BİZE ULAŞIN
14 Mart Tıp Bayramı hem sağlık çalışanları hem de vatandaşlar tarafından sevinçle kutlanıyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1901 senesinde doğan Hikmet Boran önemli Türk doktorları arasında bulunuyordu. Boran Balıkesir, Savaştepe doğumluydu.
Hikmet Boran, Tıbbiyelilerin temsilcisi olarak katıldığı Sivas Kongresi’nde yaptığı manda karşıtı konuşma ve Tıbibiye öğrencisi iken İstanbul’un işgaline karşı okulda direniş örgütlenmesinde aldığı rol ile bilinmektedir. Türk Kurtuluş Savaşı’na katılmış ve savaş sonrasında genel cerrah olarak görev yapmıştır. Aynı zamanda gazeteci ve sanatçı Orhan Boran'ın babasıdır. 1901 senesinde Balıkesir'in Savaştepe bucağında dünyaya gelen Boran'ın babası, Posta-Telgraf memurlarından Hakkı Bey'dir. Kendisi Abhazya'dan sürülen Çerkes göçmenleri arasında Trabzon'a gelmiş bir ailenin çocuğudur.
Yüksek öğrenimini İstanbul'da Tıbbiye Mektebi'nde yapmış olan Boran, İstanbul’un işgale uğradığı zamanlarda İngiliz birliklerinin işgali altında bulunan okulda düzenlenen gösterilerde öncü olarak rol almıştı. Üçüncü sınıf öğrencisi iken Sivas Kongresi’ne katılmak üzere Tıbbiyelilerin temsilcisi seçilen Hikmet Bey, İstanbul’dan kaçmış ve Sivas’a gitmiştir. Kongreye İstanbul’dan katılan üç delegeden birisi olmuştur. Boran, Sivas Kongresi’nde Mustafa Kemal'e hitaben yaptığı konuşma ile tanınmıştır.
TBMM kurulunca arkadaşı Yusuf Bey (Balkan) ile birlikte eğitimini yarıda bırakmış ve Ankara’ya gitmiştir. Yusuf Bey ile birlikte Cebeci’deki Asker Hastanesinde İbrahim Talî Bey’in başkanlığında tifüse karşı aşı üretmek için çalışmışlardır. Sıhhiye subayı olarak Büyük Taarruz’a katılmış olan Hikmet Bey, İzmir'e giren ilk birlikte subay olarak da yer almıştır.
1922 senesinde savaş yıllarından sonra İstanbul’a dönüp tıp eğitimini bitirmiştir. Hayatını genel cerrah olarak devam ettirmiştir. 1940’lı senelerde gönüllü olarak “şark hizmeti”ne gidip Sarıkamış’ta görev almıştır. Bu görev sırasında maalesef vereme yakalanan Hikmet Bey, İstanbul’da bir senatoryumda bir sene kadar tedavi görmüştür ancak sağlığına kavuşamayıp 1945 senesinde vefat etmiştir. Cenazesi ise Karacaahmet Mezarlığı’na kaldırılmıştır.
