HABER

Hukukta doğru sanılan yanlışlar

Hukukta doğru sanılan yanlışlar

Günlük yaşamda dost, arkadaş sohbetlerinde sık sık konusu geçen, trafik kazaları, borç-alacak ilişkileri, boşanma davaları gibi pek çok olayda, hemen herkesin hemfikir olduğu kanaatlerin aslında doğru olmadığı bildirildi. Antalya Barosunun eski başkanlarından Avukat Cengizhan Gököz, doğru sanılan yanlış bilgilerin, olumsuz hukuki sonuçlar doğurabileceğine dikkati çekerek bazı örnekler verdi.


Trafikte direksiyon başına geçmenin 2/8 kusurluluk yaratacağı düşüncesi tamamen yanlıştır. Kusur durumu her olaya göre ayrı belirlenir.


Trafikte arkadan çarpmanın mutlak 8/8 kusurlu olmayı gerektirdiği düşüncesi tamamen yanlıştır. Kusur durumu her olaya göre ayrı belirlenir.


Alkollü araç kullananın kazalarda her halükarda 8/8 kusurlu olacağı düşüncesi de tamamen yanlıştır. Kazalardaki kusur durumu olaya göre belirlenir.


Ehliyetsiz araç kullananın her halükarda 8/8 kusurlu olacağı düşüncesi tamamen yanlıştır. Olayın oluş biçimine göre, ehliyetsiz kişi olayda kusursuz sayılabilir.


Boşanan eşlerin mallarının, boşanma sonucu yarı yarıya paylaştırılacağı görüşü yanlıştır. Örneklersek iki dairesi olan çiftin boşanmasında bir daire bir eşe, diğer daire diğer eşe verilmemektedir.


Evi terk eden eş hakkında açılacak olan boşanma davasının mutlak davacı lehine biteceği düşüncesi de her olayda mümkün değildir. Dava evi haklı olarak terk eden eşin lehine retle de sonuçlanabilir.


Boşanma davalarında dava açanın avantajlı olacağı düşüncesi tamamı ile yanlıştır. Haklılığın tespitinde davayı açan olup olmamanın hiçbir önemi yoktur.


İhtar ile iki taraflı sözleşmenin tek taraflı feshedilebileceği düşüncesi de yaygın olarak bilinen hukuki yanlışlardandır. İhtar tek taraflı bir irade beyanıdır, iki taraflı bir sözleşmeyi ortadan kaldırmaz.


Tebligatı kabul etmemenin veya tebligat yapılacak adreste bulunmamanın tebligatın yapılmasına engel olacağı düşüncede yanlıştır. Tebligat memuru dağıtıcının, tebligat evrakına “İmzadan imtina etti” notu ile tebligat yapılmış sayılır.


Kira sözleşmelerinde veya tahliye taahhütlerinde mutlaka diğer eşin imzasının bulunması gerektiği düşüncesi her halde doğru değildir. Doğru olabilmesi için, konutun “aile konutu” olarak Medeni Kanun 193-4 kapsamında özgülendirilmiş olması gerekir.”

En Çok Aranan Haberler