Hayaller başka diyarlar; gerçeklerse dört duvar. Biz böyle kafiyeli bir sitem tutturaduralım, Avrupa’da bu zincir yavaş yavaş kırılıyor. Özgür olmanın yeni yolu hareketlilik. Rutinden, geleneksel çalışma biçimlerinden ve coğrafi kısıtlamalardan kurtulmak; bunu yaparken yaşamı idame ettirebilmek kulağa hoş geliyor ama elbette mücadele gerektiriyor. Gestalten yayınlarından çıkan ‘The New Nomads’ adlı kitap; deniz, orman, çöl, kent merkezi gibi farklı fiziksel ortamlarda var olabilecek, ‘kondurulduğu’ yerin koşullarına uygun tasarlanan yaşam alanlarına ve onların yaratıcılarına ışık tutuyor. Uçuk ya da makul etiketlemesine gitmeden, hayal kurmak; içinde yaşadığımız kutuların dışında neler olabileceğini görmek için güzel bir araç.
Huzurlu bir göçebe hayat sürmek isteyenler için, kırda ya da kentte, ağır adımlarla ilerleyen ve çevreye minimum etkiyle varlığını sürdüren geometrik bir sığınak.
Araç üstü çadır diye nitelendirebileceğimiz Le Tente, içine iki kişi alabilecek şekilde suya dayanıklı malzemelerden yapılmış. Herhangi bir aracın üstüne kondurulabiliyor, minik merdiveni sayesinde akrobatik hareketlere gerek duymadan tırmanabiliyorsunuz.
Suyun ortasında küçük bir veranda. Yaratıcısının Saunalautta adını uygun gördüğü bu ‘gelişmiş duba’, sauna, kabin, güneşlenme alanı, tramplen ve küçük bir barbekü alanından oluşuyor.
İnsanla toprak arasındaki ilişkiyi geçici süreliğine de olsa kucaklayan bir yaşam şekli. Özellikle metropolde, hem sürdürülebilir hem bütçeye uygun bu tek kişilik tecrübe, kişiyi karmaşanın içinden kıvrak manevralarla kurtarıyor.
Berlin’de kahve dükkanı, kütüphane, ev ofis ve üniversite kampüsünden oluşan, çok amaçlı bir stüdyo.