Diyarbakır'da, 1992-1994 yılları arasında çoğunluğu terör örgütü PKK sempatizanı olduğu gerekçesiyle 23 kişinin öldürülmesi, 22 kişinin de yaralanması eylemlerini gerçekleştirdikleri iddiasıyla yargılanan ve 10'u müebbet hapis cezasına çarptırılan terör örgütü Hizbullah üyesi 11 sanıkla ilgili gerekçeli karar açıklandı.
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce hazırlanan 507 sayfalık gerekçeli kararda, terör örgütü Hizbullah'ın her ne kadar terör örgütü PKK'nın bölgedeki eylemlerine karşı kurulmuş ve birçok örgüt sempatizanı ve militanını ördürmüşse de bu örgütün faaliyetlerinin en sonunda yine terör örgütü PKK'ya yaradığı belirtildi. Kararda, "Terör örgütü Hizbullah, bu bölgedeki geleneksel ve devletle barışık dini yapıyı zedeleyerek kendine taban bulmak isterken, terör örgütü PKK'nın ideolojik taban kazanmasına hizmet etmiştir. Hizbullahi terminolojide cihat kavramı, belli bir güce erişildikten sonra, içinde bulunulan otoriteye karşı silahlı bir başkaldırı olarak değerlendirilmektedir. Bu, anlamı itibarıyla da terörizmin her çeşidinde olduğu gibi kendi görüşü doğrultusunda faaliyet gösterdiği alanda şiddet eylemlerinde bulunmaktır ki, bu yönüyle kullandığı din olgusu haricinde klasik terör örgütlerinden farkı bulunmamaktadır. Terör örgütü Hizbullah'ı oluşturan 'İlim' ve 'Menzil' gruplarının amacının, Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde şer'i hükümlerle yönetilen bir "İslam devleti" kurmaktır. Terör örgütünün, mensuplarına verdiği talimatlarda, Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim biçiminin İslamiyet'e uygun olmadığı, Türkiye'ye ancak Hizbullah örgütünün, İslami esaslara dayanan İran modeli bir rejim getirebilecek" görüşlerine yer verildi.
İstanbul-Beykoz'da 17 Ocak 2000 tarihinde güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonda ölü olarak ele geçirilen Hüseyin Velioğlu'nun, terör örgütü Hizbullah'ta inisiyatifi ele almak için terör örgütü PKK'ya yönelik silahlı eylemlere giriştiğinin belirtildiği kararda, "Velioğlu önderliğindeki 'İlim grubu', özellikle bölgede halka yönelik şiddet eylemlerini yaygınlaştıran terör örgütü PKK'yı hedef almak suretiyle, bu örgüt mensuplarına yönelik gerçekleştirecekleri eylemlerle aynı zamanda bölge insanını
yanlarına çekip, bu insanlardan destek almayı ve tabanını genişletmeyi hesap etmiştir. İlim grubunun faaliyetlerine karşı olan Menzil grubunun ise terör örgütü PKK'nın eylemlerinin, Hizbullah'a katılımı kolaylaştırıcı bir etken olduğunu, kendilerinden daha güçlü ve silahlı olan PKK'ya yönelik olarak eylemlere girişilmesinin, örgütlerine büyük darbe vuracağı gibi nedenlerle silahlı mücadeleye geçilemeyeceği fikri savundu" denildi.
Mahkeme heyeti, TCK'nın "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek" suçunu kapsayan 309. maddesi hükümleri uyarınca, sanıklar İhsan Baran, Naşit Tutar, Murat Salur, Asıf Güneş, Hasan Süsli, İdris Şimşek, Mehmet Çiğdem, Mesut Tunce, Hüsamettin Çiçek ve Mehmet Halil Taş'ın, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, sanıkların yargılama esnasında duruşmalardaki iyi hallerini dikkate alarak indirim yapıp cezayı müebbede dönüştürmüştü. Mahkeme heyeti ayrıca, Topluma Kazandırma Yasası'ndan yararlanmak için başvuruda bulunan sanıklar Mehmet Halil Taş ve Hüsamettin Çiçek'in başvurusunu, terör örgütünün dağılmasına veya meydana çıkartılmasına ya da örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olacak mahiyette bilgi ve belge vermedikleri gerekçesiyle reddetmişti.
Mahkeme, "Terör örgütü Hizbullah üyesi olmak" suçundan yargılanan sanık Metin Kılıç'ın da atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli kesin, hukuki ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle beraatına karar vermişti.
İHA