TBMM Genel Kurulunda, Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapan Tasarı'nın görüşmeleri sürüyor.
'TÜRKÇE KONUŞ'
HDP'li Konca'nın tasarıya ilişkin verdiği önergeyle ilgili konuşmasını Kürtçe yapması üzerine AK Parti milletvekilleri, "Türkçe konuş" diye tepki gösterdi.
Konca, bir süre Kürtçe konuştuktan sonra konuşmasını Türkçe sürdürdü, "Hükümet Türkçe konuştuklarımızı da anlamıyor, en azından kendi dilimi konuşayım." dedi.
MHP Ankara Milletvekili Erkan Haberal ise hiçkimsenin, bu milletin kendisine verdiği haklarla sahte kahramanlık taslamaya hakkı olmadığını ifade ederek Genel Kurul kürsüsünde bu kadar rahat konuşulmasının tek nedeninin, bugüne kadar milli, milliyetçi eğitim sistemine geçilmemesi olduğunu savundu.
MHP İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter, "bayanla polemik yapmak" istemediğini ve Türk milletinin dilinin Türkçe olduğunu söyledi. Milliyetçiliğin bu ülkede bölücülük olmadığını belirten Yönter, asıl Türkçe'ye karşı dil ortaya çıkarmanın bölücülük olduğunu, hiçbir dile karşı husumet duymadıklarını dile getirdi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner ise Türkçe ve Kürtçenin birbirinin düşmanı değil, kardeşi olduğunu söyleyerek Kürtçe'nin kendisinin de ana dili olduğunu aktardı.
TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, resmi dilin Türkçe ancak 20 milyonun dilinin ise Kürtçe olduğunu belirterek daha önce de birçok milletvekilinin birkaç kelime Kürtçe konuştuğunu, Ermenice, Azerice ve farklı dillerin de konuşulduğunu ancak böyle bir tepkiyle karşılaşılmadığını ifade etti.
CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, tasarıda getirilen düzenlemeyle milletvekillerine ayrıcalık tanındığını öne sürerek "Bir öğretim üyesi milletvekilliği bittikten sonra, canı isterse kendi üniversitesine dönecek, canı isterse ve kadro varsa Türkiye'deki bütün üniversitelere gidebilecek. Halbuki milletvekili olmayan bir öğretim üyesi böyle bir hakka sahip değil." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı, tasarıda hedeflenen düzenlemelerin AK Parti'nin muhalefetsiz tek tip ülke yaratma zihniyetinin dışavurumu olduğunu savundu.
Tasarının, sıralı disiplin amirlerini ve işlenen suçun niteliğine göre karar verecek kurulları düzenlediğine işaret eden Yarayıcı, YÖK Başkanının, en üst disiplin amiri konumuna yükseltildiğini söyledi. Yarayıcı, şunları kaydetti:
"Bu yönüyle hem süper savcı hem de süper yargıç rollerinin taşıyıcısıdır. Disiplin hükümlerini düzenleyen maddelerin tamamında üniversiteler adeta birer suç üretim merkezi olarak görülmekte. Tasarının her bir maddesi üniversitelerin akademik özgürlüklerini yok sayarak onları iktidarın arka bahçesinde birer kışlaya çevirme amaçlıdır. Tasarı bu haliyle yasalaşırsa üniversitelerimiz 21. yüzyılda ortaçağ karanlığına gömülmüş olacaktır."