Herkes fitness ile öyle böyle ilgileniyor. Hepimiz daha iyi vücutlar istiyoruz ve "spora başlayacağım" diye bir başka güne bırakıyoruz. Etrafta tavsiye vermeye hazır bir sürü insan var. Fakat verilen tavsiyelerin bir çoğu ya yanlış ya da gerçek değil.
Kime sorsanız mükemmel erkek vücudunun baklavalı olması gerektiğini söyler. İnsanlar için baklava sahibi olmak sağlıklı olmakla eşdeğerdir. Maalesef bu doğru değil. Her ne kadar baklavalar güzel görünse bile, bu sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor.
Yıllarca çalışıp baklavalara sahip olup bununla övünen arkadaşlar varsa hemen söyleyelim, bu tarz kaslar tamamen zararlı. Baklava sahibi olmak demek, karın bölgenizde yağın hiç olmaması demek. Yani o kadar az yağ var ki kaslar direkt derinin altından görünüyor. Fakat vücudun yağa gayet ihtiyacı var. Eğer böyle bir baklavanız varsa, sizin için tehlike çanları çalıyor demektir.
20'den 40 yaşına kadar olan averaj bir erkeğin ihtiyacı olan yağ seviyesi %8 ile %19 arasındadır. Fakat bu tarz bir karın istiyorsanız o halde %8'in altına düşmeniz gerekmektedir. Bu demektir ki vücudunuzu aşırı yağsız bırakmalısınız. Böyle bir durumda her adımınıza çok dikkat etmeniz lazım. Eğer böyle Yunan tanrısı gibi bir vücudunuz varsa bu demek oluyor ki bağışıklık sisteminizin bozulması ve pek çok cinsel sorunla karşı karşıya olmanız gayet olası. Kalbiniz ve sinir sisteminizle ilgili sorunları saymıyoruz bile. Aynı zamanda iç organlarınızın küçülmesi ve en sonunda ölmeniz gayet normal bir sonuç oluyor.
Kimse gerekenden daha fazla spor yapmak istemiyor. En azından pozitif değişim görmek için yarım saatten fazla spor yapılması gerektiği ise gayet yaygın bir inanç. Biz size söyleyelim, bu da doğru değil. Eğer doğal olmayan, Yunan tanrısı kaslarından istemiyorsanız ve sadece sağlıklı olmak istiyorsanız. Kaç saat değil nasıl spor yaptığınız önemli.
Koşmak her zaman daha iyidir mesela. 2 Kilometrelik koşular işi gücü olan herkes idealdir. Aynı zamanda yüksek yoğunlukta antremanlar yaparak vakitten kazanabilirsiniz. 20 Dakikalık yoğun bir koşu size yarım saatlik sonuçlardan fazlasını verir. Ontario'daki McMaster Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre 1 dakikalık hareketler bile spor sayılabiliyor.
Spor salonunda 20 kiloya bench press yapan abileri görünce ve onların nasıl bağırdığını duyunca bunların şov olduğunu düşündünüz değil mi? Aslında değil ve spor yaparken bağırmak aşırı gerekli bir şey.
Eğer gereksiz olsaydı neden tenis oynayanlar ve olimpiyatlara katılanlar yapıyor dersiniz? Size gerçekleri söyleyelim, bağırmak sizi daha güçlü yapar.
Araştırmalar spor yaparken bağıranların güçlerinin %10 kadar arttığını söylüyorlar. Bunun arkasında olan bilimsel açıklama ise bağırmanın insandaki ilkel mekanizmaları ortaya çıkarttığı. Yani vücudunuz ihtiyaç olduğu kadar adrenalini size bağırdığınız an veriyor. Doğal bir doping gibi düşünün.
Şimdi bunun oksijen ihtiyacını arttırdığını düşünebilirsiniz. Bu da doğru değil. Oksijen seviyesini kesinlikle arttırmıyor.
Spor yapan herkes bilir ki anaerobik ve aerobik egzersizler tamamen farklı şeylerdir. Kimse de bu iki türü birleştiremez. Anaerobik dayanıklılığı arttırırken aerobik gücü arttırır.
Yoga'nın sadece taytlar ve güzel popolar olmadığının farkında mısınız bilemiyoruz fakat bundan çok daha fazlası olduğunu biz yine de söyleyelim.
İnsanlar genel olarak yoganın oldukça yoğun bir aerobik egzersiz olduğunu düşünüyorlar ve düzenli olarak yapılırsa kilo vereceklerine inanıyorlar. Ağırlık indirip kaldırmak istemeyen ve koşamayanlar için gayet iyi bir seçim gibi dursa bile aslında işin iç yüzü öyle değil.
Yoga pek çok faydası olan bir spor türü fakat sorun şu ki yoga eğitmeni olduğunu söyleyen çoğu kişinin ne yaptığı ile ilgili bir fikri yok. Bu sebeple Yoga yapan insanlar ve eğitmenleri genellikle kafalarına göre takılıyorlar.
Yapılan araştırmalara göre yoga eğitmenlerinin çoğu müşterilerine oldukça tehlikeli hareketler yaptırıyor ve bu hareketlerin çoğu felce kadar giden sinir sorunlarına neden olabiliyor.
İsviçre'de yapılan bir araştırmaya göre Yoga yapan kadınların çok büyük bir kısmının pelvisinde hasar var.
Yoga'nın oldukça zor olmasından kaynaklanan bu durum, gerçekten de işini bilen birisiyle yapıldığında böyle olmuyor tabii.