Camilerde Cuma hutbesinin konusu ‘Helal Kazanç, Helal Lokma’ oldu.
Malatya’da Cuma hutbesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı, ‘Helal Kazanç, Helal Lokma’ konulu hutbe okundu.
Hutbede, şu ifadeler kullanıldı:
“İnsan, esasında bu süreçte maddi açıdan yükselirken manevi yönden tükeniyor. Servetine servet kattığını zannediyor, ancak çoğu zaman kazanırken kaybettiğinin farkına varamıyor. Oysa dilimizi yalandan, gönlümüzü küfürden temizleyen Allah Resulü, kazancın da haramdan arınması gerektiğine işaret ediyor. Böylece, hırsla, bencillikle, aç gözlülükle doymayan kalpler, rızkın Allah’tan geldiğine inanarak huzur buluyor. Dünya hazineleriyle doymayan nefisler kanaat hazinesini keşfederek mutmain oluyor. İnsanoğlu, dünya mülküne olan zaafından ancak mülkün gerçek sahibiyle tanışınca kurtulabiliyor.
Bugün, yaşadığımız tüketim çarkında bunu gerçekleştirmenin yolu ise ‘Helal Kazanç, Helal Lokma’ bilincinin geliştirilmesidir. Tüketim dayatmasına teslim olmamaktır. İnsaflı, sorumlu, ölçülü ve mutedil bir hayat tarzını benimsemektir. Allah’ın koyduğu helal-haram sınırlarını hakkıyla muhafaza edebilmektir. Helalinden üretmektir. Helalinden kazanmaktır. Helalinden harcamaktır. Helalinden yemektir.
Ramazanı idrak eden her mümin, hem üretirken hem de tüketirken Rabbimizin emir ve yasaklarını, O’nun belirlediği ölçüleri göz önünde bulundurur. Bereketli ramazan sofralarına kul hakkı karıştırmaz. Orucunu haram lokmayla açmaz. İftar sofralarını israf sofraları haline getirmez. Duaya kalkan ellerini haramla kirletmez.
Elinden, dilinden emin olunan Müslümanın sermayesi hile ve aldatmak olamaz. Müslüman, ticaret yaparken hileli mal satmaz, ölçüde ve tartıda asla hile yapmaz. Kazancına ve lokmasına kimsenin ahını ve hakkını bulaştırmaz, boynunda hiçbir kulun vebalini taşımaz. Hiçbir yetimin hakkına girip vicdanını karalamaz. Çalıştırdığı işçinin alın terini sömürmez, onun haysiyetini zedelemez, istismar etmez. İnanan insan, boğazından haram lokma geçirmez, çocuklarını haram ile beslemez. Rüşveti açılmayan kapıları açan bir anahtar olarak görmez. Gayr-i meşru yollardan servet edinme peşine düşmez. Şerefinin, onurunun, haysiyetinin pahasına ucuz hesaplar peşinde koşmaz. Cebini faizden, kumardan, karaborsacılıktan elde ettiği kirli parayla doldurmaz. İçki ticaretiyle uğraşmaz. Hırsızlığın ağır yükünü üstlenmeye kalkmaz. Heybesini başkalarına ait haram malla doldurmaz. Zira yarın malını nereden kazanıp nereye harcadığının hesabını vermeden Rabbinin huzurundan ayrılamayacağını bilir. İftar eden her mümin, geçimini temin ettiği kazancının, boğazından geçen lokmanın, çoluk çocuğuna ve ailesine sağladığı rızkın, ürettiği ve pazarladığı her malın helal olup olmadığının muhasebesini yapması gerekir.
Sahura kalkan her mümin, açgözlülük ve doyumsuzluk duygusunu; lüks hayat, servet ve zenginlik tutkusunu Ramazanın manevi ikliminde tedavi eder. Kanaatin, tükenmez bir hazine olduğu inancını gönlüne iyice nakşeder.
Her yıl bizleri değiştirmek, gönlümüzü, zihnimizi, malımızı, kazancımızı arındırmak için kapımızı çalan mübarek Ramazan ayının manevi ikliminden istifade edebilmeyi diliyor, Rabbimizden Ramazanın hayır ve hasenatından, feyiz ve bereketinden nasiplenebilmeyi niyaz ediyorum.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz