Yargıtay, kaymakamlık bahçesine konulmak üzere yaptığı Atatürk heykeli ve rölyefleri, görevliler tarafından yağlı boyayla boyanan ve eseri geri dönmeyecek şekilde zarar gören heykeltıraşa maddi ve manevi tazminat ödenmesine hükmeden yerel mahkeme kararını onadı.
Ankara'nın Polatlı ilçesi kaymakamlık bahçesine konulması için 2002'de yapılan sözleşme gereği bir heykeltıraş, Atatürk anıtı ve beş rölyeften oluşan bir eser yaptı.
Polatlı Kaymakamlığı bahçesine konulan eserin açılışı 4 Nisan 2004'te yapıldı.
Sanatçı, 2008'de Polatlı'ya gittiğinde, heykelin amatör kişilere boyatıldığını, kaidenin ön yüzünde yer alan pirinç harflerle yazılan Atatürk'ün veciz sözünün yok edildiğini, bronz patineli montajlanan anıtın siyah yağlı boya, rölyeflerin ise siyah sprey boyayla granit kaideyi kirletir biçimde boyandığını gördü.
Boyamalar sonucu "fiberglas malzemeyle dökülmüş tüm birleşme yerlerinin açığa çıktığını ve anıtın adeta estetik kirliliğe dönüştüğünü" savunan heykeltıraş, "eserin şeref ve itibarını düşürecek mahiyette değiştirilerek umuma arz edildiği" gerekçesiyle konuyu yargıya taşıdı.
Heykeltıraş, eseri gören kişilerin kendisiyle çalışmak istemeyeceklerini, maddi kayıp yaşayacağını, eserin bu hale getirilmesi nedeniyle de manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, 20'şer bin liralık maddi ve manevi tazminat davası açtı. Dava dilekçesinde eserin eski hale getirilmesine karar verilmesi de istendi.
- Yerel mahkeme tazminata hükmetti
Davaya bakan Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, heykeltıraşı haklı buldu.
Yerel mahkemenin kararında, eserin bulunduğu yer nedeniyle sorumluluğun davalı idareye ait olduğu, eylemin kamu görevlilerince gerçekleştirilmesi nedeniyle davalı kurumun eylemden hukuki sorumluğunun bulunduğu sonucuna vardı.
Kararda, yapılan müdahaleyle Atatürk figürü ile beş rölyefin siyah yağlı sentetik boyayla boyandığı, bu şekilde Atatürk figürü ile rölyef yüzeylerin arasında belirgin bir renk uyuşmazlığının ortaya çıktığı tespitine yer verildi.
Eserin fiziki mülkiyetinin sahibi kurumun, eser sahibi ile yaptığı sözleşme şartlarına göre eser üzerinde tasarrufta bulunabileceği belirtilen kararda, ancak kurumun eseri bozamayacağı, yok edemeyeceği, eser sahibinin haklarına zarar vermeyeceği, eser sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek veya eserin mahiyet ve hususiyetini bozan değişiklikler yapamayacağı vurgulandı.
- "Eserin bakımının özenle yapılması gerekirdi"
Yerel mahkeme kararında, eserin bakımının özenle ve uzmanlığı bulunan kişilerce yapılması gerektiği, buna karşın davalının fikri hakları davacıya ait olan eseri eski hale getirilmesi mümkün olamayacak biçimde özensiz olarak yağlı boya ile boyadığı, bu şekilde eser sahibinin eserin bütünlüğünün korunmasına yönelik manevi haklarının ihlal edildiği sonucuna varıldı.
Eserin bu şekilde umuma arzının, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyici niteliğe dönüştüğü, güzel sanat eserinin izinsiz değişikliği halinde eser sahibinin eserin eski hale getirilmesini isteme hakkı bulunduğu vurgulanan yerel mahkeme kararında, ancak bunun için öncelikle eserin bütün olarak fiilen eski hale getirilmesinin mümkün olması gerektiği belirtildi.
- "Eski hale getirilmesi artık mümkün değil"
"Eserin kaidesinin temizlenmesi ve Atatürk'ün veciz sözlerinin yeniden monte edilmesi suretiyle yazılması mümkün olmasına karşın, heykel ve rölyef kısımlarının esere zarar vermeksizin eski hale getirilmesinin artık mümkün olmadığı" şeklindeki bilirkişi raporunu da esas alan yerel mahkeme, bu nedenlerle 10 bin lira maddi, 10 bin lira manevi tazminatın esere müdahale tarihi olan 1 Mayıs 2008'den itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verdi.
- Yargıtay onadı
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 11. Hukuk Dairesine geldi. Daire, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına karar vererek, temyiz itirazlarını reddetti, usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme kararını onadı.