Mikropları içeren yiyeceklerin tüketilmesi sonucu oluşan besin zehirlenmelerinin çoğu birkaç gün içinde kendiliğinden geçse de, çocuklar, ileri yaştaki kişiler, hamileler ve kronik hastalık taşıyanlar gibi risk grubundaki kişilerde hayatı tehdit edebilecek boyutlara ulaşabiliyor.
Acıbadem Fulya Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ozan Kocakaya, besin zehirlenmesi oluştuğunda dikkat etmeniz gereken en önemli kuralın vücudunuzu susuz bırakmamak olduğuna işaret ederek, “Organlarımıza kan akışının kesintiye uğramaması sıvı dengesinin korunmasıyla mümkün. Sağlıklı düşünmekten normal idrar çıkışına her şey sıvı dengemize ve susuz kalmamamıza bağlı. Bu nedenle gün içinde susamayı beklemeden bolca sıvı tüketmeyi alışkanlık edinin. Ayrıca hasta ve ödemli mide kapasitesini zorlamamak için küçük ve az porsiyonlar tüketin, mide boşalmasını geciktirecek yağlı şeyler yemeyin. Dikkat etmeniz gereken üçüncü kural ise dinlenmek olmalı.” diyor.
Besin zehirlenmesine yol açan mikroplar; virüs (norovirüs veya rotavirüs), bakteri (salmonella, E.coli) veya parazit (küçük kurtlar gibi) olabiliyor. Dr. Ozan Kocakaya, mikropların besinlere nasıl bulaştığını şöyle anlatıyor:
Hasta olan kişiler besinleri hazırlarken ve servis ederken elleri aracılığıyla mikropları yiyeceklere bulaştırabiliyorlar.
Hazırlanmış yiyecekler uygun olmayan koşullarda saklanırsa mikroplar yine bulaşabiliyor.
Mikroplar besinler üzerinde yaşayabiliyor. Besinler iyi yıkanmadıysa veya üzerlerindeki bakteriler ölene kadar pişirilmediyse hastalık oluşturabiliyor.
Mikroplar bir besinden diğerine geçebiliyor. Dolayısıyla yiyeceklerin hazırlanmasında kullanılan kesme tahtası veya bıçaklar düzgün temizlenmediyse yiyeceklerdeki mikrop diğerlerine de bulaşabiliyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ozan Kocakaya, besin zehirlenmesinin belirtilerinin kişiyi hasta eden mikroba göre değiştiğine dikkat çekerek, “Belirtiler besinlerin tüketiminden sonra birkaç saatte görülebileceği gibi, hastalığın gelişmesi günlerce de sürebiliyor.” diyor. Dr. Ozan Kocakaya, en sık görülen belirtileri şöyle sıralıyor:
Nadiren görme bozukluğu, sersemlik, eller ve kollarda uyuşma ile karıncalanma gibi nörolojik bulgular da olabiliyor.
Çok fazla sıvı kaybettiğiniz halde yiyip içemiyorsanız, yorgunluk, ağız kuruluğu, kas krampları, koyu renkli idrar gibi susuzluk belirtileri geliştiyse, hemen bir sağlık kuruluğuna başvurmanız yaşamsal öneme sahip.
Besin zehirlenmesinin tanısı, hastanın belirtileri ve bir hafta kadar öncesinde tükettiği besinlerin sorgulanmasıyla konuyor. Hastalık çoğunlukla kısa sürüyor ve hasta günler içinde düzeliyor. Bu nedenle tam olarak hangi bakterinin hastalığa sebep olduğunu bulmak mümkün olmuyor ve şart görülmüyor. Tansiyonunuz, nabzınız, ateşiniz, kilonuz ölçülüyor, bazı durumlarda kan ve dışkı testleri yapılıyor. Vücutta sıvı eksikliği varsa takviye ediliyor ve belirtilere yönelik tedavi planlanıyor. Besin zehirlenmesinde nadiren antibiyotik gerekebiliyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ozan Kocakaya, besin zehirlenmesine karşı almanız gereken önlemleri şöyle sıralıyor: