Toplumsal sağlamlık açısından bireyler arasındaki ilişki ve hoşgörünün önemine işaret eden NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, hoşgörünün temelinin ailede atıldığını söyledi.
Toplum denildiğinde bir arada ve belirli kurallar içerisinde yaşayan, farklı özelliklere sahip insanların oluşturduğu sosyal yapının anlaşıldığını ifade eden İhsan Öztekin, “Bireylerin farklı ırk, inanç, kültüre ait olmalarına, farklı düşüncelere, görüşlere sahip olmalarına olumsuz anlam yüklememek aksine sosyal yaşamın, insan ilişkilerinin zenginliği olarak görmek gerekir. Bu nedenle farklılıklara hoşgörü ile yaklaşılmalıdır. Farklılıkların çatışmaya dönüşmesini, toplumsal kutuplaşmaların önüne geçilmesini ancak hoşgörü engelleyebilir” dedi.
Hoşgörünün aile öğrenilen bir kavram olduğunu belirten İhsan Öztekin, “Hoşgörünün temeli ailede atılır. Aile, sevginin, saygının ve hoşgörünün yaşandığı ilk toplumsal ortamdır. Çocuk hoşgörüyü, anne ve babası ile olan ilişkisinde öğrenir” dedi.
Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, şu değerlendirmelerde bulundu: “Her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olan bu dönemde hoşgörü en küçük sosyal grup olan aileden başlayıp tüm toplum bireyleri ve sonrasında da uluslararası ilişkilerde kısaca dünyadaki her türlü insan ilişkilerinde etkili olmalıdır. Gerek bireysel ilişkilerde gerekse toplumsal ilişkilerde hoşgörülü olunmasında toplumun tanıdığı ve örnek aldığı kişilerin etkisi ve yönlendirmesi çok büyüktür. Siyasetçiler, kendi alanlarında öne çıkmış ve toplumca kabullenilmiş insanlar, sanatçılar, sporcular hoşgörünün oluşmasında çok etkilidirler. Farklı görüşlerdeki siyasi parti liderlerinin birbirine göstereceği hoşgörü tüm topluma örnek olur ve yayılır.”
Hoşgörünün azalmasındaki en önemli nedenlerden birinin çıkar çatışması olduğunu kaydeden İhsan Öztekin, “Eğitimsiz ve geri kalmış toplumlarda, çıkar çatışmasının etkinlik kazanması, hoşgörüyü yok ederek öfke, kin, düşmanlık ve nefret ortamı doğurur. Ayrışmaları ve kutuplaşmayı derinleştirir. Toplumsal düzen ve huzuru ortadan kaldırır” uyarısında bulundu.
Hoşgörü gösterebilen kişide empati yapabilme özelliğinin de gelişmiş olduğunu belirten İhsan Öztekin, “Hoşgörülü kişikarşısındaki insanların hata yapabileceğini kabul eder. Kendinin her zaman haklı olamayacağını bilir. Hoşgörü, insanlara ve topluma bilerek zarar veren kişileri, olayları, sorunları yok saymak, boş vermek, aldırmamak değildir. Hoşgörü yapılan her şeyi kabullenmek, her şeye evet demek, sessiz kalmak da değildir. Burada kişi duygularını bastırmadan, ölçülü ve dengeli bir tutum sergileyebilmelidir” dedi.
Hoşgörünün olmadığı yerde önyargı olduğunu kaydeden İhsan Öztekin, “Hoşgörünün, empatinin olduğu yerde önyargıları yok etmek çok daha kolaydır. Önyargının yok olması da yanlış anlamaları ortadan kaldırarak sağlıklı bir iletişimin yolunu açar, bir birlerini doğru anlamalarını sağlar. Karşılıklı saygı, sevgi ve anlayış ortamı oluşur” dedi.
Hoşgörülü insanların psikolojik yönden daha sağlıklı insanlar olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, “İlişkilerinde hoşgörülü davranmaları daha mutlu ve huzurlu olmalarını sağlar. Daha sakindir, kolay sinirlenmez. Yaşamın bütün alanlarında başarıya daha kolay ulaşırlar. Kendilerine güveni olan insanlardır. Farklı düşünen insanları düşman gibi görmez, nefret etmez. Daha olgun ve dengelidir. Toplum içinde daha çok sevilir, değer verilir. Diğer insanları daha kolay anlar ve daha rahat iletişime girer. Yalnız kalmaz, sosyal çevresi geniştir” diye konuştu.