İslamiyet insanlara sunulmadan önce Arap yarımadasında Cahiliye adı verilen bir dönem yaşanmıştır. Bu bölgede yaşayan insanların ve toplulukların yaşam tarzlarını, davranışlarını İslamiyet geldikten sonra yaşanan dönemden ayırmak için bu şekilde bir isimlendirme yapılmıştır. Cahiliye adı verilen dönem, her türlü kötülüğün, kumarın, şiddetin, kan dökmenin, zinanın ve diğer tüm kötülüklerin normal ve doğru kabul edildiği bir dönemdir. Bu dönemde rüşvet de normal kabul edilmiştir ve üstünlük maddi gücü olan kişilerdedir. Dönemin en büyük özelliği putlara tapılması ve çok tanrılı dine inanılıyor olmasıdır. Bu dönemde aslında tek bir tanrının varlığına inanıldığı bilinmektedir. Ancak İslamiyet ve Kuran-ı Kerim henüz olmadığı ve bilinmediği için insanlar kabul ettikleri tek tanrıya ulaşabilmek için putlara tapmışlardır. Hz. Muhammed de bu dönemde yaşamış ve insanları putlardan kurtarmıştır.
Coğrafi olarak Hira Mağarası, Nur Dağı ya da Cebeli Nur Dağı adı ile de bilinen dağda yer almaktadır. Eski adı ile Hira Dağı olarak da bilinmektedir. Arap yarımadasının orta kısmında yer alan ve büyük bir yer kaplayan Suudi Arabistan’a bağlı Mekke şehrinde yer almaktadır. Uzunluğu üç metre civarında olan Hira mağarası, iki metrelik bir yüksekliğe sahiptir. Mağara olarak isimlendirilmiştir çünkü oluşumunda kayalar üst üste bloklar halinde istiflenmiştir ve bu bloklar arasında tünel benzeri iki adet açıklık bulunmaktadır. Genişliği ise yalnızca tek bir kişinin sığabileceği kadardır.
Hira Dağı ya da Nur Dağı, Hac’ca gidildiğinde şeytan taşlamanın yapıldığı Mina bölgesine doğru giden yolda bulunmaktadır. Kâbe’nin bulunduğu Mekke şehrinin merkezinden yaklaşık olarak beş kilometre uzağında yer alan Nur Dağı’nın, Nur ismini ilk vahyin Hz. Muhammed’e Cebrail aracılığı ile burada gelmiş olmasından aldığı bilinmektedir.
Hira Mağarası, aynı isimle de bilinen Hira Dağı’nda yer almaktadır. Mekke’de yer alan bu dağ Nur Dağı olarak da bilinmektedir. Hz. Muhammed’in kırk yaşında bu mağarada inzivaya çekildiğine ve mübarek kabul edilen bir günde ilk vahyin indiğine inanılmaktadır.
İslam tarihinde Hira mağarası hikâyesi son derece önemli kabul edilmiştir. Hikâyeye göre Hz. Muhammed’in sık sık inzivaya çekildiği ve yanına aldığı yiyecek ve içecek bitene dek günlerce kaldığı yer burasıdır. Bu mağara hakkındaki en önemli durum ise Hz. Muhammed’e ilk vahyin geldiği yer olmasıdır.
Vahiy, kelime anlamı olarak bir bilgiyi, gizli bir şekilde ilham, işaret etmek ya da söylemek ifadelerine karşılık gelmektedir. Terim olarak ise Allah’tan gelen bir hükmü ya da emri gizli olarak, bir aracı kullanarak peygamberlerine iletmesi anlamında kullanılmaktadır. Cahiliye Dönemi’nde yaşayan Hz. Muhammed’in Ramazan ayının yirmi altıncı gecesini yirmi yedinci gününe bağlayan gece Hira Mağarası’nda ilk vahyi aldığı bilinmektedir. İslami kaynaklara göre o gece Cebrail Hz. Muhammed’in yanına gelmiş ve ona “oku” demiştir. Hz. Muhammed kendisine iki kez söylenen bu söze karşılık okuma bilmediğini söylemiştir.
Cebrail üçüncü kez aynı şeyi söylediğinde ise Hz. Muhammed Cebrail’e ne okuması gerektiğini söylemiştir. Bunun üzerine Cebrail “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” diyerek ona Alak suresinin başından bir ayet işaret etmiştir. Hz. Muhammed kendisine söyleneni yaptıktan sonra Cebrail Hz. Muhammed’e kendini tanıtmış ve Hz. Muhammed’e peygamberliğinin müjdesini vermiştir.