AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Balyoz Davası kararlarıyla ilgili olarak, "İster asker, ister sivil, bu davadan hüküm giyen, yüksek mahkeme tarafından suçlu bulunan ailelerinin içinde bulunduğu ruh halini anlayabiliriz. Onlarla empati kurabiliriz. Gözyaşlarını, kederini anlayabiliriz. Onların kederi gözyaşları hiçbir zaman için hiç kimse için sevinç kaynağı olmamalıdır. Eğer bu şekilde sağduyulu değerlendirirsek kalemi kıran hakim bile çoğu zaman mahkum ettiği kimse ile ilgili olarak derin kederlere, üzüntülere boğulabilir. Mahkeme bu insanların düşmanı olamaz ki. Yargıtay yanlış karar veremez mi? Yargıtay da yanlış karar verebilir. Karar tashihi için müraacat edersiniz. Uluslaraarası mahkemelerde müracat etme hakkınız varsa müracat ederseniz. Kendi adalet sisteminizi topa tutmanın bir mantığı yok. Bunu yapmamamız lazım" dedi.
Toplantıda, mahalli seçimler konusunun görüşüldüğünü belirten Çelik, "Merkez yoklaması ile adaylarımızı belirleme kararı vermiştik. 16 büyükşehirde 26-27 Ekim tarihleri arasında temayül yoklamaları yapacağız. Onun dışındaki 65 vilayetimizde 9-10 Kasım tarihleri arasında temayül yoklamaları yapacağız. Seçim çalışmaları devam ediyor. Yunus'un ifade ettiği gibi 'Her dem yeniden doğarız. Bizden kim usanası' Değişen şartlara göre, insanımızın beklentilerine göre, daha tatmin edici yaşanabilir kentleri oluşturabilmek için hali hazırda büyük bir gayret içerisindeyiz. Demokratikleşme çabalarımız dün vardı, bugün var, bundan sonra da devam edecek. Seçim var diye Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmayacak diye bir şey yok" diye konuştu.
CHP'DE DERİN BİR ULUSALCI DAMAR VAR
Balyoz kararlarından sonra Engin Alan'ın durumunun ne olacağı ve Demokratikleşme paketine CHP'nin tepkisinin sorulması üzerine Çelik şöyle konuştu: "Anayasanın 83'ncü ve 84'ncü maddesi çok açıktır. İçtüzük hükümleri de son derece açıktır. Dolayısıyla bu konu üzerinde çok fazla yorum yapılabilecek konu değildir. CHP'ye gelince bu tipik bir derin CHP refleksi. CHP var CHP'den'den içeri diyorum ben. Bir kaç tane, üç baştane CHP var. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, bizim demokratikleşme paketimizi kendi paketlerinin bir kopyasaı olarak niteledi. Biz neyi açıkladıysak 'bu bizde de var' dedi. Dedim bu sizde de var ise destekleyin, 'ipe un sermeyin' demiştim. Cumhuriyet Halk Partisi'nde derin bir ulusalcı damar var. Hala 1940'lı yılların özlemi içerisindedir. Hala dayatmacı tek tipçi devlet özlemi içerisinde."
CHP NASİPSİZ BİR PARTİDİR
Kamuda başörtüsü serbestliği konusunda CHP'nin itirazına ilişkin bir soru üzerine Çelik, "Yüksek yargıya veya yargıya müracaat etmek, tabiki milletvekilerinin de vatandaşların da hakkıdır. Ama bu tipik bir CHP klasiğidir. Yıllar yılı CHP bunu yaptı. Vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini ya darbelerle, ya da darbelerin oluşturduğu bürokratik zihniyetle temel hak ve özgürlüklerini kullanılmasına mani oldular. Bunların hiç birisi olmadığı zamanda bunu yargı ile yaptılar. Başörtüsü serbestliğini Danıştay’a götürmüş, bu CHP'nin hep yaptığı şeydir. CHP'ye herhalde halk ile birlikte kamu vicdanı ile vatandaş ile birlikte yürümek nasip olamayacak. Çünkü CHP böyle bir nasipsiz partidir. Dolayısıyla bunu hiç garipsemedim. CHP bunu yapmasaydı garip olurdu" diye cevap verdi.
PKK'LILAR TAMAMEN ÇEKİLİRLERSE
Bir gazetecinin 'PKK silah bırakırsa KCK serbestliğini konuşuruz' ifadelerine açıklık getirmesini istemesi üzerine Çelik şu açıklamayı yaptı: "Siz benim o ifademi, benim ağızımdan duydunuz mu? Ben böyle bir ifade asla kullanmadım. Sözünü ettiğiniz televizyon, Kuzey Irak'ta yayın yapan bir televizyon benim orada tam olarak söylediğim şey şudur: 'PKK'lılar tamamen çekilirlerse, sonra tamamen silah bırakırlarsa o zaman ne olacak bu PKK'lılar?' diye sorulduğu zaman? O zaman eve dönüş yasası mı, pişmanlık yasası mı devreye girer. Başka türlü düzenlemeler mi olur? O zaman konuşulabilecek konulardır dedim. Ben hiç bir televizyon mülakatında,veya hiç bir gazeteye verdiğim mülakatta sizin dediğiniz gibi bir ifade kullamadım."
O DEPARTMAN KAPALI
Gözde Kansu'nun işine son verilmesini değerlendirmesi istenen Çelik, "Siz galiba magazin peşindesiniz. Bugün o departman kapalı" dedi. Klavyedeki harf düzenlemelerine ilişkin, Çelik, "Bizim harflerle, klavyelerle kavgamızın olmaması gerekir. Yıllar yılı biz enerjimizi tükettik" dedi.
ASKERLİKTE KISA DÖNEM KISALMAYACAK
'Askerlikte uzun dönem kısalırken, kısa dönem kısalır mı?' sorusuna Çelik, "Uzun dönem kısaldı. kısayı daha da kısaltırsanız çok kısa olur, bu gündemde yok" diye yanıt verdi.
YENİ ANAYASAYI AK PARTİ VE CHP OLARAK YAPABİLİRİZ
'Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun uzlaştığı 60 maddeyi birlikte geçirelim teklifini nasıl değerlendiriyorsunuz?' şeklindeki bir soruya Çelik, "Gönül ister ki Uzlaşma Komisyonu'nun üzerinde uzlaştığı maddeleri, dört partiyle birlikte meclisten seri şekilde çıkaralım. Ama ola ki MHP ve BDP derse ki biz yokuz bu işte. AK Parti ve CHP olarak biz bunu yapabiliriz. Daha önceden de söyledik. Bu yüzde 75 halk desteği demektir. CHP teklif ettiğine göre biz hemen diyoruz. Bizim grup başkanvekillerimiz CHP grup başkanvekilleri ile irtibat kuracaklar. Bayramdan sonra bu gündeme gelebilir. Tabii kararlarında bir değişiklik olmazsa. Yalnız bu meselede herhangi bir pazarlık, ön şart olmaksızın. Uzlaşma Komisyonu'nun üzerinde anlaşmaya vardığı maddeleri geçirebiliriz" yanıtını verdi.
YEREL SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ: HERKES BULUNDUĞU YERİ MUHAFAZA EDİYOR
Yerel seçimlere ilişkin yapılan anketlere de değinen Çelik, "Daha önceki basın açıklamamda söylemiştim. Türkiye cephesinde yeni bir durum yok. Aşağı yukarı herkes bulunduğu yeri muhafaza ediyor" dedi.
KENDİ ADALET SİSTEMİMİZİ TOPA TUTMANIN BİR MANTIĞI YOK
Balyoz davasındaki kararları değerlendirmesi istenen Çelik şöyle konuştu: "Türkiyenin, halkımızın darbelerle darbecilerle, darbe teşebüsleri ile darbe kavramı ile yüzleşmesi kaçınılmazdı. Türkiye bu arızalardan kurtulmaya çalışıyor. Halkın iradesine dayalı olarak siyaset yapan bir ekip olarak, halkımızla aynı duyguları paylaşıyoruz. Artık darbe, darbecilik diye bir kavram bizim ülkemizin gündeminde olmamalı. Bu ayıbı geri dönmemecesine gömmeliyiz. Balyoz kararları ile mahkemelerin verdiği kararı herkes eleştirebilir. Ancak Balyoz davası açıklanmasından beri, mahkemeyi, yargıtayı tahkir eden yani hakaret eden bazı sözüm ona değerlendirmeler görüyoruz. Kendi yargı sistemimize böyle bir haksızlık yapmamamız gerekir diye düşünüyorum. İnsanız bu yargılananlarda insandır. O insanların ceza almalarından dolayı birinci derecen aileleri onların çocuklarının, eşlerinin üzülmeleri hıçkırıklara boğulmaları da insani bir şeydir. Biz onlarla empati kurabiliriz. Başka insanların felaketi üzerinden kendi saadetinizi kuramazsınız. Biz buna ahlaksızlık diyoruz. Merhamet, adaletin tahakkuna engel olmamalıdır. İster asker ister sivil bu davadan hüküm giyen yüksek mahkeme tarafından suçlu bulunan ailelerinin içinde bulunduğu ruh halini anlayabiliriz. Onlarla empati kurabiliriz. Gözyaşlarını, kederini anlayabiliriz. Onların kederi gözyaşları hiçbir zaman için hiç kimse için sevinç kaynağı olmamalıdır. Eğer bu şekilde sağduyulu değerlendirirsek kalemi kıran hakim bile çoğu zaman mahkum ettiği kimse ile ilgili olarak derin kederlere üzüntülere boğulabilir. Mahkeme bu insanların düşmanı olamaz ki. Yargıtay yanlış karar veremez mi? Yargıtay da yanlış karar verebilir. Karar tashihi için müraacat edersiniz. Uluslaraarası mahkemelerde müracat etme hakkınız varsa müracat ederseniz. Kendi adalet sisteminizi topa tutmanın bir mantığı yok. Bunu yapmamamız lazım."
MUSTAFA AKAYDIN'IN ANNESİNE DE BAKARSANIZ BAŞÖRTÜLÜ
Başörtüsüne ilişkin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanının yaptığı açıklamaları değerlendiren Çelik, "Akaydın'ın Atatürk adına konuşması çok gariptir. Atatürk kendi eşi bizzat öyleydi. Biz Türk kadınına yakışıyor, yakışmıyor çok abes bir değerlendirme olarak görüyorum. Biz şunu çok iyi bilmeliyiz. Her toplumun değerleri var. Aşırılıkları toplumlar törpüler. Makul olanı bulur. Ama Mustafa Akaydın'ın annesine de bakarsanız, bir çok akrabasına da bakarsanız onlar da başörtülüdür. Birçok Cumhuriyet Halk Partili milletvekili bile sözü ettiğiniz bu beyanları kabul edilemez beyanlar olarak değerlendirdi. Büyük bir densizlik olarak değerlendirdiler" ifadelerine yer verdi.