HABER

Hollywood’un geleceği tehlike altında mı?

Hollywood semalarından acil durum sinyalleri geliyor. Yönetmenler, yapım şirketleri, görsel efektçiler ve yazarlar birer birer kazan kaldırıyor.

Hollywood’un geleceği tehlike altında mı?

Hollywood’un geleceği tehlike altında mı? Ve Melekler Şehri Los Angeles, Amerika’nın çöken otomobil endüstrisinin kalesi Detroit ile aynı kaderi mi paylaşacak?

2009’un yaz aylarından beri özellikle Hollywood’u ve dünya genelinde film endüstrisinin tamamını yakından etkileyen bazı gelişmeler oluyor. Eylemler ilk önce ünlü “Yazar Grevi” ile başladı. Çok ünlü dizi ve filmlerin senaryo yazarları haklarını alamadıkları, sağlıklı koşullarda çalıştırılmadıkları ve eserlerinin yeterince korunmadığı gerekçesiyle grev gerçekleştirdi. 2011’in güz dönemine kadar bu büyük çaplı grevin etkilerini yakından hissettik. Pek çok dizi erken final yaptı; sinemayı büyük oranda çizgi romanları temel alan yapımlar ele geçirdi ve Amerikan sineması adı konulmamış bir dönüşümün tam ortasında kaldı.

Takvimler 2014’ü gösterdiğinde ise stüdyolar, bağımsız görsel efekt şirketleri, Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti ve görsel efekt sanatçıları arasında adı tam olarak konulmamış bir savaş başlamıştı. Her geçen gün biraz daha büyüyen bu kriz, görsel ve özel efekt sektörünün merkezi olan Los Angeles’ı tabir-i caizse tekrar “çöle” döndürebilecek boyuttaydı. Büyük görsel efekt şirketleri tek tek iflas bayrağı seçiyor, çalışanlar “VFX Solidarity” bayrağı altında birleşiyor, tabir-i caizse taş taş üstünde kalmıyordu. Pekiyi, bu savaş nasıl başladı?

Life of Pi ve Rythm & Hues Krizi

3D sinema, televizyon, milyar dolar bariyerini aşan blockbuster’lar, bol efektli çizgi roman filmleri vs. derken, sinema endüstrisinde görsel efekt sektörünün altın çağını yaşadığını düşünmemize neden olabilecek bir patlama yaşandı. İlk bakışta “bir görsel efekt filmi” intibası yaratmayan filmler bile (Ör; The Great Gatsby) neredeyse tamamen sanal ortamda üretilir hale geldiği için, stüdyoların ihtiyaç duyduğu iş gücü hacmi ve bunun ekonomik sonuçları sektörü daha fazla kaçınılamayacak bir krize sürükledi. Sektörün içinde olmayan insanlar bu durumdan 2013’ün Şubat ayında yaşanan “Rhythm & Hues” vakası ile haberdar oldular. Life of Pi’nin görsel efekt dalında Oscar kazanan stüdyosu Rhythm & Hues; çalışanlarının birikmiş maaşlarını bile ödeyemeyecek duruma gelerek iflasını duyurdu. Bu iflas, Los Angeles bazında uzun süredir büyük stres yaşayan görsel efekt sektörünün adeta infilak etmesine neden oldu. Sanatçılar ayaklandı, dernekler kuruldu, kılıçlar çekildi ve henüz hiçbir cephenin tam olarak galip gelemediği uzun soluklu bir savaş başladı.

Amerikan Medyası Ang Lee’yi ve kazandığı “En İyi Yönetmen” Oscar’ını överken; ünlü görsel efekt sanatçılarından biri olan Bruce Branit önderliğindeki bir grup, vurdumduymazlığı ve nankörlüğü nedeniyle yönetmeni yerden yere vurdu. Çünkü Lee’ye “En İyi Yönetmen” ödülünü kazandıran ve “En İyi Görsel Efekt”,”En İyi Sinematografi” Oscar’larını da alan Life of Pi’nin bu başarısı, büyük oranda VFX (Görsel Efekt) sanatçılarının eseriydi. Neredeyse tamamı Greenscreen (Yeşil Perde) önünde çekilen, ana karakterlerinden biri tamamen CGI (bilgisayarla yaratılmış) olan Life of Pi’nin sansasyonel kazanımları için Ang Lee göklere çıkarılırken, film için gece gündüz çalışan, maaşını alamayan, işsiz kalan ve ortada bırakılan görsel efekt sanatçılarından kimse bahsetmiyordu.

Tabii ki bu durumun tek sorumlusu olarak Ang Lee’yi gördükleri söylenemez. Tepkilerin en başta ona yönelmesine neden olan şey; yönetmenin cehalete varan umursamazlığı oldu. Kazandığı Oscar ile medyanın dikkatini kendi üzerine çekmişken Rhythm & Hues çalışanlarının durumu hakkında tek kelam etmemesine tepki gösterdiler. Filmin başarısında kilit rol oynayan ekibin düştüğü “içler acısı” hâl hakkında “Bilmiyordum, çok üzüldüm” demesine kızdılar. Ayrıca Oscar gecesi yaşanan skandal da bu öfke krizini körükledi. Life of Pi’nin görsel efekt ekibinin yöneticisi olan Bill Westenhofer’ın kabul konuşmasını Jaws’un müziği ile kestiler ve sahneden inene kadar bu terbiyesizliği devam ettirdiler. Westenhofer, şirketinin iflasından ve işsiz kalan arkadaşlarından bahsedemeden konuşmasını kesmek zorunda kaldı. Bu konuda “konuşmaya direk bu hususla başlayabilirdi” eleştirisi getirenler oldu. Fakat Westenhofer yapacağı konuşmanın ana metnini organizasyona vermiş ve o beklenti dahilinde “sözünün kesilmeyeceğinden emin olarak” sahneye çıkmıştı. İşler kimse açısından beklenildiği gibi gitmedi. Rhythm & Hues buz dağının sadece görünen kısmıydı. Suyun altı öyle bir kızgınlıkla fokurduyordu ki, çok yakında buz dağından eser bile kalmayabilir.

En Çok Aranan Haberler