HABER

Hükümet sınır ötesi harekat için yetki istedi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sınır ötesi harekat yetkisi için TBMM'den tekrar yetki istendiğini açıkladı.

Hükümet sınır ötesi harekat için yetki istedi
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Toplantıda görüşülen konular hakkında bilgi veren Arınç, şunları söyledi:
''Sınır ötesi harekat yetkisi için TBMM'den tekrar yetki istendi. TSK unsurlarının Irak'ın, PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesiyle mücavir alanlara gönderilmesine ilişkin, TBMM tarafından verilen izin süresinin, 17 Ekim 2012 tarihinden itibaren 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin tezkere, Bakanlar Kurulunca imzalanıp TBMM'ye gönderildi. Umuyorum 1 Ekim'de TBMM yasama görevine başladığında öncelikli olarak tezkereyi görüşmüş olacak.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile sosyal taraflarla bir araya geldiğini hatırlatan Arınç, ''Toplu İş İlişkileri Kanun tasarısı üzerinde tarafların mutabakatı hasıl olduğu için tasarı Meclis'e gönderilecek ve ekim ayının başlarında ivedilikli olarak görüşülmesi temin edilecek'' diye konuştu.
İç ve dış gelişmelerle özellikle güvenlik konusunun da görüşüldüğünü dile getiren Arınç, toplantıda AK Parti'nin yaklaşan kongresiyle de kısa bir görüşme yapıldığını ifade etti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantıları için ABD'de olduğunu hatırlatan Arınç, Davutoğlu'nun, Başbakan Erdoğan adına kısmen Kanada'da çeşitli çalışmalar yaptığını kaydetti.
**Terörle mücadele**
Bir gazetecinin terörle mücadelede yeni bir konseptten bahsedildiğini belirterek, bununla ilgili çalışmanın olup olmadığını sorması üzerine Arınç, bunun yeni olmadığını vurguladı.
Terörle mücadelede daha etkin, daha akıllıca, daha çok sonuç alıcı yöntemlerin zaman içinde kullanıldığının daha önce de ifade edildiğini bildiren Arınç, ''Terörle mücadele konusunda, evet kayıplarımız çok, bunlar bize çok büyük üzüntü veriyor ama unutmayın ki teröristler de örgüt de ağır darbeler alıyor. Dolayısıyla bu yeni bir olay değil'' dedi.
Bir gazetede yer alan haberin resmi bir kurumdan yapılan açıklama olmadığına dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti:
''Arkadaşımız, edindiği bilgiyi haber haline getirmiştir. Doğru da olabilir yanlış da olabilir. Ama ben meseleye iki açıdan bakıyorum. Bir, sanki bugüne kadar bu yöntemler hiç denenmemiş ve uygulanmamış gibi kabul ederseniz bu yanlış olur. İkincisi 'tamamen yanlıştır' da diyemem. Çünkü ben de biliyorum ki benim televizyondaki konuşmalarım da şahittir ki özellikle son üç-dört yıldır terörle mücadele konusunda Türkiye, son 30 yılda yapılamayanları çok daha başarılı, teknolojik imkanlarla, eğitimle ve noktasal operasyonlarla, özelliklerini çok fazla söylemek istemiyorum, çok daha etkili bir mücadele yapmayı kabul etti ve buna uygun olarak da mücadelesini yürütüyor.''
**Suriyeli sığınmacılar**
Bülent Arınç, Suriye'den gelen sığınmacılarla ilgili, ''Diğer ülkelerin desteği noktasında Türkiye yalnız mı kaldı, BM'den gelen mesaj var mı?'' sorusu üzerine, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun New York'taki BM Genel Kurulu dolayısıyla toplantıya katılmadığını anımsattı.
Suriyeli sığınmacıların ölümden kaçtığının ve tamamen insani amaçlı Türkiye'ye geldiğinin altını çizen Arınç, ''Orada uçaklar, helikopterler bombalıyor, camiler, evler bombalanıyor ve mevcut rejim ayakta kalabilmek için insanını öldürmeye devam ediyor'' dedi.
Arınç, Türkiye'nin ahlakında ve geleneğinde çok yakın köylerden eşleriyle çocuklarıyla sığınan insanlara kapılarını kapatmak olmadığına işaret ederek, ''Sığınmacı sayısının 80 binin üstüne çıkmış olması olağanüstü, beklenmeyen bir hadise değildir. Tüm hazırlıklarımız vardır'' diye konuştu.
BM'nin Türkiye'ye maddi destek sağlayıp sağlamadığı konusunda hükümete nakledilen ayni ya da nakdi para olup olmadığını bilmediğini belirten Arınç, Türkiye'nin kendi imkanlarıyla komşuda yaşanan trajediye kayıtsız kalamayacağını ifade etti. Bülent Arınç, ''O sığınmacılara kucaklarımızı açmak mecburiyetinde olduğumuzu biliyoruz. Dünya da bu fedakarlığından dolayı Türkiye'yi takdirle karşılıyor. Umarız ki Suriye'de yaşanan bu trajedi bir an evvel sona erer ve insanlar özgürlüklerine ve yaşam haklarına kavuşurlar'' ifadesini kullandı.
**'Ölçü güvenliğin, huzurun, barışın sağlanması''**
Arınç, terör örgütü liderlerinin ''Oslovari'' görüşmelerin yeniden başlaması için hazır olduklarını açıkladıklarının belirtilmesi üzerine, o kişinin kim olduğunu sordu ve Zübeyir Aydar yanıtını aldı. Bu konudaki görüşü sorulan Arınç, CHP Sözcüsü Haluk Koç'un konuyu bir sene sonra tekrar gündeme getirdiğini hatırlattı.
Bunun gündemi değiştirmek için kullanılan bir manivela olduğunu vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:
''Öncelikle Oslo ile ilgili tartışmalara CHP kurumsal olarak nasıl bakıyor, bunun netleşmesi lazım çünkü Genel Başkanlarının, pek çok milletvekillerinin de Parti Meclisi üyelerinin de Haluk Koç'un dile getirdiği konulara soğuk baktıkları, bunun yersiz ve zamansız olduğu, AK Parti'nin bununla suçlanamayacağı şeklindeki beyanlarını hepimiz görüyoruz. Dolayısıyla geçmişte yaşanmış olay, devletin istihbarat birimlerinden birkaç kişinin bu örgütü temsil eden birkaç kişiyle bazı konuları konuşmuş olmasıdır. Mutabakat, imzalanmış belge, bunların hiçbiri yoktur. Bizim söylediğimiz şudur; devletin istihbarat örgütleri, o devletin bekası için her şeyi yaparlar. Kiminle görüşülecekse görüşürler, kime gidilecekse giderler. Burada ölçü, Türkiye ise söz konusu ülke, Türkiye'nin güvenliğinin, huzurunun, barışının sağlanabilmesi, silahlı terör örgütünün eylemlerine son verebilmesi ve Türkiye'nin bu gaileden bir an önce kurtarılmasıdır. Geçmişte bu tür görüşmeler yapılmış ve deşifre edilmiştir, sonunda akamete uğramıştır. Ben açık yüreklilikle söyledim, bir ülkede istihbarat örgütü varsa onun görevi bunu yapmaktır. Yapmazsa sorumlu olur. Şu anda nerededir, ne yapıyor, bunu bilmem mümkün değil, doğru da değil. Çünkü onun bağlı olduğu devletin organlarında belirli kişiler vardır. Onlar bu bilgileri, belgeleri yeri geldiğinde Türkiye'nin lehine kullanırlar. Sanıyorum ki Haluk Koç'un ortaya attığı bu konu kimse tarafından sahiplenilmedi ve AK Parti aleyhine kullanılabilecek materyal haline gelmedi. İster MİT olsun ister devlete bağlı herhangi bir istihbarat servisi olsun görevi, bu tür örgütlerle mücadele etmenin yöntemini kendi yöntemleriyle bir araya getirmek suretiyle karşılayabilmektir. Dolayısıyla MİT Kanunu'nun 36. maddesinde bu görevleri yüklenmiş insanların doğrudan yargı önüne çıkarılamayacakları, yargılanamayacakları, sorgu, suale tabi olamayacakları hükmü varsa işte bunun için getirilmiştir. Yaptıkları işin niteliği onlara böyle bir koruma kalkanı getiriyor. Bundan sonra ne yaparlar, konuşurlar mı konuşmazlar mı bilemiyorum.''

En Çok Aranan Haberler