HABER

Hedef, 21.yüzyılın Türkiyesi'ni inşa etmek

İZMİR (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4. Türkiye İktisat Kongresi'nin 21. yüzyılın Türkiye'sini inşa etme açısından önemli bir misyon üstlendiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, 4. Türkiye İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Atatürk'ün İzmir'de düzenlenen ilk iktisat kongresindeki sözlerini ve 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 3. İzmir İktisat Kongresi'ndeki sözlerini hatırlatarak başladı. Özal'ın, "Çağı doğru okumak demek, Türk ekonomisini dünyadaki mukadder gelişmeleri göğüsleyebilecek donatıma kavuşturmak, dünyanın gidişatına senkronize etmek demektir" şeklindeki sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Bizler bu sözlerden aldığımız ruhla bütün bu geçmiş birikimlerin üzerine yeni açılımlar sağlayarak ekonomi alanında vizyonumuzu ve temel stratejilerimizi daha ileri noktalara taşımak zorundayız. Bugün açılışını yapmakta olduğumuz 4. Türkiye İktisat Kongresi, 21. yüzyılın Türkiye'sini elbirliğiyle inşa etme hedefimiz açısından çok önemli bir misyon üstlenmektedir" dedi.

Başbakan Erdoğan kongreden beklentilerini de dile getirerek, "Biz bugün Türkiye'yi yönetme sorumluluğunu yüklenmiş insanlar olarak bu kongrenin ülkemizin kalkınma mücadelesine katkıda bulunmasını istiyoruz. Bu nedenle kongreye katılan uzman ve delegelerimizin değerli görüş ve önerilerinin hükümet olarak yürüttüğümüz çalışmalara ışık tutacağına inanıyoruz" diye konuştu.

DENİZ BAYKAL'A TEPKİ Erdoğan kendisinden önce konuşan ve Türkiye ekonomisinin yine kritik bir dönemden geçtiğini çeşitli rakamsal verileri örnek vererek savunun CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın sözlerine de sert tepki gösterdi. Baykal'ın verdiği rakamları inandırıcı bulmayan Erdoğan, "Ülkemize bir şey kazandırmak istiyorsak sağlıklı tespit yapacağız. Ben rakamlarla konuşuyorum, bunlar devletin resmi rakamlarıdır" diyerek ekonomi ile ilgili bazı rakamları verdi. Türkiye'nin bir zamanlar 9 aylık vadeyle bile zor borçlanabildiğini ifade eden Erdoğan, "Türkiye bugün 30 yıla kadar vadeyle borçlanabiliyorsa bu ülkemize duyulan güvenden kaynaklanıyor. Reel faizler yüzde 7-8'lere kadar indiyse bu yine bize duyulan güvenden kaynaklanıyor" dedi. Erdoğan, Türkiye'nin borç kısır döngüsünden ancak kaynaklarını artırarak kurtulabileceğini de belirterek, hükümet olarak kendilerinin de bu gayret içinde olduklarını söyledi. Türkiye'nin IMF'ye olan borcu konusunda da doğru rakamların konuşulmadığına dikkat çeken Erdoğan, Türkiye'nin IMF'ye toplam 21 milyar dolar borcu bulunduğunu söyledi. IMF ile ilişkilerin devam edeceğini bir kez daha vurgulayan Erdoğan, IMF ile yeni dönem için görüşecekleri zaman IMF'in Türkiye için ortaya koyduğu yüzde 6.5'lik faiz dışı bütçe fazlası hedefinin de yeniden masaya yatırılacağını dile getirdi. Hükümeti eleştirenlerin iktidara gelmesi durumunda söylediklerini uygulayabileceğini inanmadığını ifade eden Erdoğan, "Nitekim iktidara geldiklerinde de bu söylediklerini uygulayamadılar" dedi.

"TÜRKİYE BÜYÜK SIÇRAMA YAPTI" Başbakan Erdoğan, ilk iktisat kongresinin düzenlendiği 1923 yılı ile günümüz ekonomik verilerini de karşılaştırdı. 1923 Türkiye'sinde 570 milyon dolar civarındaki Gayri Safi Milli Hasıla'nın 2003 yılında 238 milyar dolara ulaştığını, nüfusun bu dönemde 13 milyondan 70 milyona, fert başına gelir de 43 dolardan 3 bin 383 dolara ulaştığını hatırlatan Recep Tayyip Erdoğan, "1923 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içinde tarımın payı yüzde 39, sanayiinin payı yüzde 13 ve hizmetler sektörünün payı yüzde 48'dir. Bu paylar geçtiğimiz yıl, tarım için yüzde 12, sanayi için yüzde 25 ve hizmetler için yüzde 63 olarak gerçekleşmiştir. Bu gelişme, önemli bir yapısal dönüşüme işaret etmektedir. Bu yöndeki bir diğer gösterge de, istihdamın sektörel dağılımıdır. 1923 yılında toplam istihdamın yüzde 90'ı tarım sektöründe çalışırken, bugün bu oran yüzde 34'e gerilemiştir. Yine bu dönemde, sanayii istihdamının toplamdaki payı yüzde 3'lerden yüzde 18'e, hizmetlerin payı ise yüzde 6'lardan yüzde 48'e ulaşmıştır" dedi.

"GELİŞMELER YETERLİ DEĞİL" Kaydedilen başarıların yeterli olmadığını, Türkiye'nin bu gelişmeleri yaparken dünyanın yerinde saymadığına değinen Başbakan Erdoğan, "Açık yüreklilikle itiraf etmek gerekir ki, bugün ulaştığımız nokta bu bakımdan yeterli değildir. Bugün milli gelir büyüklüğü bakımından dünya ülkeleri arasında 22. sıraya yükselmiş olan ülkemizde, kişi başına milli gelir üzülerek söylüyorum ki tatmin edici olmaktan uzaktır. 1960'ların başında kişi başına milli gelir bakımından nispi olarak yakın olduğumuz Meksika ve İspanya, hatta ilerisinde olduğumuz Güney Kore gibi ülkeler, 40 yıllık bir zaman diliminde arayı ciddi şekilde açmışlardır. Yüksek gelişme performansı gösteren bu ülkelerden Güney Kore kişi başına milli gelirini 60 kattan fazla, İspanya 45 kattan fazla, Meksika ise 17 kat arttırmıştır. Bizdeki artış ise 8,5 kat ile sınırlı kalmıştır. Önümüzdeki dönemde bu tablonun Türkiye lehine değişmesi için, son 30 yıllık dönemdeki makroekonomik sorunların aşılması, istikrarlı ve dengeli bir ekonomik yapının tesis edilmesi şarttır. Ekonominin iç ve dış şoklara karşı dayanıklılığını arttırmamız; ekonomimizi malul hale getiren verimsizlik ve rekabet gücü yetersizliği gibi temel sorunları kalıcı bir şekilde aşmamız gerekiyor. Yakın geçmişte yaşanan ve halkımızın yoksullaşmasına yol açan krizlerin gerisinde bu sorunların bulunduğu ortadadır" diye konuştu.

"HEDEFİMİZ AB ENFLASYONU ORANLARI" Erdoğan, kendi hükümetleri döneminde ekonomide meydana gelen gelişmeleri de anlattığı konuşmasında belirlenen hedefler doğrultusunda kararlılıkla çalışmaların devam ettiğini söyledi. Enflasyonda 2005 yılı hedeflerinin TÜFE'de tek haneli orana ulaşmak olduğunu, sonraki yıllarda da Avrupa Birliği (AB) ortalamasında bir enflasyon oranı hedeflendiğini belirten Başbakan Erdoğan, "Bugün artık paramızdan sıfır atma noktasına gelebildiğimiz bir ekonomik özgüvene sahibiz. Düne kadar bir hayalden öteye geçemeyen paramızdan sıfır atma operasyonu gerçekleştirilmiş, Türk Lirası yeniden itibarını kazanmıştır. 1 Ocak 2005 tarihi itibariyle Türkiye Yeni Türk Lirası'yla tanışacak ve gururla taşıyabileceği bir paraya sahip olacaktır. Yakın zamanlara kadar hayal edilmesi bile mümkün olmayan bu hedefler, bugün tek tek gerçekleşmekte, her geçen gün çıta yükseltilmekte, makroekonomik göstergelerde daha yüksek hedefler belirlenmektedir" dedi.

"TÜRKİYE'YE GÜVENİYORUZ, SONUCUNU ALIYORUZ" Türkiye'nin büyük potansiyeline her zaman güvendiklerini ve bugünkü rakamların bu güvenden ne kadar haklı çıktıklarını ortaya koyduğunu belirten Erdoğan, "Bu duygu birliğinin bir sonucu olarak, sıra dışı bir başka başarıya daha imza atılmıştır. 2003 yılında, bir yandan enflasyon oranlarında büyük bir düşüş gerçekleşirken, bir yandan da GSYİH'da yüzde 5.8 gibi önemli bir artış kaydedilmiştir. Bu başarıda da halkımızın hükümetimize ve ekonomik programımıza duyduğu güvenin büyük payı vardır. Bu güven sayesinde faiz oranları hızla gerilemiş, sıkı maliye ve para politikalarına rağmen ekonomik canlanma geçtiğimiz iki yıl üst üste kendisini yüksek büyüme oranlarıyla göstermiştir. Kararlı ekonomi politikalarımızın meyvelerini hem borç oranlarımızda, hem dış ticaret performansımızda, hem de diğer makroekonomik göstergelerde alıyor olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Yılın ilk dört ayında ihracat 19 milyar 88.9 milyon dolarla rekor seviyede bir artış göstermiştir. Türkiye'nin Nisan ayındaki ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42.8 artarak 5 milyar 315 milyon dolara yükselmiştir. Bu göstergeler Türkiye'de ekonomik canlanmanın sağlıklı bir zeminde yaşandığını ortaya koyan göstergelerdir. Önümüzdeki dönemde temel hedefimiz yakalanan istikrar ortamının korunması ve büyümenin sürdürülebilir hale getirilmesi olacaktır. AB'ye tam üyelik hedefi doğrultusunda, ekonomimizi Maastricht kriterlerine uyumlu bir gelişme seviyesine yükseltmek için azami dikkat ve gayreti göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın" diye konuştu.

"HEDEFLER DOĞRULTUSUNDA HAREKET EDİYORUZ" Başbakan Erdoğan, bundan sonra da hükümetin belirlenen hedefler doğrultusunda hareket edeceğini belirterek bu konuda kimsenin endişe duymasına gerek olmadığını dile getirdi. Hükümetin sektörler bazındaki hedeflerini de açıklayan Erdoğan, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde titizlikle üstünde durması gereken sektörlerden birisinin de enerji sektörü olduğunu belitti. Erdoğan, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde doğunun zengin enerji kaynakları ile batı arasında bir enerji koridoru haline geleceğini kaydetti.

Değişen dünya şartları dikkate alındığında her ülke gibi Türkiye'nin de bilgi toplumu olmak dışında bir seçeneğinin kalmadığını belirten Erdoğan, "Bilgi toplumuna giden yolda atılacak ilk adımın, eğitimin günün ve geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek bir seviyeye çıkarılması olduğu da aşikardır" dedi.

İstihdam konusuna da değinen Erdoğan, istikrarlı bir ekonomik yapı içinde artacak olan yatırımların, yeni iş imkanları doğurarak önemli bir sosyal sorun olan işsizliğin önlenmesinde ciddi katkılar sağlayacağını söyledi.

"ELEŞTİRİYE AÇIĞIZ" Başbakan Erdoğan, iktisat kongresine katılan konuşmacılara ve sunumda bulunacak uzmanlara da seslenerek, "Biz, her konuda yapıcı görüş ve eleştirilere açık olduğumuzu her fırsatta samimiyetle ifade ediyoruz. Bunu, burada bu seçkin kitleye hitap ederken bir kez daha altını çizerek vurguluyorum. Önümüzdeki dönemde, sizlerin burada dile getirdiğiniz değerli görüş, düşünce ve önerilerin, milletimizin refah ve mutluluğa kavuşması yönünde atılacak adımlara büyük katkısı olacağına eminim. Avrupa Birliği'ne tam üyelik ve bilgi toplumuna dönüşüm perspektifimizin olmazsa olmaz koşulu, toplumumuzun bütün kesimlerinin bu ortak ideallerimiz doğrultusunda bir duygu birliği içinde olmasıdır. Bu büyük yenilenme ve dönüşüm süreci ekonomi politikalarının genel parametrelerini de belirleyecektir. İstikrarlı ve sağlam bir hukuki, siyasi ve toplumsal zemin üzerinde yükselecek olan ekonomimiz, geçmişin kısır döngülerine kapılmayacak, ileri hedeflere yönelecektir. Halen yaşamakta olduğumuz bu geçiş dönemi, önümüzdeki yıllarda daha kristalize bir hale gelecek, iyileşmenin etkileri gündelik hayatta da hissedilmeye başlanacaktır. Türkiye devleti ve milletiyle çağdaş uygarlık seviyesinin ötelerine yaptığı yolculuğu mutlaka zaferle taçlandıracaktır. Biz bu mutlu ve aydınlık günlerin çok uzağımızda olmadığına canı gönülden inanıyoruz. Bu inançla, 2004 Türkiye İktisat Kongresi'nin ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyor, değerli katılımınız için teşekkür ediyor, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum" diyerek konuşmasını bitirdi.

En Çok Aranan Haberler