İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kapaklıkaya, Türkiye’de kaygıya yol açan yerelleşmenin sanıldığı gibi ayrışmalara neden olmayacağını belirterek, “Diyarbakır sendromu yaşıyoruz” dedi.Marmara Belediyeler Birliği tarafından ‘6360 sayılı Kanun Sonrası Büyükşehir Yönetimi ve İstanbul Örneği’ semineri düzenlendi. Programın açılışını yapan Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Züver Çetinkaya, Recep Altepe başkanlığında yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verirken, Birliğin 2014 planlarıyla ilgili de bilgilendirme yaptı.Seminere konuşmacı olarak katılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kapaklıkaya, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erbay Arıkboğa, İstanbul İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Özdemir, kanun kapsamında yerel yönetimlerde yapılacak değişimleri anlatırken birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu.“TURGUT ÖZAL’A ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ”Türkiye’de üniter yapının bozulmasından dolayı bir korkunun hakim olduğunu belirten İBB Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kapaklıkaya, şu ifadeleri kullandı:“Türkiye’de kurumlar uzun yıllar boyunca üniter devlet yapısı kaygısı içerisinde mevcut yapıyı korumak adına çok büyük mücadeleler vermiş. Aslında korudukları devletin üniter yapısı değil, kendi kurumlarının itibarıdır. Ne zaman ki rahmetli Turgut Özal yönetimiyle birlikte artık Türkiye’nin değişmesi gerektiği anlayışı hepimizin beynine yavaş yavaş işlemeye başladı, Sayın Özal bizim bakış açımızı değiştirdi, Türkiye’nin üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili, kendisinden başka dostu olmayan ve her yeri düşman olduğu için de sürekli asker mantığı içinde düşünülmesi gereken, kendi içinde her ana başkaldırabilecek düşmanlara asla fırsat vermemesi gereken bir millet düşüncesinden çıkıp, 'Çevrede de dostlar olabilir, dünyanın her yerine de biz gidebiliriz' diye düşünmeye başlayan bir millet haline dönüştük. Onun için ona çok şey borçluyuz.”“DİYARBAKIR SENDROMU YAŞIYORUZ”“Değişen bir Türkiye var” diyen Kapaklıkaya, “Türkiye’de artık üniter devlet yapısının kaybedileceği korkusunu çok fazla hissetmememiz gerektiğini anlamaya başladık. Türkiye’de yerel yönetimler güçlenmeye başladı. O güçlenme çerçevesinde önce büyükşehir belediyeler çıktı. Yetkiler artırıldı. Daha önce yapılan birçok hizmet belediyeler tarafından yapılır hale geldi” diye konuştu.Türkiye’nin yerelleşerek bölünmeyeceğini ifade eden İbrahim Kapaklıkaya, köy ve belde yönetimlerinden örnekler vererek, “Bir yerel yönetim olarak köy yönetiminin herhangi bir ciddi anlamda etkinliği yoktu. Onun için kaybedilmiş bir şey yok. Türkiye’de tüm bu yapılanma değişikliklerine gidilirken bir Diyarbakır sendromu yaşıyoruz. Yerelleşme olursa ayrışma da olur. Yerelleşme olursa Türkiye’de kopmalar, bölünmeler olur. Böyle bir yetki yok arkadaşlar. Türkiye ne kadar yerelleşirse yerelleşsin çevremizdeki ülkelere kıyasla en merkezi ülkelerden birisi olarak kalmaya devam edecektir. Yargı denetimiyle, kaynakların merkezin elinde tutulmasıyla bu kontrol sağlanmaya devam edilecektir” dedi.Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erbay Arıkboğa ise, değişikliğin yönetimlerde nitelikli insan gücüne katkı sağlayacağını ifade erek şunları söyledi:"Siyasi ve idari birtakım yansımaları olacak. 30 ilde büyükşehir belediyesi kurulduğunda üst yönetimin bir ekip oluşturması gerekiyor. Bu anlamda nitelikli insan gücü kaynağının artırıldığını göreceğiz. Eğer büyükşehirlerdeki nitelikli insan gücü artarsa, bunlar kurumlarının menfaatinin daha da güçlenmesi anlamında merkezi yönetim bürokrasisi ile yeni bir etkileşime girebilir."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz