İZMİR (AA) - İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevki Sözen, "dayak cennetten çıkmadır" sözünün kirli bir bilgi olduğunu belirterek, her dayağın fiziksel istismar olduğunu söyledi.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) İzmir Temsilciliğince Balçova Termal Otelde düzenlenen "Çocuk İstismarının Nedenleri ve Koruyucu Önlemler Çalıştayı" başladı.
Çalıştayın ilk oturumunda konuşan Prof. Dr. Şevki Sözen, son dönemde çocuk istismarına yönelik artan duyarlılığının mutluluk verici olduğunu ifade etti.
Çocuğun bedensel bütünlüğüne zarar veren davranışların fiziksel istismar olduğunu aktaran Sözen, şöyle devam etti:
"Bir tek terlik, tokat, çimdik... 'dayak cennetten çıkmadır' lafları bizim kirli bilgilerimiz. Böyle bir şey yok, bunların hepsi dayaktır. Her dayak fiziksel istismardır. Fiziksel istismar, çocuğun bedensel bütünlüğüne zarar veren davranışlardır. Sadece kolunu kesmek, gözünü çıkarmak değildir, şiddet öğrenilmiş bir davranış biçimidir. Nasıl görüyorsak kendi çocuğumuza da öyle davranıyoruz. Yasalarımız ile ilgili sorunlarımız yok. Olaylara tanı koymayla sorunumuz var. Çocuklarımızın söylemini dikkate almalıyız."
Sözen, eldeki verilere göre kız çocuklarının erkek çocuklara oranla çok daha fazla cinsel istismara uğradığını aktararak, istismarcıların da genelde erkek olduğunu söyledi.
- "Çocuk istismarı insanlık suçudur"
İstismarın dünyanın her tarafında gerçekleştiğine dikkati çeken Sözen, cinsel istismar sonrası olaya fazla duyarsız kalınmaması ve dramatize de edilmeden bir uzmandan yardım alınması gerektiğini belirtti.
KADEM İzmir Temsilcisi Gamze Suznak Kızılırmak da bir insan hakları ihlali olan kadına yönelik şiddetin dil, din, ırk, sınıf, mezhep ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın tüm toplumların ortak sorunu olduğunu belirtti.
Şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını, çocuğa yönelik şiddette de vicdanların üzerindeki yükün daha da ağır olduğunu vurgulayan Kızılırmak, bu konuda takip ettikleri davalar bulunduğunu anlattı.
Toplumun kadına veya çocuğa şiddeti artık kaldıramaz hale geldiğini dile getiren Kızılırmak, şunları söyledi:
"Nitekim, bu davalardaki müdahilliğimiz sürecinde de yapmış olduğumuz açıklamalarda da masum çocukların değil, sapıkların utanç içinde yaşayacağı bir dünya için kamuoyunun teyakkuz halinde olmasını rica ettik. Bizler toplumun en kırılgan kesimi olan kadın ve çocuğa karşı her türlü şiddetin kabul edilemez olduğuna inanan sivil toplum kuruluşu olarak istismarın çocuğun bedenine o bedenin parçası olan ruhuna iç dünyasına, psikolojisine ve geleceğine yapılan bir saldırı olarak haykırdık."
Çocuk istismarının tüm dünyada yükselen bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Kızılırmak, şu değerlendirmede bulundu:
"Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan istatistikleri baktığımızda yetişkinlerin dörtte birinin çocukken istismara maruz kaldığı, her 5 kadından birinin her 13 erkekten birinin çocukken cinsel istismara maruz kaldığı yönünde veriler var. Bu verileri de dikkate aldığımızda, geleceğimiz olan çocuklarımıza daha iyi bir dünya sunmak için çaba gösteren bizler bu meselede de bölgemiz ve ilimiz adına neler yapabileceğini konuşmak için buradayız."
İzmir Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Nesim Tanğlay, çocuk ihmali ve istismarında da hizmet verdiklerini aktararak, bu noktada sivil toplum kuruluşlarının da yaptığı çalışmaların önemli olduğunu söyledi.
Sorunların çözümü için adli ve idari merciler ile sivil toplum kuruluşlarıyla çalıştıklarını aktaran Tanğlay, koruyucu, önleyici hizmetler alanında atılacak adımların önemine değindi.
Tanğlay, "Bunları yapmadıkça sadece ihmal ve istismara uğramış çocuğun yaşadıklarını tedavi etmeye çalışıyor ama önemli olan istismara maruz kalmadan önce toplumu bilgilendirmek. Bu anlamda topyekün bir teyakkuz halinde olmalıyız." diye konuştu.