HABER

Herkes bu eylemi konuştu

Herkes bu eylemi konuştu

Erdem Gündüz isimli perküsyon sanatçısı, Taksim Meydanı’nda Atatürk Kültür Merkezi önünde saatlerce hareketsiz durdu. Yaptığı sessiz eylemle bir anda ilgi odağı olan ve çevresine yüzlerce kişinin toplandığı ‘duran adam’ eylemi Türkiye'ye yayıldı.

Peki ya dünyada bu tarz eylemler var mı? İŞTE BAZI ÖRNEKLER


Duran adam denilince akıllara şüphesiz Haziran 1989’da Pekin’in ünlü Tiananmen Meydanı’nda tankların önünde duran o isimsiz kahraman geliyor. Çin hükümeti tarafından hayli kanlı bir şekilde bastırılan öğrenci olaylarının başlangıcında, elinde bavuluyla tankların önünde duran bu adam, aradan 20 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen pasif direnişin sembollerinden birisi…

radikal


İngiliz sömürgesi altında bulunan Hindistan’ta bağımsızlık ateşini yakan ilk kıvılcım: Tuz Yürüyüşü… Hindistan’da toplumun en alt kesimini derinden yaralayan tuz vergisine tepki gösteren yüzlerce kişi, Mahatma Gandhi önderliğinde yürüyüşe başladı. Üç hafta süren bu eylem sırasında Ahmedabad’dan Dandi’ye yürüyen Gandhi’ye yüz binlerce kişi eşlik etti. Eylemlerin sonunda 60 binden fazla kişi cezaevine girdi ama Gandhi bu sayede Hindistan’ın da özgürlük mücadelesini başlatmış oldu.


20. yüzyılın ikinci yarısında dahi yok edilemeyen ırkçılık politikaları, ilginç bir başkaldırıya neden olmuştu. 1955 yılında Alabama eyaletinin Montgomery kentindeki toplu taşıma sisteminde uygulanan ayrımcılığa karşı siyahlar otobüsleri boykot etti. Siyah bir terzi olan Rosa Parks’ın otobüsteki yerini beyaz bir erkeğe vermeyi reddetmesi üzerine hakkında soruşturma açıldı. Mahkeme tarafından para cezasına çarptırılması üzerine de ülkedeki siyahlar ayaklandı. Alabama’da on binlerce siyah vatandaş toplu taşımaları kullanmadı, kilometrelerce uzaktaki işlerine yürüyerek gitti. En sonunda Nihayet ABD Yüksek Mahkemesi’nin siyah yolcuların otobüste istedikleri yere oturabilecekleri yönünde bir karar vermesiyle eylem sona erdi.


1917’de ABD’nin St. Louis kentinde gerçekleşen toplumsal olaylarda, 250’yi aşkın siyah vatandaş ırkçı çeteler tarafından linç edildi. Bu cinayetlere tepki gösteren on bine yakın siyah işçi, New York’ta herkesin şaşkın bakışları arasında, sessizce yürümeye başladı. Bu sessiz yürüyüş bazı değişimlerin ilk habercisiydi…


Soğuk Savaş’ın sonuna doğru Baltıklar’da yükselen özgürlük ateşi Estonya’da patlak verdi. Mayıs 1990’da Sovyet yönetimi altındaki Eston Meclisi’nin SSCB aleyhine çıkan bir kararını protesto eden binlerce etnik Rus, eylemlerin sonucunda başkent Tallinn’deki parlamento binasını kuşatır. Kapıları zorlanan, camları kırılan ve hatta bazı eylemcilerin yakmaya çalıştığı binayı ise ne polisler korur ne de Sovyet askerleri… Olayların durmaması üzerine Eston Meclis Başkanı devlet radyosundan bir anons yapar: “Sayın halkımız, kuşatma altındayız. Lütfen bize yardım edin.” Anons yapıldıktan 5 dakika sonra bütün Tallinn sokağa dökülür ve halk, kuşatma altındaki parlamento binasını etrafını sarar. Sayıca Ruslar’dan fazla olan Estonlar herhangi bir şiddet eylemi göstermezken, hep bir ağızdan şarkı söyleyerek direnmeye başlar. Kalabalığın giderek artması üzerine Rus eylemciler yavaşça meydandan çekilir. Ancak olaylar diğer ülkelere de sıçramıştır. Kuzeydeki Estonya’dan, güneydeki Litvanya’ya kadar yüzlerce kilometrelik insan zinciri oluşur. Baltıkların, Sovyetler Birliği’ne karşı başlattığı bağımsızlık ateşi de böyle bir direnişle yanmaya başlar.


Nükleer karşıtları son yıllarda yaptıkları tren durdurma eylemleriyle gündemde. Fransa’da işlenen nükleer atıklar, trenle Almanya’nın Gorleben kenti yakınlarındaki bir atık deposuna gömülüyor. Bunu protesto eden eylemciler, ilk kez 2004 yılında rayların üzerine yatarak bu treni durdurdu. Tüm dünyada canlı yayınlanan eylem, nükleer atıkların olası etkilerini de yediden yetmişe herkese duyurmuş oldu.


Rock müziğin efsanevi ismi John Lennon ve Yoko Ono’nun 1969 yılında dünya evine girmesi, şüphesiz magazin basınının tüm dikkatini üzerine çekecek bir olaydı. Bu ilgiyi fırsat bilen çift, yatak odalarının kapılarını basına açacağını söyledi. Lennon ve Ono, fırsattan istifade her konuda barış ve özgürlük istediklerini kameralara anlatırken, sansasyon bekleyen gazeteciler de istemsizce bu mesajları tüm dünyaya iletmiş oldu.


1968 yılında Meksika’nın başkenti Mexico City’nin evsahipliğini üstlendiği olimpiyat oyunları, spor tarihine damgasını vuran en önemli pasif direnişlerden birine sahne olacaktır. 200 metre yarışında birinci ve üçüncü olan iki siyah atlet Tommie Smith ve John Carlos, madalya töreni sırasında sağ ve sol ellerini kaldırarak ülkelerindeki ırk ayrımcılığını protesto eder. İkinci olan Avustralyalı beyaz atlet Peter Norman da desteğini belirtmek için göğsüne “İnsan hakları için olimpiyat projesi hareketi” rozeti takar. Bu fotoğraf bir anda dünyayı sarsarken, üç atletin de kariyeri bir anda sona erer. Harekete destek veren Norman ülkesinde tecrit edilir, işsiz kalır. Ne var ki Norman, 2006 yılında vefat ettiğinde onun tabutunu taşıyacak iki isim vardır: Tommie Smith ve John Carlos…


20. yüzyılın en etkileyici fotoğraflarından biri olan bu kare sivil itaatsizliğin sembollerinden birisi… Güvenlik kuvvetlerinin tüfeklerine çiçek yerleştiren ABD’li ‘çiçek çocuklar’, Vietnam Savaşı’nı protesto ederken, barış isteklerini de dile getirdiler.


20. yüzyılın başlarında kadın hakları konusunda en çok ses getiren eylem İngiltere’de yapıldı. Yüzlerce kadın kendini zincirleyerek devletten seçme ve seçilme hakkı talep etti. Uzun yıllar süren protestolar sonucunda 1918 yılında İngiliz kadınlar oy hakkı kazandı. 21. yüzyıla geldiğimizde ise kadın hakları bazında en dikkat çekici eylemleri Ukraynalı feminist grup FEMEN gerçekleştirdi. İlk eylemlerinde Ukrayna’daki seks turizmini protesto eden grup, hayvan hakları bazında da pasif eylemlerde bulundu.

En Çok Aranan Haberler