HABER

Her 100 kişiden 2'si böbrek hastası

Yetersiz ve dengesiz beslenme, hareketsizlik, az su içme böbrek hastalıklarının nedenlerinden birkaçı. Bademcik, orta kulak iltihabı, diş çürüğü ve yumurtalık iltihaplarının iyi tedavi edilmemesi, böbrekle ilgili sorunlara zemin hazırlıyor.

Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de her 100 kişiden 2'si böbrek hastası, kronik böbrek yetersizliğiyle böbrek taşı hastaları ise listenin başında yer alıyor. Böbrek hastalıklarının neden ve belirtileri hakkında bilgi veren Ürolog Dr. Ali Osman Paşa, taş, kist, tümör ya da kronik böbrek yetersizliğinden hangisi olursa olsun, her türlü böbrek hastalığında yıllık periyodik kontrollerin önemine dikkat çekti. Paşa, yılda bir kez yapılacak kan ve idrar tahlilinin sonuçlarına göre takip edilecek tedavinin, yapısal ve işlevsel bozuklukların oluşmasını engelleyeceğini vurguladı.

Böbrek hastalıklarının dahili ve cerrahi diye iki gruba ayrıldığını, dahili hastalıklardan 'nefrit'in ilaçla tedavi edilebildiğini söyleyen Dr. Paşa, "Ama zamanında ve iyi tedavi edilmediğinde ileride kronik böbrek yetersizliği ortaya çıkıyor" dedi. Dr. Osman Paşa, taş, tümör, kist ve bazı yapısal bozuklukların ise cerrahi böbrek hastalıkları kapsamına girdiğini kaydetti. Türk insanında böbrek taşı görülme sıklığının çok fazla olduğunu vurgulayan Dr. Paşa, "Bunda beslenme bozukluğunun, kalıtımın ve ülkemizin coğrafi özelliklerinin rolü büyüktür" şeklinde konuştu. Türkiye'nin sıcak iklim kuşağında yer aldığını hatırlatan Paşa, çok fazla su içilmesi gerektiğini; aksi takdirde taş oluşumunun hızlandığını dile getirdi.

Dr. Paşa'nın verdiği bilgilere göre, yetersiz protein beslenmesi taş oluşumunu hızlandırırken, bu nedenle Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin yöresinde böbrek taşına daha çok rastlanıyor. Taş, oluşumunu tetikleyen bir diğer etken ise hareketsizlik. Dahili böbrek hastalıklarının meydana gelmesinde çocuklukta geçirilen bazı enfeksiyonların zamanında ve yeterli tedavi edilmemesinden kaynaklandığını söyleyen Dr. Paşa, bunların bademcik, orta kulak iltihabı, diş çürüğü ve cilt enfeksiyonları olduğunu aktardı. Ali Osman Paşa, genç kızlardaki yumurtalık iltihaplarının da iyi tedavi edilmediği takdirde böbreklerin çalışmasını olumsuz etkilediğini söyledi.

BÖBREK TAŞININ BELİRTİLERİ Dr. Ali Osman Paşa, böbrek taşı şikayetinde kişilerin uzun süre beklemeden doktora başvurduklarını hatırlatarak, bulantıyla birlikte böbrek taşı şikayetlerinde kişinin uzun süre beklemeden doktora gitmek zorunda kaldığını ifade etti. Cerrahi hastalıklarda idrarda kanama görüldüğünü belirten Paşa, dahili böbrek hastalarının belirtilerinin yavaş yavaş ortaya çıktığını kaydetti. Dr. Paşa, dahili böbrek hastalıklarının belirtilerini şöyle sıraladı:

"Sabahları yataktan kalkıldığında göz kapaklarında şişlik olması ve zaman içinde yayılması, İdrarın renginin pembemsi olması, bulantı ve iştahsızlık yanında kişinin renginin sararması."

Dr. Paşa, "Özellikle de göz kapaklarındaki şişlik durumu bir hafta sürüyorsa, kişinin hemen doktora gitmesi, kan ile idrar tahlili yaptırması gerekir" uyarısında bulundu. Diyabet ve yüksek tansiyon hastalarının da düzenli ilaçlarını kullanmalarının önemine işaret eden Paşa, aksi takdirde böbrek yetersizliğiyle karşı karşıya kalınacağını dile getirdi. Birçok hastalığın tetikçisi olan sigara ve alkol de böbrek hastalıklarını tetikliyor.

Kronik böbrek hastalarında idrara yeterli çıkmama şikayetinin de yaşandığını belirten Dr. Paşa, "Bu durumda vücudun çeşitli yerlerinde, özellikle de bacaklarda, belde, parmaklarda şişme oluyor. Zaman içinde idrar miktarı çok azaldığından şişmeler ve rahatsızlıklar da artıyor" şeklinde konuştu. Bu durumda kişinin yaşaması için diyalize bağlanması gerektiğini ifade eden Dr. Paşa, diyalize giren erişkin hastaların yüzde 60'ını diyabetlilerin oluşturduğunun altını çizdi.
Böbrek hastalığının kronik hale gelmeden önlenmesinin insanın elinde olduğunu söyleyen Dr. Paşa, süreci şu şekilde izah etti:

"Uzun süre devam eden göz kapağı şişliği, isteksizlik, halsizlik, işine karşı soğukluk, kendini iyi hissetmeme hali, iştahsızlık, mide bulantısı, renginde solgunluk, günlük idrar miktarının azalması."

Dr. Paşa, "Bu süreç hastaya göre 1-3 yıl arasındadır. Yani hastalığın seyri çok yavaştır" dedi.

ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ
Hastalığın tedavisinde ilk şikayet üzerine doktora gidilmesi ve tedaviye başlanmasının önemine işaret eden Dr. Paşa, "Bu durumda böbreklerin çalışmaması söz konusu olmaz. Yılda bir kez yapılacak kan ve idrar tahlili, hastayı bu durumlara getirmez. Tabii diyabetli ve tansiyon hastalarının bu tahlilleri yılda 2 kez yaptırması gerekir" şeklinde konuştu. İdrarda albümin çıkması, kanama olması, böbrek yetersizliğine doğru gidişin işaretleri olduğunu söyleyen Dr. Paşa, zaman içinde kanda üre, kreatin ve bazı elektrolitler biriktiğini ve bunların da kalp durmasına, ani ölümlere yol açabildiğine dikkat çekti. Bu durumdaki bir kişinin ise yaşaması için diyalize bağlanması gerekiyor. Paşa, kronik böbrek yetersizliği şikayeti olanların 10 bininin diyalizle yaşamaya çalıştığını, bunun dışında 6 bin de kronik hasta olduğunu bildirdi.

Dr. Ali Osman Paşa, böbrek hastalarının dengeli ve yeterli beslenmesinin gerektiğini söyleyerek, vücudunda taş bulunanların ise taşın cinsine göre bazı gıdaları kısıtlamasının şart olduğunu belirtti. Bunun için de taşın cinsi ve yapısının laboratuar testlerine göre belirlenmesi lazım. Dr. Paşa'nın ta an Paşa, böbrek taşı şikayetinde kişilerin uzun süre bşların cinsi ve yapıları ve bu taşlara göre önerilen gıdalar hakkında verdiği bilgiler şöyle:

"Böbrek taşlarının önemli bir kısmını oksalat taşı oluşturuyor. Böbreğinde oksalat taşı olanlara ıspanak, çilek, çikolata ve kuruyemişleri az yemeleri tavsiye ediliyor. Çünkü bu gıdalar taş oluşumunu hızlandırıyor. Ürik asit taşı olanlardan işkembe, yürek gibi sakatatları ve kuruyemişleri az tüketmeleri isteniyor. Bazı taş hastaları da çok süt içmemeli, beyaz peynirini çok yememeli. Ama bütün taş hastalarından günde en az 2 litre su içmeleri istiyoruz."

Kronik böbrek hastalarının beslenmelerinin diyalize bağlandıkları merkezlerdeki diyetisyenler tarafından belirlendiğini söyleyen Paşa, genellikle aşırı proteinden kaçınmalarının istendiğini kaydetti. "Diğer besin gruplarını dengeli bir şekilde almaları gerekiyor" diyen Paşa, her hasta için ayrı bir beslenme reçetesinin yazıldığını belirterek işleyişi şöyle anlattı:

"Reçetede gıdaların değişim listeleri de bulunuyor. Bu değişim listeleri, böbrek hastaların günlük yemeklerini düzenlemede önemli rol oynuyor. Böylece her hasta sadece tarif edilen yemekleri yemek zorunda kalmıyor, zevkine ve ihtiyacına göre değişik yemek listeleri hazırlanabiliyor. Bu listeler düzenlenirken, belirli bir besin yerine, aynı türden ve ona eşdeğer miktarda besin elemanlarını içeren bir başka yiyecek listeden seçiliyor. Böylece alınan protein, yağ, karbonhidrat gibi besin elemanları aynı kaldığı halde, değişik yemekler yeme olanağı oluyor."

Böbrek hastalarının çorbalarına et suyu ve et suyu tabletlerinin konulmaması gerektiğini ifade eden Dr. Paşa, "Ancak yemek listelerindeki çorbalar, mide öz sularını harekete geçirip iştah açtıkları için ilk sırada yer alıyor. Çünkü et suyu, sodyum, potasyum gibi mineraller yönünden zengin" diye konuştu. Dr. Ali Osman Paşa, çorbanın protein içeriği yükseltilmek istendiğinde yoğurt, yumurta ve süt konularak çorba terbiyesi yapılabildiğini sözlerine ekledi.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler