Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

İçindeki Çocuğu Öldürmeyenler İçin: Eurodisney

13 yıl önce gelmiş olduğum Eurodisney ‘in hala tadı damağımda. Benim içim içime sığmıyor çocuklar nasıl telaşlanmasın! Tek istediğim bütün günü, kaybolmuş bir Çağan’ın peşinde, onu arayarak geçirmemek.

İçindeki Çocuğu Öldürmeyenler İçin: Eurodisney

Bugünkü planımız çok özel ve çok heyecan verici.Eurodisney’e gidilecek. Biletleri kapıda kuyruk beklememek için önceden Champs Elysee Caddesi’ndeki Disney Mağazası’ından aldık bile. Az bir fiyat farkı ile randevulu bilet alınabiliyor ( Fast Pass ),yani kuyruk beklemeden belirtilen saatte istediğiniz oyuna direk girme imkanı veren bilet ama, biz çocukları böyle bir randevu sisteminde zaptedemiyeceğimizi düşündük. 13 yıl önce gelmiş olduğum Eurodisney ‘in hala tadı damağımda. Benim içim içime sığmıyor çocuklar nasıl telaşlanmasın. Tek istediğim bütün günü, kaybolmuş bir Çağan’ın peşinde, onu arayarak geçirmemek.

Ulaşım

Eurodisney, Paris çemberinin dışında olduğu için aldığımız metro biletleri geçmiyor ve ayrıca yeniden bilet almamız gerekiyor. Bilet alırken Fransızların hizmet sektöründeki başarısını sınamak açısından çarpıcı bir örnek yaşıyoruz.

Toplam 35 Euro alması için 200 Euro bütün para verince görevli kadın bir türlü bozamıyor. Küsurat olmadığı halde mecaz anlamda değil, fiili olarak beş kere hesaplıyor. Beş kere uzattığı para üstünü, son anda vazgeçip geri alıyor, tekrar hesaplıyor. Bütün bunları yaparken iki kere yerinden kalkıp tekrar oturuyor ve sayısız defa ofluyor. Ya hiç hesap bilmiyor ya da 200 frank onun için ulaşılmaz bir para, hata yapma riskine girmekse ölüm gibi.

Sonuç olarak, Fransa gibi gelişmiş ülkelerde hizmet sektöründe Türkler yada başka göçmenler çalışıyor olabilir ama Fransızlar'dan çok daha başarılı oldukları tartışmasız.

Şehir dışına giden trenlerin A hattına binip, C hessy – Marne La Vallee istikametine gidiyoruz ve Eurodisney’de iniyoruz. Burası başlı başına kendine özgü bir ülke gibi. Metro durağından çıkınca sola giderseniz içinde çok sayıda otelin ve eğlence alanlarının yer aldığı, Eurodisney’in oteller bölgesine giriyorsunuz. Son derece lüks, büyük ve temalı otellerin yer aldığı bu bölgenin hemen yanında bir Golf sahası ve Golf Klubü de bulunuyor.

Parc Walt Disney Studios ve Parc Disneyland

Sağ tarafa yani eğlence kısmına gelince, burada da iki ayrı park bulunuyor; Parc Walt Disney Studios ve Parc Disneyland. Her ikisine de bilet almak tabii ki daha ekonomik ama iki parkı da aynı gün içinde bitirmek mümkün değil, en azından tadını ala ala. Bu kadar büyük bir kompleksin tadının en iyi çıkacağı yöntem; böyle günübirlik gelip gitme değil, gelmişken en azından bir gece kalarakk doya doya oyunlardan faydalanmak ve parklar kapandıktan sonra oteller tarafında gece başlayan eğlencelerini de kaçırmamak.

Parc Walt Disney Studios, daha sonra ilave edilmiş bir bölge. Disney Olympus Digital Camera Studioları’nın yer aldığı bu park daha ziyade şova, sinemasyona, animasyon Disney karakterlerinin yer aldığı aktivitelere ve biraz daha 10 yaş altı gruba hitap ediyor.

Parc Disneyland ise genel anlamda bildiğimiz Disney karakter ve hikayeleri üzerine kurgulanmış, aksiyona yönelik araçların ve oyunların yer aldığı eğlence parkı. Çaka için her ne kadar diğer park daha uygun gibi görünüyor olsa da çoğunluk 10 yaş üstü olduğu için hali ile Parc Disneyland’ı tercih ediyoruz.

Central Plaza

Masal şatoları görünümündeki girişten geçerek, etrafında dükkanların yer aldığı Main Street ile parkın merkez noktası olan Central Plaza ‘ya ulaşıyoruz ki bu noktalar akşamüstü Disney karakterlerinin geçit töreni ve şov yaptıkları alanlar.

EeurodisneyCentral Plaza itibarı ile parkı dört ana gruba ayırmışlar. Doğada macera temalı Frontierland , korsanların ağırlıklı olduğu Adventurland , peri masalları gibi daha küçük yaş grubuna hitab eden Fantasyland ve gerçek bir keşif macerası arayanlara Discoveryland.

Her bölümde ayrıca, bölümün temasına uygun yemek yeme yerleri ile hediyelik eşya satış mağazaları ve ihtiyaç alanları da mevcut. Parkın etrafında dolaşan bir tren, her bölgenin istasyonunda durarak, hem parkı gezmenize hem de istediğiniz bölgeye yürümeden ulaşmanıza olanak sağlıyor ama o kadar kuyruk oluyor ki yürümek daha pratik.

Adventurland

Biz Adventurland’dan başlıyoruz . Karayip Korsanları, ilk geldiğimde de favorimdi, her zamanda öyle kalacak herhalde. Çocuklar gördüklerinin cazibesi ve yaşadıkları çoskunun gazı ile bir heves İndiana Jones’un trenine saldırıyorlar, son anda Çaka’yı yakalıyorum. Çağan’da tam kuyruğun sonunda ne olduğunu anlayıp bütün bir kuyruğu panikle geri yürüyor. Binenlerde bir müddet imagesCAL9KGTNsonra beyazlaşmış bir surat ile geliyorlar. Hızlı giden trenleri özellikle takla da atıyorlarsa %75 aile ortalaması ile sevmiyoruz.

Frontierland

Robinson’un ağaç evini ve göldeki korsan gemisini gezip, Frontierland’daki New Orleans nehir gezisinde sakin bir tur atarak balık tutan Mark Twain’e bir selam veriyoruz. Phantom Manor korku evinden Çaka bile korkmuyor. Charles Dickens’ın Büyük Umutlar romanındaki düğün masası ağırlıklı teması olan bu klasik korku öğelerinin kullanıldığı eski bir konak ve mahzeni şeklinde düzenlenmiş oyunun, gerçekten güzel kurgulandığı ve detaylandırıldığı konusunda hepimiz hemfikiriz.

Kuyruklar uzun olduğu için az oyun gezmemize rağmen acıkmış durumdayız. Ancak yemek yerlerinde de aynı şekilde kuyruklar uzun, vakit az, oyun çok. Ayak üstü büfelerden şekerleme tarzı bir şeyler atıştırıyoruz.

Fantasyland

Çaka kendini kaybediyor. Özellikle Peter Pan’ın, gece Londra’nın üzerinde uçuşunu yaşatan oyununda ( ki bende bayılıyorum ) ve İt’s a Small World ‘de tüm dünyadan şarkılar söyleyip dans eden bebekleri görünce zevkten neredeyse dili tutuluyor, ne diyeceğini nereye bakacağını şaşırıyor.

Discoveryland

Parkı Discoveryland ile tamamlıyoruz. Burada Çağan ve Çaka’ya hitab eden carting ve Kaptan Nemo oluyor. eurodisneyHer ne kadar Amerikan menşeli bir park olduğu için Amerikan karakterleri yada kahramanları kullanılmış olsa da Fransızlar milliyetçiliklerini burada da göstermişler ve Discoveryland’a büyük Fransız yazar Jules Verne’in ünlü romanı Kaptan Nemo ve denizaltısı Nautılıus’u oyun olarak eklemişler. Tabi bilim kurgunun babası sayılan Jules Verne ve karakterleri tüm dünyada çok tanındığı ve sevildiği için evrensel olarak da kabul edilebilir. Space Mountain gibi oyunlar ise oldukça büyük yaş grubuna yönelik, binenlerin bağırtılarıda o kadar güçlü ki zaten, küçük çocuklardan o derece yüksek çığlıkların gelmesine olanak yok.

Çıkmadan Main Street’te yapılan Disney karakterlerinin geçit törenini izliyoruz. Disneypark, çocukların hayatlarında yaşayabilecekleri özel bir deneyim oluyor. Bu büyüklükte böyle bir kompleks eğlence parkını sadece eğlence anlayışı ile görmemek gerek. Sonuç olarak çok büyük bir proje, büyük bir işletme ve büyük bir organizasyon. Oyunlar için, konuyu canlandırmaya yönelik detaylar o kadar çeşitli, gerçekçi ve özenli düşünülmüş ki sadece etrafı seyredip incelemek bile başlı başına bir eğlenme ve bilgilenme sebebi olabilir.

Çocukların eğlenmiş olduklarından eminim, bu denli büyük bir organizasyonun da zihinlerinde yer edeceğinden de emin olarak ayrılıyorum Disneyland’dan.

Otele dönüp biraz dinlendikten sonra misafirlerimiz Lido’ya gitmek için hazırlık yapıyor. Paris’e gelip bir kabareye gitmemek olmaz. Biz daha önce gördüğümüz ve çocuklarla öyle bir yere gitme şansımız olmadığı için denemiyoruz. Paris’teki çeşitli kabareler içinde en görkemlilerinden biri Lido, kuşkusuz en tanınmışı da Moulin Rouge. Lido, görselliği yüksek olan başarılı bir şov. İsterseniz masa bileti alıp yemek de Disneyland Paris Becomes One Of Europe's Most Popular Attractionsyiyebiliyor ya da başlama saatinden biraz erken gelip barda oturmak istediğinizi söylüyorsunuz. Daha uygun bir fiyat olan bar tercihin de de şampanya ikramı yapılıyor.

Misafirlerimizi Lido’ya bırakıp, bizde iş için iki yıl Paris’e yerleşmiş olan arkadaşlarımıza ev ziyaretine gidiyoruz. Yurtdışında ilk kez misafirliğe gideceğimiz için heyecanlıyız .Her zaman turist gözü ile baktığımız başka yaşamları ilk kez gerçek hali ile izleme imkanımız olacak.

Bir senedir görmediğimiz arkadaşlarla karşılaşmak hepimizi mutlu ediyor. Çocuklarda arkadaşları ile karşılaşmaktan mutlu oluyorlar. Ev yapımı mercimek çorbası ise hepimize herşeyden daha iyi geliyor.

Paris'te yaşam

Paris’te yaşamanın çok zor olmadığını ancak yeme içmenin çok pahalı olduğunu, özellikle sebze ve dana etinin yanına yaklaşılmadığını öğreniyoruz. Okul hayatının ise bize göre oldukça rahat olduğu anlaşılıyor. Her bir buçuk ayda on beş gün tatil yapan çocuklar ( ilkokul )haftada da sadece 4 gün okula gidiyorlar. Bizim çocuklarını çok seven Türk annelerinin ise neredeyse anaokulda ders aldırıp kursa göndermeye yelteneceklerini düşünüyorum, utanmasalar.

Paris’te de turist ve göçmen çokluğundan dolayı gerçek Parislinin kalmadığını söylüyorlar. Kalanlarda rahat okul sisteminden dolayı sürekli çoluk çocuk tatile gidiyorlarmış. Nerde bu Parisliler diye boşuna arıyormuşum yani.

Balkondan sitenin iç avlusuna baktığımızda ( evet baktık hemde ilk iş olarak ) çok kişinin perdelerinin açık bir vaziyette ev içinde gayet doğal davrandığını görüyoruz. Arkadaşım, burada genelde perde kullanılmadığını çünkü kimsenin kimseyi izlemeye ihtiyaç duymadığını söylüyor. Ama biz başka kültürlere sahip insanların gerçek hayatta nasıl yaşadıklarını öğrenmeye ihtiyaç duyduğumuzdan, hazır bulmuşken, üstelik de hiç utanmadan, en ufak detayına kadar perdesi açık bütün evleri teker teker görebildiğimiz kadarı ile inceliyoruz. Buna biraz Türk merakı da diyebiliriz ve sanırım bu yüzden Türkler evde perdeye önem veriyor ve çoğunluk eve girince ilk iş perdeyi çekiyor.

Farklı eğlenceler, farklı hayatlar ile geçen yorucu bir günü keyifli bir sohbetle tamamlıyoruz….

Çocukla Geziyorum'a ait daha fazla içerik için sizi şöyle alalım.

En Çok Aranan Haberler