İSTANBUL (İHA) - HSBC Bank A.Ş., Demirbank'ın satışıyla alakalı ortaya konulan iddialarla ilgili hukuki ve fiili hiçbir ilgilerinin bulunmadığını bildirdi. Banka, konunun Cıngıllıoğlu ailesinin bir ferdi ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) arasında olduğunu belirtti.
HSBC Bank A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada, bugünkü bazı basın ve yayın organlarında "Demirbank'ın HSBC'ye satışının iptal edildiği" şeklinde haberlerin yer aldığı hatırlatıldı. Açıklamada, 2001 yılında açılan bir ihale sonucunda HSBC Bank'ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) yüzde 100 kontrol ve yönetimine sahip olduğunu beyan ettiği Demirbank T.A.Ş. hisselerinin yüzde 100 mülkiyet ve kontrolünü -her türlü sınırlandırmadan ari olarak- bu kurumun verdiği güvence altında 20.09.2001 tarihli "Hisse Satış Anlaşması" ile satın alındığı bildirildi.
Söz konusu satın almanın tamamıyla Türk bankacılık mevzuatına uygun ve yasaların izin verdiği çerçevede gerçekleştiği vurgulanan açıklamada, "HSBC'nin tüm dünyada sıkı sıkıya bağlı olduğu şeffaflık ve bankacılık etiği, ilke ve prensipleri doğrultusunda hayata geçmiştir. Öğrenildiğine göre Cıngıllıoğlu Holding ortaklarından biri tarafından, yukarda anılan satış işleminin iptali amacı ile Ankara 10. İdare Mahkemesi'nde Fon (TMSF) aleyhine dava açmış, Ankara 10. İdare Mahkemesi 21.04.2004 tarihinde 'dava konusu işlemin iptali' yönünde karar vermiştir" denildi.
Sözkonusu kararın TMSF tarafından 'Yürütmeyi Durdurma' talepli olarak Danıştay nezdinde temyiz edildiği, Danıştay 10. Dairesi'nin bugün açıklanan kararıyla İdare mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararının yürütülmesinin durdurulması yönünde karar oluşturduğu belirtilen HSBC açıklamasında, "Konu tamamen Cıngıllıoğlu ailesinin bir ferdi ile Fon arasındaki bir hukuki ihtilaf olup, bankamızla hukuki ve fiili hiçbir ilgi ve alakası bulunmamaktadır. Konunun tek muhatabı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'dur. Müşterilerimiz açısından endişe edilecek bir durum bulunmamaktadır, Bankamız olağan faaliyetlerine kesintisiz olarak devam etmektedir ve edecektir" ifadeleri kullanıldı.