Burundan geçen havanın nefes borusuna rahat ulaşamaması nedeniyle uyku sırasında oluşan horlamanın masum bir sorun gibi görülse de önemli hastalıkların habercisi olabileceğini kaydeden Opr. Dr. Gürkan Aladağ, "Yumuşak damak sarkıklığı, bademciğin normalden büyük olması, aşırı kilo, alkol kullanımı ve yorgunluk horlamanın nedenleri arasında sayılabilir.
Horlama, sinüzite bağlı burun tıkanıklığı, burunda yabancı cisim, burun eti, burun tümörleri ve geniz kanseri gibi hastalıkların belirtisi olabileceğinden erken müdahale önem taşıyor" diye konuştu.
Horlamanın boy ve kiloyla doğrudan bağlantılı olduğunu ifade eden Opr. Dr. Aladağ, "Bu noktada vücut kitle endeksi anahtar rol oynuyor. Horlama sorunu yaşayan kişinin kilosunu, boyunun metre cinsinden karesine böldüğümüzde çıkan sayı 25-30 arasında ise radyo frekans uygulamasını kullanıyoruz. Kamerayla, geniz bölgesinden gırtlağa kadar tüm solunum yolunu inceleyip, uyku sırasında en çok sıkışan bölgeyi belirliyoruz. Küçük bir iğne aracılığıyla damağa uygulanan ve kansız olarak gerçekleşen bir veya iki seanslık radyo frekans yöntemiyle, horlamayı 6 ile 8 hafta içinde tamamen giderebiliyoruz" diye konuştu.
Horlamanın sosyal yaşamda ve ikili ilişkilerde sorunlara yol açabildiğini vurgulayan Aladağ, "Uyku sırasında horlamaya bağlı olarak yeterince oksijen alınamaması, uyku ve çalışma düzeninin aksamasına neden olurken; eşler arasında da uyum sorunu oluşturabiliyor" şeklinde konuştu.