey konuşulabilir” sözlerinin ardından HDP, İmralı Cezaevi’ndeki Abdullah Öcalan’ın ‘Başmüzakereci’ olarak görevlendirilmesi için “Toplumsal Barışın İnşası İçin Müzakere” kanun teklifini Meclis Başkanlığı’na sundu.
HDP Grup Başkanvekilleri Çağlar Demirel ve İdris Baluken’in imzasıyla Meclis Başkanılğı’na sunulan teklifin gerekçesinde özetle şöyle denildi:
GELECEĞİMİZİN ÖNÜNÜ AÇACAK
“Siyasetler üstü olan barış konusunda, iktidarlara ve seçimlere bağımlı kalmaksızın ilerlemelerin sağlanması için tarafların rol ve pozisyonlarını, yetki ve konumlarını tarif edecek, görüşmeleri sürekli kılacak bir yasaya çok acil olarak ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu yasada, müzakereleri yürütecek tarafların kim veya kimler olduğunun açık tanımı, görüşmelerin sürekliliği ve muhataplığı açısından oldukça kolaylaştırıcı bir durum ortaya çıkaracaktır.
Bu sorunun çözümü için 1993’ten bugüne kadar barış konusundaki ısrarlı tutumu, birlikte yaşamı esas alan çözüm perspektifi ve Demokratik Cumhuriyet’in yaşamsallaşması için ortaya koyduğu olağanüstü çaba ile Abdullah Öcalan, bu sorunun çözümünde yer alacak başmüzakerecidir. Öcalan’ın başmüzakereci olarak, bu çalışmalarını derinleştirmesinin imkânlarını yaratmak, toplumsal geleceğimizin önünü açacak adımlara imkân vermek hayati önemdedir.”
HDP’nin teklifinde yer alan bazı düzenlemeler şöyle:
Kanunun amacı; Türkiye ve Ortadoğu coğrafyası merkezli olan Kürt sorununun müzakereye dayalı demokratik çözümünü Türkiye’nin demokratikleşmesi ve özgürlüklerin sağlanması temelinde ele alır. Başmüzakereci tarafların ortak mutabakatıyla çatışma çözümleri ve siyaset alanında uzman kişilerden, inanç ve kanaat önderlerinden ve sivil toplum kuruluşlarında görev yapmış ya da yapmakta olan kişilerden en az 20 kişilik bir İzleme Heyeti oluşturulur. Kanun kapsamında görev ve yetki yüklenenler de dahil kanun kapsamındaki çalışmalara katılanların, yaptıkları görevler nedeniyle hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz.
DAVUTOĞLU NE DEMİŞTİ?
“Halkın çözüm sürecinden beklediği şey, silahların tümüyle terk edilmesi. Böyle bir şey olursa, 2013 Mayıs’ına dönülürse, o zamanki gibi PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkarıp ülke içinde tek bir silahlı unsur kalmazsa, her şey konuşulabilir. PKK silahı bırakacak, bunun başka yolu yok. Silah bırakıldıktan sonra, niye konuşulmasın barışın şartları içinde? O zaman siyasetin kanalı açılır. Silah konuşmaya başlayınca siyaset hissizleşiyor.