Bu festival modası sonunda Türk kızları arasında da yaygınlaştı. Ne giyeceğim derdiyle gözlerine uyku girmeyen kızlarımız kovboy çizmelerini ayaklarına geçirdikleri gibi stil sahibi oldular, siz de biz de rahat ettik.
Kapı açılış saatinden itibaren orada olup güneşin altında festivalin sulu biralarından içer, gecenin sonunda yüzündeki salak gülümsemeyle minderlerden birinin üstünde uyuyakalır.
Bu kız gerçekten var. Bir başladı mı durmak bilmediği gibi başlarda birkaç farklı hareket yapıyorken kısa bir süre sonra otomatik pilota alır, ne çalarsa çalsın aynı kalça sallamalı dönmeli hareketi yapar.
İşte Coachella ruhunu yaşatan güzel kızlarımız. Gözlerinde gözlükleri, normalde plajda giyemeyecekleri bikinileri ve üzerlerinde örgü bir yelekle günü götürürler ama gece oldu mu kıçları donar.
Büyük hayallerle biletlerini alıp festivale gelen bu grubun umutları saatler ilerledikçe azalmaya başlar. Başlangıçta daire halinde çimlerde oturup gözleriyle kızları paylaşırlarken geceye doğru kalabalığın arasında ayakta durup tek bacaklarıyla ritim tutarlar. Her biri korkutucu yüz ifadeleriyle son seçtikleri kızlara kilitlenir.
Her şarkıda farklı birinin omzuna çıkan bu kızlar koala gibidir, bacaklarını boynunuza sardı mı bırakmaz.
Festivalin yarısını tuvalette geçiren bu kız, tuvalette olmadığı zamanlarda ne yaşıyorsa festivale gelememiş olan yakın arkadaşına kuyruktan naklen yayın yapar.
Leş gibi terler bu çocuk. Kendinden geçmiş dans ederken kafasını savurur, saçlarının ucundaki ter damlaları sıçrar yüzünüze gelir diye ödünüz kopar, ayağınıza basar, çarpar diye yakınında durmak istemezsiniz.
Kadın erkek fark etmez, kalabalık grubun arasında inci gibi parlayan bu kıza bakmaya doyamazsınız. Kafanızı çevirdiğiniz her yerde o mükemmel gülüşüyle karşınıza çıkar, baktıkça bakasınız gelir. Kızcağızın gözünün altındaki benden, omzundan görünen sütyen askısına, saçlarındaki ombre'ye kadar inceler, yeri gelir çimene bastığı çıplak ayaklarının numarasını tahmin etmeye çalışırsınız.
Gördüğünüz an "bunlardan hala var mı ya?" dersiniz ama bu soruyu sorduğunuz gibi de lise yıllarınıza dönersiniz. Siz de zamanında onun gibi çektiniz siyahları, uzattınız saçları.
Nesilleri tükenmekte olsa da festival ve parklarının aranan yüzleri olan bu kızlardan her etkinlikte en az beş tane var. Yalnız bunları birbirinden ayırmak pek mümkün olmadığından kızlardan birini beğendiyseniz kızı arkadaşınıza gösterirken rastalı, örgülü, saçını yamuk yumuk kesmiş olan, saçı olmayan gibi sıfatlar kullanabilirsiniz.
Bu çocuğun neşesi başta güzeldir ama çok sürmez can sıkar. Durmadan konuşur, hep patlar. Gruptaki insanlar ara sıra esprilerine gülse de bu çocuğa tahammül sınırı yarım saatten fazla değildir. Hele bir de yüz verirseniz iyice cıvıtır, hiç çekilmez.
Siz biletinizi almadan önce bile arkadaşınıza "bak kesin geliyorsun değil mi?" diye otuz kere sorarken bu çocuk tek başına gelmeye nasıl cesaret etmiş diye düşünürsünüz. Merakla onu izlerken bir yandan halinize şükreder, bir yandan da kendinizi sorgularsınız.
Kızların nefret ettiği, erkeklerin leş bulsa dahi izlemekten kendini alamadığı bu kız güvenlik filan dinlemez kendini sahneye atar, çocukluğundan beri ayna karşısında çalıştığı dansını kalabalığa sunar.
Giyinip kuşanıp gelmiş bu kızlar size kurulmuş adi bir tuzak, kanmayın.