Hızır'ın Dostları
Ekim ayının son on günü... İzmit’teyim. Belli belirsiz heyecan içerisindeyim. Sanki içerimdeki ateş beni yakacak. Hani birilerine bahsedecek olsam işin tılsımı kaçacak gibi. Bayrama gitmemeyi göze alarak ben Osman Nuri Topbaş hocamızı görmek istiyorum deyip planları alt-üst etmiştim. Osman Nuri Topbaş hocamızın sohbetinden istifade etmek niyetindeydim.
Cumartesi sabahı aynı heyecanla uyandım. Öğlen vaktini bekliyorduk. Zaman zor da olsa akıp geçti ve biz arabamızla yola koyulduk. Evimizin önünde bekleyen bir bayanı da arabamıza alarak devam ettik. Bayan gideceğimiz yeri önceden biliyormuşçasına sohbete mi gidiyorsunuz diye seslenince O'nun geleceğini başkalarının da bildiği ve bekleyenin sadece biz olmadığımızı anlıyoruz.
Meraklı bakışların ve heyecanlı insanların ortasından geçerek sohbetin yapılacağı tarafa yöneliyoruz. Bizi güler yüzlü ve samimi insanlar karşılıyor. Bunca yıllık hayatımda bu kadar içten ve samimi bir toplulukla karşılaşmadım. Çıkardan uzak ve ortamdan nemalanma derdi olmayan insanların, yiğitlerin meydanı burası. Kimsenin yoklama almadığı ama herkesin orada bulunmak için can attığı, ahbap-çavuş ilişkilerine yer verilmeyen yüzlerinden nur yansıyan Hızır'ın Dostları...
"Ben de buradayım Ya Rabbi" dercesine huzurda baş eğenlerin mescidi. Öğlen namazını eda ettikten sonra beyaz kıyafeti, mütevazi duruşuyla yaratıcısına kurban öncesinde kurban olmaya hevesli büyük insan. Kitleleri peşinden süreklemiyormuş gibi tevazu sahibi. Oysa kaç insan bir sözü, bir işaretini yerine getirmek için O'nu bekliyor.
Samimi bir duayla başlıyor sohbetine. Nefsiyle bir derdi kalmamış. Süslü cümlelerden uzak, kimseye kendini beğendirme derdi de yok zaten. Yalın cümleleri ta kalbimize kadar işliyor. "Cihan imtihan meydanıdır. Bizler meccanen yaşıyoruz. Meccanen insan olarak yaratıldık, meccanen islam doğduk. Allah bizi meccanen islam etti" diyor. Bunlar bilmediğimiz şeyler değil ama beklemediğimiz şekilde isabet ediyor. Aklımızı devre dışı bırakıp kalbimize işliyor. Allah dostlarının en büyük özelliği de bu değil mi zaten? Her zaman her yerde duyabildiğiniz ama etkilenmediğiniz sözcüklerle sizin manevi yaralarınıza merhem olmazlar mı?
"İki bayram; ramazan ve kurban devamı dört bayram. Zilhiccenin on gecesi, Muharremin on gecesi,Ramazanın son on gecesi. Kurban fedakarlık bayramı.Zenginin de fakirin de bayramı ki İbrahim (a.s) zengindi.Peygamber efendimiz (s.a.v) fakirdi. Ama Allah İbrahim (a.s)ı İsmail (a.s) ile, İsmail (a.s) ı da İbrahim (a.s) ile imtihan etti. Kurban bir semboldür. İşte böyle Allah babayı oğulla, oğulu da babayla imtihan eder. Hz Mevlana buyurmuşlar ki keçinin gölgesini kurban etme. Açılan her gün sana bir şans daha verilmesidir. İmam-ı Gazali; Öldüğünü düşün. Geleceği ölmüş gibi yaşa buyuruyor. Ömür metrajı belli olmayan film gibidir."
"İki nimetin kıymetini bilin. Sıhhat ve boş vakit. Misafirinizin kıymetini bilin o Allah'ın size misafiridir. Hz Ali'ye bir hafta misafir gelmemiş diye kendileri çok üzülmüşler."
"Allah örttüğü an geceye yemin ediyor. Seher vakti Allah'a ellerinizi açın. Hz Ebubekir efendimiz Hz Ömer efendimize nasihatte bulunuyor ve diyor ki Ya Ömer gündüz yapılacak işler var gece yapsan olmaz."
"Cenab-ı Allah; Yıldızlar arasındaki mesafeye yemin olsun ki diye yemin ediyor ve yine verdiğimiz rızıklardan harcayın buyuruyor. Ad kavmi rüzgarla, Semut kavmi sesle kahredildi. Lut kavmi ahlaksızlıktan sebep helak edildiler. Bu devirde her kavmin cürmünden cürümler var. Allah hantal bir kalp istemiyor."
"İmtihanların en zoru maldan imtihandır. Para helal ve şüphesiz olmalı. Hz Süleyman çok zengindi bu sebeple ahirette diğer peygamberlerden sonra gelecek..Çok mal toplayan helak oldu.Helalinden kazanan infak edenler hariç. Karun eskiden salih bir kuldu ama böbürlendi ben kazandım dedi ve helak oldu. Mal da yokluk da bir imtihandır. Azalması hayırdır. Gücümüz kadar infak etmeliyiz."
Televizyon filmleri, internetin yanlış koridorları ve moda günümüz insanını tuzağa düşüren şeylerdir. Dikkat edelim ilahi kameranın altındayız. Takva dikenli yolda dikenlerin şerrinden korunmaktır. Yetimi korumak, istikbalini düşünmek müminin vazifesidir. Bu sebeple kurslarımızda çok yetimler var."
"Peygamber efendimiz "Müminin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir buyuruyor. Ayette "bir tatlı sözle ikram" dan bahsediliyor. Demek ki tatlı söz bir insanın diğer insana ikramıdır. Dikkat edelim kul hakkı da hayvan hakkı da ahirete kalır. Helal gıdaya, kul hakkına, hayvan hakkına, infak etmeye, seherlerin ihyasına, salih ve sadıklarla olmaya, takvada mesafe almaya ve komşu hakkına dikkat edelim"
Bunlar daha önce de okuduğum ve duyduğum nasihatlardi ama doğru hekimin elinden doğru zamanda uygulanmayan tedaviler gibi hep boşa gitmişlerdi. Saatine bakarak başladığı sohbetini saatine bakarak bitirmişlerdi. Anlattıklarıyla, aktardıklarıyla ruhuma hitap etmişlerdi. Rabbimin benim bu aşamaya kadar bekledikten sonra tanımama imkan ve şartlar vesile kılması da bana yine beni yaratanın bir lütfuydu. Şimdiye kadar adeta denizde yürümeye, kara da yüzmeye çalışmışım. Hayır böyle olmamalıymış. İnsanın yaşam düzleminde karada mı denizde mi olduğunu yalnız başına anlaması mümkün değildir. Ancak böyle Hızır'a dost bir topluluğun içine, ortamına girince anlayabilir. Hepsinin gölgeleri dümdüzdü çünkü hepsinin bedenleri düzdü. Eğri gölgeler eğri bedenlerin eseridirler.
Bekir Kale Ahıskalı
Geleceği İnşa Etmek-5
bekirkaeahiskali@gmail.com
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz