HSYK Üyesi Kerim Tosun itiraflarında "2014'te HSYK üyeliği için aday olmamı Fetullah Gülen cemaatinin Yargıtay'da etkili konumda olduğunu bildiğim eski Yargıtay Üyesi Nazmi Dere ve eski Yargıtay Genel Sekreteri Aydın Boşgelmez bildirdi. 'Aday ol' demeleri karşısında, cemaatin teklifi olduğunu anladım ve kabul ettim" dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik soruşturma kapsamında bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Üyesi Kerim Tosun, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadede, "2014'te HSYK üyeliği için aday olmamı Fetullah Gülen Cemaatinin Yargıtayda etkili konumda olduğunu bildiğim eski Yargıtay Üyesi Nazmi Dere ve eski Yargıtay Genel Sekreteri Aydın Boşgelmez bildirdi. 'Aday ol' demeleri karşısında, cemaatin teklifi olduğunu anladım ve kabul ettim." dedi.
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Tosun, 12 Ekim 2016'daki savcılık ifadesinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında 2001'de göreve başladığını, o dönem FETÖ mensubu 25 kişinin buraya geldiğini belirtti.
2010'daki HSYK seçimlerinden önce eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın FETÖ mensubu hakim ve savcıların bir kısmını topladığını anlatan Kerim Tosun, toplantıya kendisinin yanı sıra Ahmet Kaya, Teoman Gökçe, Ali Yıldız, Hüseyin Sarıömeroğlu, Nazmi Dere, Osman Yurdakul, Salih Sönmez, Muzaffer Özdemir ve ismini hatırlamadığı yaklaşık 20 kişinin katıldığını, evinde gerçekleştirdiği toplantıda Kaya'nın kendilerine, "YAR-SAV seçimi kazandığı takdirde, cemaat için iyi olmaz. Bu nedenle mutlak suretle bizim desteklediğimiz adayların kazanması gerekiyor." dediğini aktardı.
Toplantıda Türkiye'nin değişik yerlerine seçim gezileri düzenlenmesi ve masrafların cemaatçe tarafından karşılanmasına karar verildiğini belirten Tosun, toplantıların seçime kadar sürdüğünü anlattı.
Cemaatin adayları olarak belirtilen kişilerin İbrahim Okur, Teoman Gökçe, Nesibe Özer, Ömer Köroğlu, Hüseyin Serter, Ahmet Kaya ve İsmail Aydın olduğunu ifade eden Tosun, seçimler sonucunda cemaate yakın kişilerin asil olarak seçildiğini bildirdi.
Tosun, 2011'deki Yargıtay üyeliği seçimleri için de bir grubun kurulduğunu, bu grupta Hüseyin Yıldırım, Ahmet Kahraman, İbrahim Okur, Muzaffer Özdemir, Salih Özaykut, Aydın Boşgelmez, Önder Aytaş, Nazmi Dere, İlyas Şahin ve Birol Erdem'in yer aldığını söyledi.
Tosun, "Bu grup, Yargıtay üyesi seçilecek 160 kişiyi belirleyecekti. Bu listenin belirlenmesinden sonra Birol Erdem ve bilahare de Aydın Boşgelmez bana o dönemin müsteşarı 'Ahmet Kahraman'ın istememesi üzerine seni listeye alamadık' dedi. Bunun üzerine ben o dönem Cumhurbaşkanı tarafından atanan HSYK'da görev yapan okul arkadaşım Ali Aydın'ın yanına gittim. Ona durumu anlattım. O da bana 'Ben iki kişinin mutlaka Yargıtay üyesi olmasını istiyorum' dedi. Beni ve Bekir Özenir'i söyledi. Daha sonra Birol Erdem ile Ali Aydın'ın ilgilenmesiyle Ahmet Kahraman da geri adım atmış. Ben bu suretle Yargıtay üyesi seçildim." diye konuştu.
"120'YE YAKINI CEMAAT MENSUBU"
İfadesinde, "160'lar olarak belirlenen Yargıtay üyelerinin 120'ye yakınının cemaat mensubu olduğunu biliyorum." diyen Tosun, bu kişilerden bir kısmıyla cemaat sohbetlerinde tanıştığını belirtti.
Sohbet toplantıların Mayıs 2011'de başladığını ifade eden Tosun, burada maaşlarının yüzde 5 veya 10'unu himmet olarak verdiklerini, Yargıtaydaki seçimlerde nasıl hareket edeceklerini konuştuklarını aktardı.
Tosun, "Sohbetler dini sohbetler şeklinde başlayıp Fetullah Gülen'in kitaplarının okunması, bazı haftalar Gülen'in sohbetlerinin olduğu CD'lerin izlenmesi ve namaz kılma şeklindeydi. Bu toplantılarda dairede olan önemli dosyaların görüşülmesi, bu dosyalardan fotokopi çekilip Turgut Emiroğlu'na verilmesi de görüşülüyordu. Yargıtay'daki oylamalarda kime oy verileceği de Emiroğlu tarafından elindeki nottan bizzat söyleniyordu." ifadelerini kullandı.
Sohbet toplantılarında Turgut Emiroğlu'nun kendisinin üstü olan sorumlulardan gelen talimatları aktardığını ifade eden Tosun, "Dairemizde görülen bazı dosyalar için de bu şekilde talimat geldiği doğrudur. Ancak benim görev yaptığım 7. Ceza Dairesinde önemli olacak, daha doğrusu paralel yapıyı ilgilendirecek fazla dosya olmadığı için bu şekilde talimatlar fazla gelmezdi." açıklamasında bulundu.
Kerim Tosun, "Mehmet Emin Karamehmet'in yurt dışı yasağının olduğu Bankacılık Kanununa Muhalefet suçuyla ilgili dosya bizim daireye gelince Turgut Emiroğlu bana dairede 'Kartal Abi'nin selamı var. Bu dosyada Karamehmet'in yurt dışı kararını kaldıralım' dedi ve bu talimatın bizzat Amerika'dan geldiğini söyledi. Ben Emiroğlu'na, Kartal kimdir diye sordum. O da Kartal, 11. Ceza Dairesi Üyemiz olan Yargıtay sorumlusu İlyas Şahin'dir, dedi. Bu talimattan sonra bizim dairede dosya görüldü. Ancak dosyanın içeriğine girmeden usul bozması ile mahalline iade edildi. Dairedeki müzakerede diğer üyeler ve ben usul eksikliği olması nedeniyle hususa giremeyeceğimizi bildiğimiz için talimatı yerine getirmeksizin usul bozmasına karar verdik." diye konuştu.
Tosun, ifadesinde şu itiraflarda bulundu:
"Cemaatin talimatı üzerine hangi dairede, hangi üyenin görev yapacağı belirlendi. Bu belirleme sırasında Fetullah Gülen cemaati mensubu olan kişiler 4 ve 18. Hukuk, 4, 5, 8, 9, 11, 14 ve 15. Ceza Dairelerinde heyet çoğunluğunu sağlayacak şekilde dağıtımı yapıldı. Bu dairelerin cemaat için önemli daireler olduğunu söyleyebilirim. Çünkü daha sonra yapılan iş bölümü ile cemaat için önemli olan davalar bu dairelere aktarıldı. Cemaat için önemli olmayan işlerin geldiği 2, 6, 7 ve 10. Ceza gibi dairelerde cemaat mensuplarının azlığı görülecektir. Hatta bu dairelere verdikleri cemaat mensupları da daha az güvenilir insanlardı.
Nazım Kaynak, Yargıtay başkanı olduktan sonra Yargıtay'da dairelerin iş bölümü değiştirildi. Bu değişikliği de bizzat cemaat gerçekleştirdi. Kamuoyunda bilinen cemaat için önemli olan Balyoz, Şike, Hipnoz, Kurdoğlu gibi davalar cemaatin güçlü olduğu dairelerin görev alanına girdi."
"KARTAL DİYE SÖZ EDİLEN KİŞİ DE İLYAS ŞAHİN'DİR"
HSYK üyeliğine seçildikten sonra Nazmi Dere'nin HSYK sorumlusu olduğunu gördüğünü ifade eden Tosun, "Hukuk Dairelerinin sorumlusu Yargıtay Üyesi olan Ali Akın'dı. Ceza Dairelerinin sorumlusu Muharrem Karayol'du. 2014'ün başında Muharrem Karayol'un, Yargıtay imamı olduğu şeklinde basında haberler çıkınca Muharrem Karayol'un ceza daireleri sorumluluğundan alınarak, yerine Salih Sönmez'in geçtiğini biliyorum. Bunların üstünde ise Yargıtay imamı olan İlyas Şahin vardır. İlyas Şahin o dönem 11. Ceza Dairesi üyesidir. Kartal diye söz edilen kişi de İlyas Şahin'dir." dedi.
Tosun, "Benim grubun abisi, Turgut Emiroğlu'dur. Bu kişinin üstünde Muharrem Karayol vardır. Karayol'un üstünde ise İlyas Şahin vardır. Turgut Emiroğlu'nun bize ilettiği talimatların Muharrem Karayol'dan geldiğini biliriz. Ancak İlyas Şahin'in direkt olarak Turgut Emiroğlu'na talimat gönderdiğini de biliyorum." ifadelerini kullandı.
Hukuk dairelerinin sorumlusu olan Ali Akın'ın altında grup sorumlusu olarak Hüseyin Babacan, Ahmet Kütük, Dursun Murat Cevher'in olduğunu bildiğini anlatan Tosun, ceza dairelerinin sorumlusu Muharrem Karayol'un altında ise Salih Sönmez, Muzaffer Karadağ, Abdi Cengiz, Mesut Kundakçı, Turgut Emiroğlu, Mesut Çakır, Mehmet Murat Gönder ve Hüseyin karagül'ün olduğunu bildiğini belirtti.
Tosun, "İlyas Şahin talimat verirken bu kararı tek başına mı veriyor, yoksa bu talimat başka kişiden mi geliyor?" sorusu üzerine, "Aydın Boşgelmez bana İlyas Şahin'in de tek başına karar vermediğini, bu kararları, kendisi, Hüseyin Yıldırım, Nazmi Dere, Selahattin Atalay ve Önder Aytaç'tan oluşan bir kurul ile toplanıp verdiklerini söyledi." ifadelerine yer verdi.
Bu kurulda sadece Yargıtay değil, Danıştay'ın da bazı üyelerinin olduğunu duyduğunu aktaran Tosun, kurula Danıştay'dan Galip Tuncay Tutar'ın da katıldığını bildiğini belirtti.
Tosun, "İlyas Şahin'in bu nedenle sadece Yargıtay'dan değil, Danıştay dahil tüm yargıdan sorumlu imam olduğunu biliyorum. Bu kişinin ismi sık sık zikrediliyordu." bilgisini verdi.
"5 YILLIK SÜREYİ BERTARAF ETMEK İÇİN"
Tosun, cemaat mensuplarının çoğunluğunun 2011'den sonra Yargıtay üyesi olduğunu, daire başkanı olabilmek içinse 5 yıllık üyelik gerektiğini hatırlatarak, 2013'te bu süreyi bertaraf etmek için kanun teklifi hazırlandığını ve sürenin 3 yıla indirildiğini anlattı.
Eski Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'un "Kayseri hipnoz" davası olarak adlandırılan dosyasının cemaatin girişimleriyle onandığını belirten Tosun, arasında Hrant Dink davasını gören ve FETÖ kapsamında tutuklanan eski İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Rüstem Eryılmaz ile eski Yargıtay 4. Ceza Dairesi Üyesi Mehmet Kaya'nın bulunduğu 16 kişinin ismini vererek, "bu kişilerin tamamının cemaat mensupları olduğunu" savundu.
Tosun, ifadesinin devamında 46 kişinin ismini verdi. Bu kişilerden bir kısmı için "Fetullah Gülen cemaati mensubu olduğunu zannediyorum, düşünüyorum, duymuştum" gibi ifadeler kullanan Tosun, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi üyesiyken "Kozmik Oda"da arama yapan eski Yargıtay Üyesi Kadir Kayan, Sefa Mermerci, Fikriye Şentürk ve Abdurrahman Kavun'un arasında bulunduğu kimi kişiler için "Fetullah Gülen cemaati mensubu olduğunu biliyorum" dedi.
Bu kişilerin 17-25 Aralık 2013'ten sonra, hatta 2014 HSYK seçimlerinden sonra cemaatin belirlediği yönde hareket ettiklerini anlatan Tosun, HSYK üyeliğine ilişkin, "Aday olmamı Fetullah Gülen cemaatinin Yargıtayda etkili konumda olduğunu bildiğim Nazmi Dere ve Aydın Boşgelmez bildirdi. 'Aday ol' demeleri karşısında, cemaatin teklifi olduğunu anladım ve kabul ettim." şeklinde ifade verdi.
HSYK üyeliklerine seçilmelerinden yaklaşık bir ay sonra Dere'nin "HSYK yapılanmasında cemaat abisi ve sorumlusu olduğunu anladığını" belirten Tosun, cemaat üyelerinin ilk toplantısında Dere'nin, "Cemaatin önem verdiği Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk, MİT tırlarının durdurulması gibi davalarda görev yapan cemaat mensubu hakim ve savcılar hakkında yapılacak soruşturmalarda, aleyhe kararlara muhalefet yazan arkadaşları küstürmeyelim. Cemaat mensubu olmayan diğer hakim ve savcılar hakkındaki kararlarda istediğiniz şekilde karar verebilirsiniz" dediğini kaydetti.
"Dere'nin bu isteğini biz Fetullah Gülen cemaatinin isteği olduğunu anladık ve biliyorduk. Kararlarımıza da bunu yansıttık. Dere'nin bu talebi olmasa, ben bazı kararlara muhalefet yazmazdım. Bu talimat nedeniyle muhalefet kararları yazdığımız doğru. Dere'nin bu taleplerinin cemaat yapılanmasında, üstünde görev yapan İlyas Şahin'den geldiğini tahmin ediyor ve biliyorduk." diyen Tosun, "Kasım 2015'teki seçimlerde beklenen sonuç alınamadığı için takip ediliriz korkusuyla bir araya gelmemeye özen gösterdiklerini" söyledi.
"ByLock kullanıp kullanmadığı" sorulan Tosun, "ByLock"u cep telefonuna Kasım 2014'te Dere'nin, "Bu programla haberleşiriz" diyerek kurduğunu ve onunla en fazla iki kez mesajlaştığını anlatarak, "Bu programın deşifre olması ve Fetullah Gülen mensuplarının kullandığının belirlenmesi üzerine diğer kişiler gibi ben de cep telefonumdan sildim." dedi.
"DERE'NİN TALİMATIYLA BAZI KARARLAR VERDİM"
Tosun, hukukçu olarak, hukuka aykırı eylemlere neden karşı koymadığı sorusunu, "Gücümün yettiği kadar karşı koymaya çalıştım. Ancak cemaatin bu kararlarına gücümün yetmeyeceğini biliyordum." diye cevapladı.
"MİT tırlarının durdurulmasında görev yapan yargı mensupları hakkında HSYK 3. Dairesinde neden cemaatin hareket tarzına uyarak karar verip bu kişilerin yargılanmalarını engellemeye çalıştınız?" sorusu üzerine Tosun, şöyle dedi:
"HSYK'da görev yapan cemaat mensuplarının abisi olan Nazmi Dere'nin talimatıyla başlangıçta bu kararlara muhalefet yazdığımız doğrudur. Ancak ben daha sonra bu muhalefet şerhlerinin bir kısmından hukukçu ve insani olarak rahatsızlık duydum. Bu düşünce bende oluştuktan sonra muhalefet şerhlerini ben yazmamaya başladım. Bazı yargı mensupları hakkında soruşturma yapılması izni verilmesi doğrultusunda oy kullandım. Burada cemaatten ayrılmaya başladım. MİT tırları olaylarıyla ilgili bazı yargı mensupları hakkında soruşturma izni verilmesi yönünde oy kullanınca cemaat mensubu olan diğer üyeler Ahmet Berberoğlu ve Şaban Işık cemaatin talimatı doğrultusunda aykırı oy kullanıp muhalefet şerhleri yazmaya devam ettiler."
Kerim Tosun, "FETÖ'nün darbe girişiminde bulunacağı aklınıza gelmedi mi, bu hususu biliyor muydunuz?" sorusu üzerine, FETÖ mensuplarının silahlı kuvvetlere sızdığını medyadan öğrendiğini ancak bunun hangi boyutta olduğunu bilmediğini aktardı.
Tosun, "Yargı mensubu olarak yapmış olduğumuz cemaat sohbetlerinde de bu husus gündeme gelmemiştir. Bu konuda bir sohbet olmamıştır. Silahlı kuvvetlerde cemaat mensuplarının nasıl yönlendirildiğini de bilmiyorum. Ben Gülen cemaatinin silahlı kuvvetler içinde bu kadar güçlü ve etkin olduklarını bilmiyordum. Bu kişilerin darbe girişimi içinde olacakları aklımın ucundan bile geçmemiştir." dedi.
"BU YAPILANMANIN ÖRGÜT OLDUĞUNU 15 TEMMUZ'DA ANLADIM"
"Ben bu yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz'da gördüm ve anladım." diyen Tosun, ifadesine şöyle devam etti:
"Bu örgütün başında bulunan Fetullah Gülen'in Türkiye Cumhuriyeti devletini, demokratik rejimi ortadan kaldırmak ve kendine uygun bir rejimi getirmeye çalışmasını kabul etmem mümkün değildir. 15 Temmuz'da bu kişinin dini bir lider değil, kendi vatanını, devletini yıkmaya çalışan, ülkesinde var olan demokratik rejimi ortadan kaldırmaya çalışan bir örgüt lideri olduğuna inandım. Bu kişinin Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmayı hedefleyen PKK gibi diğer terör örgütleri ile işbirliği içinde hareket ettiğini düşünmeye başladım ve buna inandım."
Tosun, "Yargıtay üyesi olduğum dönemde dairenin kararlarının verilmesinde cemaat talimatlarını yerine getirmedim. HSYK üyesi olduğum dönemde bizden sorumlu olan Nazmi Dere'nin talimatı ile bazı kararları verdiğim doğrudur." ifadesini kullandı. (AA)