Oyun, arcade ve futbol temasına odaklanan isimlerden. Konu arcade olunca bazılarınızın hevesinin kaçtığını şimdiden hissedebiliyorum. Diğer tarafta bu durumdan oldukça memnun olanlar da var elbet. Gerçeklikten uzak da kalsa veya daha ilk birkaç bölümde hikayeye odaklanmanız biraz zaman alabilir. Elbette karşımızda bir efsanenin olduğunu unutmamak gerek. Sürdürülmesi gereken abartı, dramatik sahneler ve ah o monologlar. Serinin kırk yıllık bir geçmişinin olduğunun farkındayız değil mi? Ve bu da iki ayrı hikaye modu boyunca oyunun bir anda bir avuç yeni karakter sunmasına izin veriyor. Yani olaylar biraz yavaş ilerliyor.
İlginçtir ki Tsubasa, hem manga hem de anime olarak birçok ülkede o kadar popüler de değil. Hatta bu nedenden Rise of New Champions’tan nefret eden yığınla oyuncu mevcut. Bunun nedeni bir futbol oyunundan biraz uzak kalmış olması. Temelde öyle bile olsa tuhaf takım çalışması, olağan klişeler ve asla vazgeçmeyen karakterler teması malum futbol oyunlarında pek görülmez. Görülür ancak dramatize edilmez. Doğal olarak anime kokan bir futbol oyununun belli ülkelerde sevilmemesi şaşılacak bir durum değil. Diğer tarafta Tsubasa, birçok kişinin kaçınılmaz olarak takdir edeceğinden daha derin ve daha hesaplamaya zorlayıcı bir oyun.
Rise of Champions’ın ana odak noktası, iki hikaye modu. Ana hikaye, üçüncü şampiyonluğunu kazanarak Brezilya’ya gitmeye çalışan genç bir futbol dahisi olan Nankatsu Ortaokulu’nun kaptanı Tsubasa Ozora’yı anlatıyor. Mangaya aşina olmayanlar için tanışacak ve öğrenecek çok sayıda karakter var. Tsubasa’nın tüm rakiplerinin bir maç sonra onunla arkadaşlık kurmadan önce onu azarlamasına şahit olmak pek eğlenceli aslında. Ana hikayeyi tamamlamak yaklaşık 10 saat sürüyor. İşin içerisine ekstralar ve biraz daha yavaş, tadını çıkara çıkara oynanış eklersiniz 26-27 saatinizi bu oyuna adayabilirsiniz.
Ortada gerçekten sevimli karakterler ve hikayeler olsa da, oyunda çok fazla kesinti var. Şöyle ki maçlar başlar ve ardından sonsuz miktarda metin ve hikaye kurgusu gibi hissettiren şeyler izleriz, bu da bir süre sonra biraz yoruyor. Oyunun ortasında dramayı arttırmak için çok sayıda ara sahne mevcut. Tabii serinin hayranları için bu, muhtemelen tam olarak istedikleri şey. Ancak yeni başlayanlar için bu durum can sıkıcı olabiliyor. Diğer tarafta bu evrene yeni adım atanlar, ne kadar sıkılırlarsa sıkılsınlar içten içe anime ve mangayla ilgilenebilirler. Merak sonuçta. Oyun duyurulmadan önce Tsubasa’yı gerçekten duymamış olduğunuzu düşünerek değerlendirme yaparsak bu oyun, oldukça büyük bir paket servisi ve hikayenin ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi.
İkinci hikaye modu, kesinlikle daha heyecan verici olanı. Burada kendi karakterinizi yaratabilir, istatistiklerinizi ve becerilerinizi özelleştirebilir, üç farklı takımı iş başında gösteren üç farklı hikaye yolu arasından seçim yapabilirsiniz. Oyunun olayı “pozitif enerji” olduğu için o kadar karakter içinden kendi karakterinizin parlaması gerçekten tatlı bir duygu. Her şeyin merkezinde siz varsınız. Neyse ki bu mod, oyun mekaniğine çok daha fazla odaklanıyor ve hikaye tarafından çok daha az kesintiye uğruyor. Bu iyi bir şey çünkü Captain Tsubasa, gerçekten maç oynarken gerçekten çok eğlenceli. Ancak unutmayın ki FIFA’yı anımsatan bir şey bekliyorsanız, muhtemelen bundan pek zevk almayacaksınız. İkisi arasında kıyaslama yapmayı düşündüğünüzde bazı temel benzerlikler olsa da, özünde bu oyun daha çok arcade tarzı bir futbol oyunu ve bir spor oyunundan çok bir dövüş türü gibi.
Yeni başlayanlara güzel haber, burada faul diye bir şey yok. Müdahaleler ve omuz mavnaları oyunun sadece bir parçası ve kazanmanın önemli bir parçası, bu da ofsayt kuralına çok sıkı bir şekilde uyulduğunda daha eğlenceli hale getiriyor. Şutları hedeflemeye çalışmak yerine, güçlü şutlarınıza odaklanmak ve kalecinin savunmasını yarıp geçene kadar onu yıpratmak çok daha iyi bir taktiktir. Bir futbol maçı kurallarından çok o özel vuruşu yapana kadar rakipleri omuzlamak ve topu kaybetmemek için mücadele etmeniz gerekiyor. Sanki bir gösteri maçı yapıyor gibi hissediyorsunuz.
Captain Tsubasa, futbol aksiyon kafasına odaklansa bile mekaniklerde ne yazık ki oyuncuları üzüyor. En üzücü konu ise kontrol etmek istediğiniz hiçbir karakteri maç sırasında size vermeyen oyun, bunun yerine yeterince yakın bir oyuncuyu bulmaya çalışıyor. Daha doğrusu siz bu oyuncuyu bulmaya çalışırken umutsuzca gamepad’inizin tuşlarına kafa atıyorsunuz. Güç atışınız olmadan fileye bir top atmak, bayağı topu okşamak gibi hissettiriyor ve gol olması neredeyse imkansız. Tabii şanslı iseniz sıradan vuruşlarınız gol olabilir ancak çok da beklenti içerisine girmeyin.
Oyunculardaki ve hareketlerdeki tüm varyasyonlara rağmen, ana oyun döngüsünün zaman zaman biraz tekrarlanabileceği konusunda uyarmak gerek. Oyun deneyimini eğlenceli hale getirmenin en güzel yolu, farklı taktikler seçmek. En azından bu şekilde her maç birbirine benzemeyecektir. İşler yolunda giderse inanılmaz derecede tatmin olacağınız kesin, ancak mekanik derinliğin olmaması konusunda sıkışıp kalabiliyorsunuz.
Captain Tsubasa, 80’li yıllarda bizi televizyon başına kilitleyen isimlerdendi. Bu şekilde düşündüğünüzde oyuna şans vermeyi isteyebilirsiniz. Rise of New Champions, mekanikteki eksiklerine rağmen hikayede sevginizi kazanabilir. Bunun neden sevilen bir dizi olduğunu anımasatan nostalji duygunuzdur. Tsubasa’nın hikayesini takip etmekten ve kendi hikayenizi yaratmaktan çok keyif alacaksınız. Ayrıca gösterişli bir futbol aksiyonu deneyimi yaşayacaksınız.