Fonksiyonel Tıp Uzmanı Dr. Kerem Korkut, binlerce çocukta görülen dikkat eksikliği yaratan hiperaktivitenin klinik tedavinin yanı sıra fonksiyonel tıp ile önlenebildiğini kaydetti.
Çocukluk çağında en yaygın görülen psikiyatrik bozukluklardan biri olan hiperaktivite, çocuklarda yerinde duramayan, aşırı derecede hareketli, aceleci ve bulunduğu ortamdaki akranlarına oranla duygusal ve fiziksel olarak aşırı davranışlar olarak öne çıkıyor. Her bir birey için hastalığın ortaya çıkış sebebini kişisel olarak inceleyen, bilimsel temellere dayanan ve beslenme başta olmak üzere kişinin hayat alışkanlıklarını düzenlemesiyle başarı sağlayan bir tedavi yöntemi olan fonksiyonel tıpla, hiperaktivitede yüzde 65 iyileşme görüldüğü kaydedildi.
İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi Fonksiyonel Tıp Uzmanı Dr. Kerem Korkut, "Klinik tedavi alan çocuklarla gıda antikorları ölçümleri sonucu, yeni gıda düzenlemesi yapılmış çocuklar arasındaki farkın çok büyük olduğunu görüyoruz. Standart beslenme yaklaşımıyla çocuklarda yüzde 5'lik iyileşme görülüyor. Fonksiyonel tıpla tedavide ise yüzde 65 iyileşme görülüyor. Çocukların öğretmenlerinin bağımsız yaptığı yorumlar, ayrıca ailenin değerlendirmesine bakıldığında, çocukların yazı şekillerinden duygu durumlarına, yardım istemelerine ve sosyal etkileşim değerlerine kadar belirgin farklar oluşuyor" dedi. Fonksiyonel tıpta mutluluğu tanımlamanın oldukça önemli olduğunu ifade eden Dr. Kerem Korkut, "Mutluluğu bize getiren şeyleri iyi bilmek önemli. Sağlığı kazanırken sindirimimiz, uykumuz ve enerjimiz gibi tüm etmenleri ele almak gerekiyor. Fonksiyonel tıp, bunu kişiye göre yapan bir alan. Bu tedavi yönteminde öncelikle gıdalarla ilgili bazı bağışıklık yanıtını gösteren parametreleri ölçüyoruz. Hastanın gıdalara bağışıklığını ölçen bazı testler yapıyoruz. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda, testlerde gördüğümüz değerlere göre bazı gıdaların tüketimini ortadan kaldırdığımızda ve sağlıklı gıdalarla yer değiştirdiğimizde, semptomlarında epey düzelmenin meydana geldiğini görüyoruz" dedi. İlaç yerine yaşam tarzıyla elde edilenlerin daha kalıcı bir değişiklik yarattığını belirten Dr. Korkut, "Serotoninin (insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir) en büyük miktarda bulunduğu yer bağırsaklardır. Dolayısıyla bizim bu sistemi iyi anlamamız gerekiyor. Bağırsak florasında sağladığımız değişiklikler, serotoninin büyük artış göstermesini sağlıyor. Serotonin iştahımızı baskılar. Doyuma ulaşmamızı, mutlu olmamızı sağlar. Acı gibi duyguları daha iyi kontrol edebilmemizi sağlar. Bundan yola çıkarak fonksiyonel tıpta, kişinin sistemini daha işler hale getirmek, en önemli yaşam tarzı aktivitelerinden biri beslenme başta olmak üzere vücudun açlık ve aşırılıklarının belirlenmesiyle tanımlanmış bir sağlık dönüşümünden söz ediyoruz" dedi.
Fonksiyonel tıp merkezine ailesi tarafından getirilen 8 yaşındaki Mert'in annesi Sibel Doğdu, "Oğlumun dişlerinin çıktığı dönemde şiddetli ishal problemi yaşadık. İshal, kullanılan ilaçlar dolayısıyla kabızlığa dönüştü. Aynı zamanda dikkat dağınıklığı gözlemledik. Ne yapabileceğimizi araştırdık ve fonksiyonel tıptan yararlanmaya karar verdik. İlaçlar kimyasal ve bir tarafı iyi ederken, başka tarafı bozuyorlar. Şimdi tedavi sürecimiz başlıyor. Daha öncesinde bilseydim kesinlikle bu yönteme başvururdum" dedi.
DHA