Odatv'den Müyesser Yıldız'ın 'Hulusi Akar SADAT ile görüşmek istemedi ama...' başlıklı yazısı şöyle;
Beştepe'de yapılan “Güvenlik Değerlendirme Toplantısına” ilk kez SADAT'ın kurucusu olarak bilinen Erdoğan'ın askeri Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi'nin katılması dikkat çekti.
Şubat 2015'te Süleyman Şah Türbesi'nin “kaçırılması”operasyonu tümüyle Genelkurmay Harekat Merkezi'nden sevk ve idare edilmişti. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu gece boyunca burada kalmış, operasyonun başarıyla tamamlanmasının ardından da iki rekat şükür namazı kılıp, tarihe Genelkurmay Karargâhı'nda namaz kılan ilk Başbakan olarak geçmişti.
Eylül 2016'da başlayan Fırat Kalkanı Operasyonu da Genelkurmay Başkanlığı Harekat Merkezi'nden sevk ve idare edilmişti. Bu defa Başbakan yoktu, ama Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, kuvvet komutanlarıyla birlikte toplanmış, her sabah harekatı icra eden komutanlardan görüntülü brifing almıştı.
20 Ocak'da başlayan Afrin operasyonuna gelince; Komutanlar yine Genelkurmay Harekat Merkezi'nden sevk ve idareye koyuldu. Başbakan Binali Yıldırım da gece saatlerinde Karargâh'a gidip, “Zeytin Dalı Harekatı” hakkında bilgi aldı.
Ancak sonraki günlerde şunlar yaşandı:
Saray'da Erdoğan'ın başkanlığında Afrin Zirvesi yapıldı. Toplantıdaki tek asker Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'dı. İki de emekli asker vardı. Biri malûm, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dı. Diğeri ise ilk kez böyle bir toplantıda görüntülenen SADAT'ın kurucusu Adnan Tanrıverdi idi.
Operasyonun üçüncü gününde ise Erdoğan, Saray'daki “Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi”nden video konferans aracılığıyla bölgedeki, Genelkurmay'daki ve Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki komutanlardan bilgi aldı. Böylece de sözkonusu merkez ilk kez görüntülendi ve tam bir harekat merkezi konumunda olduğu görüldü.
15 TEMMUZ'DA O SİSTEM KULLANILSA
Bu arada son iki gün Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Afrin operasyonu ile ilgili bir faaliyetine tanık olduk. Diğer komutanlarla birlikte Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Harekat Merkezlerinde inceleme ve denetlemelerde bulunan Akar'ın, Zeytin Dalı harekatının sevk ve idaresinin belirli bölümlerine katılıp, yurt içi ve dışında 91 ayrı karargâhla sesli, görsel ve veri iletişiminde bulunduğu bildirildi.
“Keşke Akar 15 Temmuz'da da MİT'ten istihbarat geldiğinde elinin altındaki bu teknolojik imkan ve kaabiliyetten yararlanıp, tüm komutanlarla doğrudan iletişim kursa ve o facia yaşanmasaydı” demekle yetinip, operasyonun Saray'dan yönetilmesinin hatırlattıklarına geçelim.
SARAY HAREKAT MERKEZİ'NİN BAŞI KİM OLACAKTI?
Aralık ayında yazdık, bugüne kadar yalanlanmadı.
İddia; Erdoğan'ın, darbeden 1 ay önce Saray'daki Harekat Merkezi'nin başına Mehmet Dişli'yi getirmeyi düşündüğü yönündeydi.
İddianın sahibi, dönemin Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanı olan ve 15 Temmuz'dan sonra Dişli gibi tutuklanan eski korgeneral Salih Ulusoy'du. Mahkemedeki savunmasında Ulusoy, “Cumhurbaşkanlığının altında güzel bir karargâh kurulduğunu biliyorum. Ben de adam verdim oraya. Orayı kuranlara Genelkurmay Karargâhını gezdirdim” dedikten sonra şunları anlatmıştı:
“Mehmet Dişli 1 ay önce bana geldi, 'Genelkurmay Başkanımızı ikna edemiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız beni yeni kurduğu karargâha istiyor. Genelkurmay Başkanımız izin vermiyor' dedi. Ben de, 'Bu seninle alakâlı değil. Genelkurmay Başkanımız açıkladı bunu. Eğer orada bir general olursa, Cumhurbaşkanımız onu Genelkurmay Başkanı gibi görmeye başlar. İki başlılık olur, onun için' dedim. Gitti.”
Ulusoy'un iddiasıyla ilgili olarak bizim edindiğimiz ilave bilgiler de şöyleydi:
Dişli'ye bu teklifi bizzat Erdoğan yapmamış, Akar söylemiş ve “Seni çağırıyorlar, ama ben uygun görmüyorum” demişti. Ardından Genelkurmay J Başkanları ile bir toplantı yapıp, konuyu burada da gündeme getiren Akar, “İki başlılık olur” şeklindeki tespitini paylaşmış, J Başkanları da aynı görüşte olduklarını belirtince, Dişli'nin bu merkezin başına geçmesi projesi gerçekleşmemişti.
Şimdi soralım:
Acaba Akar, hem Genelkurmay'da hem Saray'da harekat merkezinin olması konusunda ne düşünüyor? Bu da iki başlılık değil mi? Yoksa bir süre sonra Genelkurmay Harekat Merkezi'nin kapatılması mı planlanıyor? Ve Mehmet Dişli'nin, darbe teşebbüsü olmasa 18 Temmuz günü Erdoğan'a sunmak üzere hazırladığını söylediği “TSK'nın yeniden yapılandırılması” projesinde buna ilişkin bir düzenleme de var mıydı?
AKAR SADAT'LA NEDEN GÖRÜŞMEDİ?
Saray'daki Afrin Zirvesi'ne SADAT'ın kurucusu eski Başkanı Adnan Tanrıverdi'nin de katılmasının hatırlattıklarına gelince;
Bilindiği gibi, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden 1 ay sonra SADAT heyetinin Genelkurmay Başkanlığı'nı ziyaret ettiği ortaya çıktı.
Darbeden 4 ay önce 7 Mart'ta gerçekleşen ziyarette, heyetle görüşen isim ise dönemin Genelkurmay Plan Prensip Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy'du.
Görüşmede ele alınan konular da Adnan Tanrıverdi imzalı, “Genelkurmay ziyaretinin duyurusu” başlıklı bir iç yazışmayla SADAT birimleriyle paylaşılmıştı. Cumhuriyet Gazetesi'nin yayınladığı yazıda şunlar vardı:
“Dördüncü Ankara ziyaretimiz sırasında Genelkurmay Başkanımızı ziyaret etmek istediğimizi 04 Ocak 2016 tarihli ekli mektupla talep etmiştik. Genelkurmay Başkanımızdan taleplerimizi de ekteki talep listemizde belirtmiştik. GNKUR Özel Kalem Müdürlüğü ile direkt temaslarımıza rağmen, gündemin yoğunluğu nedeniyle 18-22 Ocak arasında ziyaretimiz mümkün olamamıştı. 01 Mart 2016 tarihinde GNKUR. GNPP. BŞK’lığı (Genelkurmay Başkanlığı Plan Prensipler Başkanlığı) Genel Sekreteri telefonla şahsımı arayarak, randevu talep mektubumuz çerçevesinde Genelkurmay Başkanı adına Genelkurmay Genel Plan ve Prensipler Başkanının bizimle görüşmek istediğini, bu görüşme için Ankara’daki temsilcilerimizle bir ön görüşme yapmak istediklerini bildirdi. Hüseyin Uludağ Bey ve Yusuf Çağlayan Bey ile buluşmaları sağlandı ve yapılan ön görüşme sonucuna göre 07 Mart 2016 tarihinde GNKUR Karargahında ziyaret mektubunda yazılı heyet ile GNKUR Genel Plan Prensip Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy ziyaret edildi. Ziyaret 11:00-13:15 saatleri arasında çok samimi ve sıcak bir ortam içinde geçti.”
Yazının devamı ise şöyleydi:
“Ziyaret sırasında ağırlıklı olarak;
- Yargıya kapalı ve açık idari işlemlerle TSK’dan çıkarılan askerlerin mağduriyetlerin giderilmesi için hazırlanan yasa teklifi ve
- SADAT A.Ş. ile ilgili olarak, “Savunma Sanayi Hizmet sektörünün” oluşmasını sağlayacak yasa teklifi ile
- İslâm Ordusu kavramının içinin nasıl doldurulacağı hususu oluşturmuştur.
Yasa tekliflerinin desteklenmesi için gayret sarf edeceklerine dair vaat alınmıştır. Saat 12.00’de yemeğe geçilmiş, yemek sırasında da genel hususlarda istişarelerde bulunulmuştur. Ordumuzun manevi değerlerle bezenmesi için düşüncelerimiz paylaşılmıştır. GNPP Başkanımız tarafından tekrar görüşmek isteği ihsas ettirilmiştir. Genelkurmay Başkanımız ile görüşme isteğimizin devam ettiğini belirtip, 20 yıl sonra girdiğimiz Genelkurmay Karargahından içimiz rahat olarak ayrılınmıştır. İrtibatımız devam edecektir. Durumu bildirir, selamlarımı sunarım.”
Şimdi bu görüşmeyle ilgili ilave bilgileri aktaralım.
İddia o ki, SADAT'ın Genelkurmay'ı ziyaretini bizzat Erdoğan istemiş. Ancak nedendir bilinmez Akar görüşmeyi uygun bulmayıp, Salih Ulusoy'u görevlendirmiş. Ulusoy da Karargâh'ta rahatsızlığa yol açmaması için gelen heyetle makamında değil, bahçede görüşmüş.
İlginç olan şu; Acaba Akar neden görüşmek istemedi?..
O zaman görüşmedi, ama işte 22 ay sonra Saray'da Erdoğan'ın başkanlığında yapılan Afrin Zirvesi'nde Tanrıverdi ile aynı masada yer aldı.
Görünen o ki; “TSK'nın yeniden yapılandırılması” projesi sürüyor... “Başkomutanlık ve Gazi”lik unvanı tamam... Acaba sırada “Paşalık” da var mı?!.
Müyesser Yıldız