CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan’ın “bölücülük” yaptığını ileri sürdü ve “Bölücülüğünü bana gerici diyerek kapatamazsın” dedi. Baykal, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
* MEYDANI BOŞ BULDULAR:
Türkiye’de, hiçbir demokratik hukuk devletinde görülmeyen olaylar yaşanmakta. Ülke derin bir bunalıma sürükleniyor. Meydanı boş buldu birileri, daha doğrusu meydanı boşalttı... Medyadan boşalttı, yargıdan boşalttı, sivil toplum örgütlerinden, sendikalardan, üniversitelerden boşalttı, basını, televizyonu susturdu, ’meydan şimdi benim meydanım istediğimi yaparım’diye önünde kalan temel anayasal kurumlar hangileri ise onları da şimdi kendi kafasına göre şekillendirme mücadelesini resmen açtı.
* NEDEN GELEMEZ O BELGE:
Başbakan, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın altındaki ıslak imzayla ilgili Adli Tıp Kurumu’nun rapor verdi, bunun gereği yapılmalı” diyor. Erdoğan aynı zamanda, “el imzası ürünü olduğu anlaşılmıştır” diyor ve bu da literatürde kabul görüyor. Diyor ki, “kilidi bununla açalım.” O zaman soruyorum, “Ne oldu o kilit, anahtar? Çatışma az buz değil. Olayın bir tarafından TSK var, kurumsal kimliğiyle hedef seçiliyor. Ne oldu, askeri personel gitti, ifadesi alındı, hukuk işledi, önce tutuklandı, sonra tahliye edildi. Bir yerde yanlış var da yanlış nerede? Ankara’daki askeri mahkeme bu konuyu incelemeye devam ediyor. Yeni delil istedi ama henüz gelmedi. Nasıl gelmez, bu ne demektir? Anayasa’nın görevlendirdiği bir mahkemeye, hak ettiği belgeyi göndermeme yetkisini kimden alıyorsunuz? Herkes, ’Adli Tıp’ın bu şekilde hüküm vermesi yeterli değil’ diyor.
* ÖRGÜTLÜ KARARGAH İDDİALARI:
Türkiye’de bu konuda hüküm verebilecek çok kuruluş var. Madem o kadar eminsiniz, onlarda incelesinler. Ortada koca, kolektif sistem çalışıyor. İddialar, örgütlü, karargah iddiaları. Devlet içinden yalan, yanlış, doğru, çarpıtılmış veya bir kısmı doğru bir takım bilgilerin, istihbaratın, belgelerin, bir yerlerde toplanıp, değerlendirilip, tasnif edilip, belli bir takvim içerisinde kullanılması anlayışına dayalı bir faaliyetin, karargah faaliyetinin yürütülmekte olduğu anlaşılıyor.
* DİNLEME YASAL DA DEĞİL, HUKUKİ DE
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nı, başsavcı yardımcıları dinliyor. Bunlar nereden güç alıyor? Dinlemelerin yasal olup olmadığı tartışmaları yapılıyor. Yasal da değil, hukuki de değil. Yasal dinlemenin sınırları, şartları ve çerçevesi dinleme öncesi yapılması gerekenler ile dinleme sonrası yapılması gerekenlerin, hiçbir olayda uygulandığına dair elimizde tek bir örnek yok. Afaki ’mahkeme kararı’denilerek, yasal mı oluyor? Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kuruldu. Başkanı da doğrudan Başbakan atadı. Niye böyle bir sistem kuruldu? Bunun altında yatan ihtiyaç çok açık: Birileri devletin temel kurumlarıyla hesaplaşmanın dosyasını oluşturmaya çalışıyor. Aydınlarla ilgili yapıyor, Ergenekon davası budur. 70 bin kişi dinleyen, istediği 70 bin kişiyi de ona ekleyebilecek olan bir yetkiyi kullanan otorite, demokratik sayılabilir mi, böyle bir ülkede hukuk devletinin işlediği söylenebilir mi? Bu büyük bir çatışmadır.
* TEHLİKELİ SÜREÇ:
İktidar, 89 yıllık TBMM Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidarın aklının kenarından bile geçirmediği bir siyasi istikamete ülkeyi sokmak için çok tehlikeli ve yanlış bir arayışın içine girdi. Bu istikamete girmek bir Anayasa suçudur. Bu milleti bölme sürecinin ilk adımıdır. Bir millet terörle, şiddetle bölünmez ama millet, dilini ayrıştırmaya başladığınız anda bölünmeye başlar. PKK, 25 yıldır silahla, terörle elde edemediğini bu iktidar sayesinde şimdi elde etme noktasına gelmiştir.
* BÖLÜCÜLÜK YAPIYORSUN:
Başbakan bunu mazur göstermek için cumhuriyet dönemi öncesini hedef diye gösteriyor. Şimdi milli devlete geldik. Hepimiz Türk milletinin parçayız. Etnik kimlik ayrılacakmış, onlara dillerini verecekmişiz, demokrasiymiş... Demokraside bölücüklük yoktur. Başbakan ne diyor? ’Sen de gericisin’diyor. Benim gerici olup olmadığım tartışmasını zemininde yaparız. Ama sen bölücülüğünü bana gerici diyerek kapatamazsın. Ben o tartışmaya o çerçevede katkı vererek saptırmaya alet olmam. Sen bölücük yapıyorsun sayın Başbakan
* ATATÜRK YAŞASAYDI:
Başbakan, ”Atatürk mezarından kalksa gelse bunları def eder“ diyor. Rica ederim, Atatürk eğer yaşamış olsaydı, sen oralarda olabilir miydin? Efendim ’Atatürk kalkacak da bizi def edecekmiş?’ Fıkralar dolaşıyor, Atatürk kalkarsa Sayın Başbakan’ın 100 metre rekoruna kıracağına ilişkin... Sen Atatürk’ü bırak da Hazreti Ömer kalkarsa senin halin ne olur? Bu tabloya nasıl geldin, nasıl yaşıyorsun, senin kazancın nedir, yetim hakkı yedin mi yemedin mi? Hazreti Peygamber kalkacak olursa, sen nasıl bir yaşamın içindesin, senin çevrendeki insanlar, onlarla senin ilişkilerin, kimlere ne için alet oluyorsun, bütün bunların hesabını sana soracak olursa, senin halin ne olur Sayın Tayyip Erdoğan?
ÖYMEN’İ SOLUNA ALDI...
Baykal’ın grup toplantısına gelişinde Onur Öymen Meclis protokol kapısında karşıladı. Öymen Baykal’ı beklerken bir süre telefonla konuştu. Baykal ve Öymen toplantı salonuna beraber girdi.
Baykal: Onur hata yapmıştır
BAYKAL grup toplantısına Onur Öymen ile birlikte girdi. Baykal, toplantıdan sonra aralarında Öymen’in de bulunduğu bir grup milletvekili ve gazeteci ile sohbet etti. Baykal, “Onur, hata yapmıştır. Dersim örneği şık olmadı. Ortada yanlış bir anlaşılma var. Artık bu konu kapansın. Böyle dönemlerde hem bir kurban istenir. Bu insanlığın psikolojisinde vardır” dedi. Öymen, Baykal’ın bu sözleri üzerine, gülümseyerek “Ben kurbanlık koyun muyum?” esprisi yaptı. Öymen CHP grup toplantısından ayrılırken de “Dersim konusunu konusunu kapattık. Bir daha bu konuyu konuşmuyoruz. İktidarın Türkiye’nin gündemini, böyle suni meselelerle saptırmasına izin vermeyeceğiz. Bizim partimizde de Atatürk’e sahip çıkmak gibi bir parti suçu yok” diye konuştu.
DERSİM PROTESTOSU
CHP grubunda Dersim protestosu yaşandı. CHP lideri Baykal, Meclis’te partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı bitirmeye hazırlanırken, partili olduğu belirtilen Muharrem Ülger isimli vatandaş “Sayın Genel Başbakan, Onur Öymen’in söyledikleri ile ilgili hiç bir söylemeyecek misiniz?” diye tepki gösterdi. Bunun üzerine bazı partililer Ülger’in ağzını kapatmaya çalıştı. Bunun üzerine Baykal “Bırakın kapatmayın ağzını. Bırakın konuşsun. Biz o konu ile ilgili söyleyeceğimizi söyledik. Konuyu kapattık” dedi.(Vatan)