Hukuk Ve Hayat Derneği, Hukuk Eğitiminin Yanlışlarını Araştırdı

Hukuk ve Hayat Derneği, Türkiye'deki hukuk eğitiminin yanlışlarına dair bir araştırma yaptı. 2012 yılı ÖSYM verilerine göre, 69 üniversitede hukuk fakültesi bulunuyor ve bu fakültelerin 162 farklı programına 11 bin 927 öğrenci kaydoluyor. Bu sayıya, 2013 yılında öğrenci almaya başlayacak 7 üniversitenin hukuk fakülteleri dahil değil. Ayrıca, izinleri yeni yayınlanmış olan 4 vakıf üniversitesinin de kaç hukuk fakültesi öğrencisi alacağı bilinmiyor.

Araştırmaya göre, Türkiye'deki hukuk fakültelerinin 26'sı devlet üniversitelerinde, 38'i ise özel üniversitelerde bulunuyor. KKTC'de ise tamamı özel üniversitelerde 5 hukuk fakültesi eğitim veriyor. Hukuk eğitimi alan 11 bin 927 öğrencinin 6 bin 355'i (yüzde 53'ü) devlet üniversitelerinde, 5 bin 572'si (yüzde 47'si) vakıf üniversitelerinde eğitim görüyor.

Araştırma hakkında bilgi veren Hukuk ve Hayat Derneği Genel Sekreter Mehmet Aysan, vakıf üniversitelerinin pek çoğunda yeterli altyapı ve akademisyen bulunmamasına rağmen, sadece bu öğrencilerden elde edecekleri eğitim ücreti beklentisi ile yüksek kontenjanların belirlendiğini ifade etti. Hukuk fakültelerinin içinde en yüksek taban puan 529,7 iken, en düşük taban puan 280,9 olup, aynı eğitimi alan iki öğrencinin başarı puanları arasındaki farkın 248,8 olarak karşılarına çıktığını anlatan Aysan, şöyle devam etti: "Oysa hukuk dışındaki bölümlerde bu fark ortalama 150 puan civarındadır. Bu veri, hukuk eğitim standartlarında kabul edilemez bir farklılığa işaret etmektedir. Mevcut verilere göre, hukuk fakülteleri her yıl 10 bin civarında mezun vermektedir. Hukuk fakülteleri mezunları hakim, savcı, hukuk müşaviri, kamu avukatı ve diğer kariyer mesleklerine girebilse de mezunların yarısından fazlası serbest avukatlığı seçmek zorunda kalmaktadırlar. Böylece, sektöre her yıl 6 binden fazla avukat katılmış olmaktadır. İhtiyacın çok üzerindeki işgücü artışı, özellikle yeni meslektaşlarımızın mesleğin saygınlığına yakışmayacak maddi standartlarda çalışmasına neden olmaktadır. Ayrıca, baroların bu kadar yüksek sayıdaki stajyer avukatı, mesleğe hazır hale getirecek bir eğitim vermek için model ve altyapısı mevcut değildir. Yetersiz staj eğitimi neticesinde verilen, avukatlık ruhsatı, hem yeni meslektaşlarımızın hukuki ve cezai problemlerle karşılaşmalarına neden olmakta, hem de vatandaşlarımızın hak arama hürriyetine zarar vermektedir. Güçlü ve bağımsız savunma mesleği; hukukun üstünlüğünün, hukuksal uzlaşmanın, adil yargılanma duygusunun ve toplumsal barışın güvencesidir. Bu problemlerin çözümü için hukuk fakülteleri kontenjanları, barolar ve Yükseköğretim Kurumu temsilcilerinden oluşacak bir komisyonca belirlenmeli ve staj sonunda mutlaka Avukatlık Yeterlilik Sınavı yapılmalıdır.