Kimisi gül ağacına yazdığı dileği asarken, bunun günah ya da şirke girip girmediği ayetlerde belirtilmiştir. Baharın müjdeleyicisi olan Hıdırellez’de yalnızca Allah’tan dilek dilenir. Ne isteniyorsa Allah’tan istenir.
Kırım ve Dobruca'da "hıdırlez", Türkiye'de "hıdırellez", Kosova’da "hıdırles" (hedirles, hadırles), Makedonya'da "edirlez" (ederlez) gibi değişik isimlerle söylenen hıdrellez merasimleri, çeşitli ülke ve yörelerde teferruatta tabii olarak birtakım farklılıklar gösteriyor.
Fakat bunlar Hızır isminin çağrıştırdığı gibi çoğunlukla bolluk ve bereketi temsil eden, yeşillik ve su kavramlarının öne çıktığı, ağacın bol olduğu, içinde türbe de bulunan mesire yerlerinde kutlanan merasimlerdir.
5 Mayıs günü temizlik yapıp yiyecek ve içecek hazırlama gibi işlerle başlayan hıdrellezle alakalı bütün merasimleri, gelenek ve âdetleri dört grupta toplamak gerekir.
Uğura, bereket ve bolluk talebine yönelik olanlar.
Şifa ve sağlık talebine yönelik olanlar.
Kısmet ve talih açmaya yönelik olanlar.
Hıdrellez günü kır çiçeklerinin kaynatılarak suyundan içilmesinin hastalıklara şifa vereceği, hıdrellez gecesi bütün sulara nur yağacağından o gece suya girmenin her türlü hastalığa karşı bağışıklık sağlayacağına inanılıyor.
Çoğunlukla hıdrellezde Hızır'ın yeryüzünde dolaştığı ve dokunduğu şeylere bereket getirdiği inancı çok yaygın olduğundan dolayı o gece evlerdeki içecek ve yiyeceklerin ağzının açık bırakılması, dileklerin bir kâğıda yazılarak gül ağaçlarının dibine konulması gibi şeyler ikinci grubu teşkil eden uygulamalara örnek gösterilebilir.
Bunlara benzer pek çok örneğe her yerde rastlamak mümkündür.
Hıdrellez merasimlerinin icrası ve bu esnada yeşillik ve su kavramlarıyla ilgili birtakım uygulamalar, bu halk bayramının putperest köklerini çok daha belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. İslâm âlimleri bu durumun farkına vararak bu konu ile ilgili yasaklayıcı fetvalar bile vermişlerdir. Osmanlı’da da hıdrellez kutlamalarının dinî olarak sakıncalı olup olmadığının tartışıldığı, XVI. yüzyılda Şeyhülislâm Ebüssuûd Efendi'nin fetvalarından anlaşılmaktadır.
Dinimizde dilekler sadece Yüce Allah'tan dilenir. Çünkü dileğimizi yerine getirebilecek yegane kudret sahibi olan Yüce Allah'tır.
De ki: Allah'ım sen mülkün sahibi, sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden mülkü alırsın, dilediğini yükseltirsin, dilediğini alçaltırsın. İyilik senin elindedir, sen her şeye kadirsin. (Âli İmran, 3/26)
Dileklerimizi ilk başta ve yalnızca Allah'tan dileriz. Çünkü her şey O'nun kudretindedir. O'nun izni ve haberi olmadan hiçbir şey meydana gelemez. Dileklerimizi arz ettiğimiz kulları ancak birer vasıta olarak görmeliyiz.