HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Herkes kendi yargısını yaratmaya çalışıyor"

BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal yargıda yaşanan gelişmeleri “Yaşananlar dehşet verici, herkes hukuk adına kendi yargısını yaratmaya çalışıyor” diye değerlendirdi.

ANKARA (ANKA) -BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, yargıda yaşanan gelişmeleri “Yaşananlar dehşet verici, herkes hukuk adına kendi yargısını yaratmaya çalışıyor” diye değerlendirdi.

Birdal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında “Devrimci Karargah” davasında tutuklu bulunan gazeteci, yazar ve yayıncıların durumunu değerlendirdi. Fikret Başkaya ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan gibi isimlerin de katıldığı basın toplantısında Birdal dün yargıda yaşanan gelişmeleri de değerlendirdi. Yargının siyasallaştığını ve bağımsız olmadığını belirten Birdal, Türkiye’de herkesin hukuk adına kendi yargısını yaratmaya çalıştığını ifade etti. Yaşananları dehşet verici olarak nitelendiren Birdal “Bunlar bir hukuk devletinde yaşanabilecek olaylar değil. Bugün 12 Eylül hukuku aynen sürüyor. Herkesin hukuku kendine olmaz. Herkese göre hukuk oluşturulamaz. Evrensel hukuk normları vardır, hakları güvence altına alan. Türkiye hukuksuzluğun merkezine dönüşmüştür. Askeri ve sivil bürokrasi bugün yargıyı da belirlemeye çalışmaktadır. Aslında sarsılan hukuk devleti değil, tekilci, militarist, otoriter yargının kendisidir. Türkiye, kriz ülkesine dönüştü. Her gün bir krizle uyanıyoruz. Ne yazık ki bence bu, 12 Eylül hukukçularının bir yarışıdır, kavgasıdır” diye konuştu.

27 Nisan 2009’da İstanbul Bostancı semtinde “devrimci karargah” isimli bir eve yapılan ve 3 kişinin yaşamını yitirdiği baskın sonrası başlatılan tutuklama kampanyasının özellikle gazeteci, yazar ve sosyalistleri hedef aldığını ifade eden Birdal, “Basından öğrendiğimiz kadarıyla ismini ilk kez duyduğumuz ‘devrimci karargah’ örgütünün büyük bir eylem hazırlığı içinde olduğu ileri sürülerek, güvenlik güçlerinin örgütün lideri olduğu belirtilen Orhan Yılmazkaya’nın kaldığı eve baskın düzenleniyor ve bu baskında Orhan Yılmazkaya öldürülüyor. Aynı zamanda yoldan geçmekte olan ve kimin kurşunu ile öldürüldüğü bu gün bile saklanan bir genç ve operasyona katılan bir polis memuru da ölüyor. Sonrada bilinen ve alışık olunan süreç yaşanmaya başlanıyor. Tutuklananların pek çoğunun mesleği gazetecilik, yayıncılık, yazarlık. Örneğin Aylin Duruoğlu, Mehmet Yeşiltepe, Murat Akıncılar böyle kişiler. Bu kişiler için iddianamede delil olarak sunulanlar tamamen dava ile ilgisi olmayan kanıtlar“ diye konuştu.

Davayla ilgili yaşananların hukuk dışı uygulamaların küçük bir örneği olduğunu belirten Birdal, “Bu hukuk dışılık ve cinnet hali ülkemizin, biz insan hakları savunucularının, muhaliflerin ne yazık ki sıkça karşılaştığı bir durumdur. O nedenle bu davayı önemsiyoruz. Çünkü bu davanın tutukluları ile dayanışma: Terörle Mücadele Yasası mağduru çocuklar ile mitinge katıldığı gerekçesiyle örgüt üyesidir denilerek tutuklanan üniversite öğrencileri ile yazılarından ve muhalif olduklarından dolayı yargılanan aydınlar, tutuklu gazeteciler ile kapatılan partiler, tutuklanan belediye başkanları, parti yöneticileri ile

Dayanışma demektir aynı zamanda. “diye konuştu. İşlenen suçların devlet sırrı olarak değerlendirilmediği bir gelecek istediklerini söyleyen Birdal, tutuklananların daha fazla mağdur edilmemesini istediklerini de kaydetti. Birdal “Umuyor ve diliyoruz ki 23 Şubatta yapılacak mahkeme de bu yanlışlıklar ve mağduriyetler giderilir. İnsan haklarına dayalı demokratik bir ülke için bir adım atılmış olur“ dedi.

-BAŞKAYA: BU OTOKRASİDİR-

Akademisyen ve yazar Fikret Başkaya da son yıllarda kavramların, kelimelerin manipüle edildiğini belirtti. Başkaya, “Hukuk devleti deniyor, hukuksuz devlet mi olur. Yargı bağımsızlığından bahsediliyor. Bu otokrasidir. 1950’ye kadar sağ otokrasi sonra örtülü otokrasidir. Bu farklı düşünenlerin hain ilan edilmesini sağlıyor. Oynanan oyunları teşhir etmemiz lazım. Gelişigüzel insanlar evlerinden alınıyor ve yargı önüne çıkarılmıyor” diye konuştu. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise Türkiye'de hukukun üstünlüğünün kurulması gerektiğini söyledi.

DGM'lerin yerini ağır ceza mahkemelerinin aldığını belirten Türkdoğan 12 Eylül hukuku ile Türkiye'nin ileri gidemeyeceğini ifade etti.

En Çok Aranan Haberler