"Arka Sokaklar"ın hızlı polisi Berk Oktay, iş stresini manejde atıyor.,Dedesi süvari olan ve binicilik aşkının aileden geldiğini söyleyen oyuncu, sorularımızı at üstünde yanıtladı: "Büyükbabam son süvari alayının son temsilcilerinden. Büyükbabamın at üzerindeki fotoğrafları, hikayeleri, kupalarıyla büyüdüğüm için böyle bir sevgi hep vardı içimde."
Onu "Arka Sokaklar"ın yakışıklı ve hızlı polisi olarak tanıyoruz. Ama bilinmeyen bir yanı var; dedesi süvari olan Berk Oktay için binicilik aşkı aile yadigarı... Biz de bunu öğrenince yola koyulduk, International k-9&Horse Club'ta buluştuk. At üstünde röportaj yaptık, ders aldık. ışte o renkli günden geriye kalanlar... Binicilik dersleri aldığınızı duyduk, nasıl başladınız? Daha önce atlara ilginiz var mıydı?
- Biniciliğe burada Zikri (Hacışakir) hoca ile başladım. Fakat aslen benim büyükbabam son süvari alayının son temsilcilerinden. Eskiden dört süvari atı varmış kendisinin ve babam atların içinde büyümüş. Koca koca posterleri vardı o dört atın. Büyükbabamın at üzerindeki fotoğrafları, hikayeleri, kupalarıyla büyüdüğüm için böyle bir sevgi hep vardı içimde. 6-7 yaşındayken beni de bindiriyorlardı. Fakat Ankara'da şehir hayatı, okul derken ilgilenemedim uzun süre...
Sizinki biraz da tutku o halde... - Müthiş bir duygu bu... Birisiyle oturup 10 saat dertleşme ile burada gelip bir saat at binme eşit oranda rahatlatıyor insanı. Hatta daha bile fazlası diyebilirim.
Babanızın atı olmadı mı?
- Yok olmadı. O da çok seviyor, hatta benden çok daha iyidir bu konuda, fakat büyük şehirde yaşayınca zor oluyor tabii...
At binmek de öyle kolay bir şey değil bu arada, kaslarınızın çok güçlü olması gerek...
- Evet, at binmek için komple sporcu olmanız gerek. Bütün kaslarınız çalışıyor bir kere. Bir de şöyle güzelliği var; duruş bozukluklarını gideriyor. Birçok insanda kambur durma gibi bir sorun vardır, işte o sorunu gideriyor. At üstündeyken dik durmanız gerekir, bu işi uzun süre yapanlara baktığınızda görürsünüz; hepsi dimdik duran çakı gibi insanlardır.
**
**Sizin at binmeyi öğrenmeniz ne kadar sürdü?
- Hocamızla çalışmaya başladıktan 15-20 dakika sonra kendim serbest binmeye başlayabildim. Tabii daha öğrenecek çok şey var; tam olarak öğrendim diyemem.
Burada bindiğiniz Morris, özel bir Fransız atıymış...
- Evet, çok özel bir hayvan. Üstelik o da benim gibi oyuncu... Birkaç reklam filminde rol almış. Çok uysal ve asil bir at. Onunla çok uyumluyuz.
At sahibi olmayı düşünüyor musunuz? - ıstemez miyim... Çok istiyorum ama şu sıralar setler yüzünden kendime bile vakit ayırmakta zorlanıyorum, ona nasıl bakar, zaman ayırırım?
Erkek atları 3 yaşına gelince dikkatleri dağılmasın diye kısırlaştırıyorlarmış, böylece daha verimli oluyorlarmış. Erkeklerden verim almak adına da böyle bir şey yapılmalı mı?
- Yok, kesinlikle karşıyım, şiddetle karşı çıkıyorum buna! Hatta atları da bıraksınlar, özgürce yaşasın hayvanlar.
Erkeklerle atlar birbirine benziyorlar mı?
- Ne açıdan? (Gülüyor) Asalet açısından benziyorlar tabii... ınsanlarla atlar benziyor, hepsinin karakteri var diye düşünüyorum. Cins cins bir sürü insan var sokakta. Herkesin huyu başkadır, atların da öyledir diye düşünüyorum.
Sizin huyunuz nasıldır?
- Valla ben aslında agresif bir insanım ama zararını görecek kadar da değil... Başarıya ulaşmak için riskleri göze almayı seviyorum. Normal hayatta da kin tutan biri değilimdir.
At olsaydınız nasıl bir at olurdunuz? Kırlarda koşan vahşi bir at mı, Morris gibi ahırda bakılan bir hayvan mı?
- Morris de bıraksan kırlarda koşar... Ben de öyleyim. Yerine göre hareket ederim.
Dizginlerinizi kimin eline verirsiniz? - Ben dizginimi kimsenin eline vermem. Tabii ki etrafımda az da olsa kararlarına saygı duyduğum ve alacağım kararlarda fikrini sorduğum birkaç kişi var.İlk başta babam... Hayattaki en yakın dostum dediğim kişi odur. Bunun dışında Ankara'da bir iki arkadaşım var böyle yakın olduğum. Fakat genel olarak yanlış bile yapsam, o yanlış bana aittir, yolumdan dönmem.
Gerçekten bugüne kadar sevgiliniz dahil kimseye dizginleri bırakmadınız mı?
- Genelde ilk tanışmada insanlarla arama bir mesafe koyarım, iyice tarttıktan sonra alırım hayatıma. Geçmişte hatalarım oldu ve bence hayatının tüm kontrolünü başka bir insana bırakmak gerçekten büyük bir hata. Bundan da ders çıkarmak önemli.
Ne kadar geçmişte kaldı bu hatalar? - Gençlik yıllarımın ilk zamanları diyebiliriz. 18'li yaşlar... Ben çok küçük yaşlardan beri bu piyasanın içinde olduğumdan, özel hayat dahil her şeyi erken öğrendim. ınsan bazen düşe kalka öğreniyor...
Ehlileştiniz diyebiliriz o halde... - Özel hayat konusunda mı?
Genel olarak... Özel hayat da dahil tabii... - Yurtdışından Türkiye'ye dönüp hayatıma burada devam etmem, çok doğru bir karardı diye düşünüyorum. Bir gün gelip de başarısız bile olsam, doğru kararı verdiğimi biliyorum. Çünkü ben en dibi görmüş, başarısızlığı da tatmış biriyim. Çok şükür şu anda istediğim şekilde ilerliyorum. Özel hayat konusunda ise yaptığımız iş gereği çok vakit kalmıyor buna... Değil sevgiliye, kendimize bile zaman ayıramıyoruz. Ben her gün düzenli olarak sporumu yaparım. Bunu yapabilmek için her gün sabah 06.00'da kalkıyorum mesela...