EDİRNE (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bizim tam sınırlarda bulunma ve Meriç Nehri'nin yarısına kadar uluslararası kurallara göre kullanma hakkımız var. Biz kendi hakkımızı kullanacağız." dedi.
Soylu, Edirne Valiliği önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'nin sığınmacılar konusunda insanlığını devam ettiren anlayışı ortaya koyduğunu söyledi.
Ülkeye gelenlerin silah, saçma ve tüfekle karşılanmadığını belirten Soylu, "Gelen insanları bir şekilde soyup, onlara işkence edip, parasını, pulunu alıp itmiyoruz, atmıyoruz. Bu alçaklıktır, bu kadar net ve açık şekilde söylüyorum. Şu an Türkiye'de 4 milyon sığınmacı var ve hepsine en yüksek seviyede bizler hizmet etmeye çalışıyoruz." diye konuştu.
Türkiye'den ayrılmak isteyen sığınmacıların olduğunu anlatan Soylu, şöyle devam etti:
"Geçen yıl 127 bin insan, bu yıl da 10 binin üzerinde insan Edirne'de zaten kaçak göç yaparken, karşıya geçerken yakalandı. Bunu kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Burada doğal bir akım var zaten. Bu akım aynı şekilde devam etmektedir. Ama Yunanistan'ın ortaya koyduğu devlet anlayışına uymayan, insanlık anlayışına uymayan, 1951 Cenevre Sözleşmesi'ne uymayan, Avrupa Birliğinin göç ve mülteci konusundaki kurallarının hiçbirisine uymayan, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne uymayan bu tutumunu Avrupa görmezden gelmektedir. Türkiye'ye kabahat bulmaya çalışan Avrupa'nın işkence önleme örgütü sırtını dönmektedir ve gözlerini kapatmaktadır. Bunu kabul edebilmek elbette ki bu şekilde içimize sindirebilmek esas itibarıyla mümkün değildir."
Bakan Soylu, 3,5 milyon insanın şu anda İdlib'de ve Türkiye sınırlarında zor durumda olduğunu dile getiren, "Oradaki rejimin yaptığı insanlık dışı davranışlar şu demektir; oradaki kapılar da açılır ve en nihayetinde herkes Avrupa yolcusu olur. Bu bir tehdit değildir, şantaj değildir." ifadelerini kullandı.
Dünyadaki en yakıcı meseleye Avrupa'nın duyarsız kaldığının altını çizen Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tüm Avrupa halklarına söylüyorum, tüm Avrupa milletlerine sesleniyorum, sizi yönetenler sizleri aldatmaktadırlar. Bu kadar açık ve net. Size doğruyu söylemiyorlar, size yanlış söylüyorlar. Sizi doğru bir şekilde yöneltmiyorlar. Dünyanın karşı karşıya kaldığı tehdidi ve tehlikeyi görmezden gelip bunu Türkiye'nin sırtına yüklemeye çalışıyorlar. Onun için burada 164, kamu hastanelerinde yatan şu anda bu insanlık dışı hareketlerden etkilenen, travma geçiren, fiziki yaralanma içerisinde bulunan insan söz konusu."
Sağlık Bakanlığının ve çalışanlarının sığınmacılar konusunda görevlerini yerine getirdiğine işaret eden Soylu, tüm sivil toplum örgütleri ve Türk milletine teşekkür etti.
- "Geçen çok rahat bir şeklide geçiyor"
Sınır hattında incelemelerde bulunduğunu anlatan Soylu, şunları kaydetti:
"Geçen çok rahat bir şeklide geçiyor. Pazarkule'de bir engel var. Orası sınır kapısı, onlar almak zorundalar, bu ilticayı kabul etmek zorundalar ama kendi sınır kapılarına oraya kendi güçlerini yığarak almak istemiyorlar. Ama 200 kilometrelik bir hat var o 200 kilometrelik hattan ben sabah geçenleri de çok rahat bir şekilde helikopterden gördüm ve tespit ettim. İnsanlar birbirlerine de yardımcı oluyorlar. Bu konuda şunu ifade etmek istiyorum. İlla Pazarkule'den girilecek diye bir şey söz konusu değildir. Bizim engellediğimiz bir taraf var o da Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıdır. Ege adalarına geliş konusunda oradaki insani trajedilere tekrar sebebiyet vermesin diye elimizden geleni sahil güvenliğimizle ve kolluk kuvvetlerimizle yapmaya çalışıyoruz. Bu konudaki tüm tedbirlerimizi de aldık. Fakat orada da yüzde yüzünü engelliyoruz dersek yanlış söylemiş oluruz. Çünkü biz bu tedbirleri 28 Şubat'ta, yani bu engelleme kararını kaldırdıktan önce de gerçekleştiriyorduk. Geçen yıl 60 bin insan geçti. Bütün tedbirlerimize rağmen geçti. Buna rağmen biz insanlığımızı ortaya koyuyoruz. 18 Mart Mutabakatı'nın gereğini Avrupa bugüne kadar yerine getirmemiştir. 18 Mart Mutabakatı kara sınırlarını kapsamamaktadır ancak Yunan adalarını kapsamaktadır. Oradaki adaları kapsamaktadır. Bu konuda ana karayı kapsamadığı için buradan geçebilme imkanına sahiptir."
- Gazetecilerin soruları
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Soylu, bir gazetecinin, "Bin özel hareket polisi orada olacak demiştiniz, Yunan askeri sert müdahale ettiği zaman nasıl bir çerçeve çıkacak?" sorusuna, "Bizim tam sınırlarda bulunma ve Meriç Nehri'nin yarısına kadar uluslararası kurallara göre kullanma hakkımız var. Biz kendi hakkımızı kullanacağız. Kendisi nasıl suya inerek oradaki vatandaşı çırılçıplak suya bırakıp itiyorsa biz de o vatandaşın uluslararası kurallar açısından itilmesini engellemek ve o vatandaşın hakkını korumak zorundayız. Avrupa korumasın." yanıtını verdi.
Soylu, "Yunan askerlerinin yaraladığı çok sayıda çocuk ve kadını gördük, bununla ilgili neler söyleyebilirsiniz?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Özellikle çocuklara çok ciddi derecede darp yapıyorlar. Aileleri acıtmak ve geri döndürebilmek için yani kendini medeniyet değerleri olarak nitelendiren Avrupa'ya da tam da bu yakışıyor. Bunu burada söylüyor değilim geçen akşam Avrupa Konseyi Başkanı geldi 1,5 saat kaldı, aynısını kendilerine de ifade ettim insanların karşı karşıya kaldığı tavır ve davranışları. İyi ki dünya Avrupa'nın eline düşmüyor."
Edirne'den Yunanistan'a 139 bin 70 sığınmacının geçiş sağladığını, tampon bölgede de 4 bin 500 civarında sığınmacının olduğunu dile getiren Soylu, "Pazarkule'den onları almak mecburiyetinde değiller böyle bir şey söz konusu değil, 200 kilometrelik hat var ve oradan geçiyor herkes." dedi.
Yabancı bir gazetecinin sığınmacılarla ilgili sorusu üzerine Soylu, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye hem insanlığa hem de dünyaya görevini yerine getiriyor. Sınırlarını kapatan ve insanlara silah sıkanlar, krizi oluşturanlar. Sınırımızın hemen yanı başında güneyde yaklaşık 2,5 milyon insan var. 1,5 milyonu sınırın sıfır noktasında ve alt noktalarında 1 milyon olmak üzere toplam 2,5 milyon insan var şu anda ölümden kaçan.
Yunanistan'ın uluslararası kurallara göre bu insanları geri çevirme hakkı yok. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne göre yok. Tüm taraf ülkelerin imza attığı Cenevre Sözleşmesi'ne göre yok, Avrupa Birliğinin göç ve mülteci hukukuna göre yok. Bunu Yunanistan yapamaz. Özellikle insan hakları örgütleri bu işe el koymalıdır. Avrupa Birliğinin göç bürosu sessiz kalmaktadır. Güzel arabalarla kamp gezmeye benzemez bu iş."
(Bitti)
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz