Doç. Dr. Zoroğlu, yapılan araştırmalarda, hiperaktif çocukların yüzde 50'sinin genetik yapıdan, yüzde 50'sinin ise yaşam süreci içerisinde hiperaktif olduklarının belirlendiğini söyledi.
Genetik yapısı nedeniyle hiperaktif olan çocuğun tedavisinin ömür boyu sürebildiğini, sonradan hiperaktif rahatsızlık gösteren çocukların ise tedavisinin erken teşhis edilmesi halinde 5-10 yıl içinde tedavi edilebildiklerini ifade eden Doç. Dr. Zoroğlu, şöyle konuştu: "Hiperaktif çocukların tedavi edilmedikleri takdirde, 16 yaşından sonra, yüzde 40'nın suç işlemeye başladığı tespit edildi. Hiperaktif belirtiler özellikle ilköğretim çağının 4. veya 5. sınıflarında kendini göstermeye başlıyor. Aile normal olmayan bir davranış biçimi görmeye ve yaşamaya başladığında zaman geçirmeden bir an önce hekime başvurmalı."
Her hastalıkta olduğu gibi hiperaktif tedavisinde de erken teşhisin, önemli bir unsur olduğuna işaret eden Doç. Dr. Zoroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "'Erken teşhis konulması halinde çocuk yoğun bir tedavi ile normal yaşamına tekrar dönebiliyor, eğer tedavide geç kalınırsa bu hastalık ömür boyu sürüyor. Hiperaktif çocuklar tedavi edilmediği takdirde, yüzde 52'si çok genç yaşta alkol veya uyuşturucu bağımlısı, yüzde 30'nun liseyi dahi bitiremiyor, yüzde 75'i ise ileri ki yaşlarda sinirsel ve ruhsal sıkıntılar içine giriyorlar."
Doç. Dr. Zoroğlu, ailelerin çocuklarının davranışlarını, hiperaktif olarak algılayıp hemen doktora başvurduklarını belirterek, "Aile çocukta hırçın bir davranış gösterdiğinde 'benim çocuğum hiperaktif, bunu tedavi edin' diye karşımıza geliyor. Her çocuk evde veya okulda yaramaz olabilir. Her yaramazlık yapan veya derslerinde başarısız olan çocuk hiperaktiftir demek doğru olmaz. Öğretmen ve aileler ortak diyalog içinde olurlarsa, erken teşhis ve tedavide mümkün olabilir" diye konuştu.