Helenizm, çok önemli ve büyük bir kültür ve sanat akımıdır. Bu dönemde verilen eserler, dünya tarihinde de önemli yer tutar. Bu akım sadece heykel ve mimari alanındaki eserleri ile birçok felsefi akımı ile de öne çıkar. Pek çok felsefe okulunun kurulduğu Helenizm, 300 yıl sürmeyi başarmıştır. Peki, Helenizm düşüncesinin içinde yer alan felsefi akımlar nelerdir?
Çok önemli kültür, sanat ve felsefe akımlarını kapsayan Helenizm, Yunan ve doğu kültürlerinin sentezi ile ortaya çıkmıştır. "Helenizm ne demek?" sorusu için TDK sözlüğünde yer alan anlamları sıralayabiliriz:
Bu anlamlardan yola çıkarsak Helenizm, Grek uygarlıklarının tümüne verilen addır. Yunan felsefesini de kapsayan Helenizm, M.Ö. 4. yüzyıla kadar dayanan tarihi ile büyük bir öneme sahiptir. Helenizm kültürü hakkında söylenebilecek en önemli bilgi bu çağın büyük imparatorluğunun Roma’nın bir parçası olduğudur. Bu dönemde Büyük İskender ve Helenizm arasında önemli bir ilişki vardır ve bu bağ M.Ö. 337 yılına dayanır. Bu tarihte tahta oturan İskender’in ilk yaptığı şey Yunanistan’ın bütün şehir devletlerini kendine bağlamaktır. Ardından ise Suriye, Anadolu, İran, Irak ve Mısır’daki Persler’in bütün toprakları Helenizm imparatorluğuna bağlanmıştır.
Helenizm sayesinde Yunan kültürü coğrafi olarak çok geniş bir alana yayılmıştır. Ülke sınırlarını aşan Helenizm, çok büyük ve evrensel bir kültürü kapsar. Ön Asya Doğu kültürleri ile Akdeniz bölgesi kültürlerinin sentezlenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Helenizm uygarlığının kurucusu olan Büyük İskender, yaptığı seferler ile Yunan kültürünün yayılmasını sağlamıştır. Grek kültürü ve doğu kültürünün bir araya gelmesi ile yenilikçi ve özgür sanat akımları ortaya çıkmıştır. Bu kültür, dünyada pek çok imparatorluğu etkilemeyi başarmıştır.
Büyük İskender’in ölümünü izleyen dönem Helenistik Dönem olarak adlandırılır. Bu dönemde yeni siyasi yönetim, felsefe alanında da değişimler olmasında etkili olmuştur. Bu dönemde varlığını sürdüren Yunan felsefesi, sonraki yıllarda Helenistik felsefe olarak devam etmiştir. Bu esnada Yunanistan’da bulunan Aristoteles ve Platon, bireyin kentten ayrılamayacağı düşüncesi benimsemiştir. Yani bireycilik ile kozmopolitanlık arasında sıkı bir bağ vardır. Epikurosçu ve Stoacı felsefeler ise insanların kardeşliği düşüncesini savunur. Bu dönemde insanlar kendilerini devletin bir parçası olarak değil, dünyanın bir vatandaşı olarak görmüştür. Helenistik dönemde felsefenin konuları üçe ayrılmıştır:
Mantık konusunda bu dönemde özellikle Aristoteles’ten etkilenilmiştir. Mantık, gerek bilgiye ulaşmanın bir yöntemi olarak görülmüştür. Fizik genel olarak geride kalmış ve yeni düşünceler oluşturabilmek için Sokrates’in fikirlerinden yararlanılmıştır. Bu dönemde en öne çıkan konu etiktir. Çünkü bu dönemde kent devletleri yıkılmış, yerine imparatorluklar kurulmuştur.
Helenistik dönemin en önemli konuları arasında toplumsal ve siyasi düzen yer alır. Bu ortamda da felsefenin birey üzerine yoğunlaşması beklenmiştir. Felsefenin amacı şu şekilde belirlenmiştir: İnsanı mutlu bir yaşama itmek ve bireye güven vermek. Epikurosçuluk ve Stoacılık sistemleri ahlak konusuna odaklanarak bireyin kendi kendine yetmesi fikrini ön plana çıkarmıştır.