12 Eylül sürecinde, PKK terör örgütünün yurt içinde kalan bazı terörist ve sempatizanlarının tutuklandığının belirtildiği raporda, Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan olayların, örgütün taban kazanmasına ve güçlenmesine neden olduğuna dikkat çekiliyor.
Teröristbaşı Abdullah Öcalan tarafından 12 Eylül öncesinde yurt dışına kaçırılan 200 kadar silahlı terörist, terör örgütünü yeniden yapılandırma sürecinde; 12 Eylül 1980 müdahalesi sonrası siyasi mülteci statüsünde Avrupa'ya kaçan terör örgütü mensupları ve sempatizanlar, örgütün Avrupa'daki faaliyetlerinin başlatılması ve geliştirilmesi sürecinde kullanıldığı ifade ediliyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin Ankara Büyükelçiliği'ne yönelik bombalı intihar saldırısını, DHKP-C üyesi Ecevit Şanlı'nın gerçekleştirmesi, dikkatleri terör örgütlerine çevirdi. Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'na gönderilen belgeler arasında, 1 Mayıs 1977-6 Kasım 1983 tarihleri arasında faaliyet gösteren terör örgütlerinin güç durumları, eylem kapasiteleri ve faaliyetleri ile askeri darbe sürecinden etkilenme durumları da yer alıyor. 1980 öncesinde 38 aşırı sol terör örgütünün faaliyet gösterdiği tespit edildi. 1980 askeri darbesi öncesi Dev-Sol olarak terör faaliyetlerini yürüten örgüt, 1994 yılında ismini DHKP'C olarak değiştirdi. Devrimci Sol (Dev-Sol) 1978 yılında Dursun Karataş ve arkadaşları tarafından kuruldu. İstanbul'da aktif olan örgüt, 12 Eylül 1980 tarihine kadar gasp, soygun, devlet büyükleri ve güvenlik güçlerine karşı silahlı saldırı şeklinde eylemler yaptı. Örgütün eylemleri sonucu 35 emniyet mensubu, 23 asker ve 240 vatandaş hayatını kaybetti.
Örgütün sansasyonel eylemleri arasında, 27 Mayıs 1980 tarihinde MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gümrük ve Tekel eski Bakanı Gün Sazak ve eşinin şehit edilmesi ile 19 Temmuz 1980 tarihinde Nihat Erim ve koruma polisinin şehit edilmesi bulunuyor.
12 Eylül döneminde Dursun Karataş başta olmak üzere, terör örgütünün ileri gelenlerinin büyük çoğunluğu yakalandı. Yakalanamayanlar ise yurt dışına kaçtı. Ancak 6 Şubat 1981 tarihinde İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahmut Dikler ve koruma polisi Turgut Ergülen'in öldürülmesi eylemini gerçekleştirdi.
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK İLE İŞBİRLİĞİ
1978 yılında kurulan Devrimci-Yol (Dev-Yol) ise 1982 yılında terör örgütü PKK ile ortak eylem kararı aldı ve bu kararı 1989 yılına kadar uyguladı. Ülke genelinde örgütlenen Devrimci Yol Ankara, İzmir, Adana, Artvin, Kars, Uşak, Tarsus, İskenderun, Ceyhan, Kırklareli, Fatsa, Manisa, Muğla, Denizli, Havza, Merzifon, Suluova ve Hacıbektaş'ta etkin konuma geldi.
Devrimci Yol mensubu Fikri Sönmez'in, 1979'da Fatsa belediye başkanının ölümü üzerine yapılan seçimleri kazandığı ve örgütsel amaçları doğrultusunda yönetim modeli kurmaya çalıştığı belirtiliyor. Örgüt, adam öldürmeden uçak kaçırmaya kadar onlarca eylem gerçekleştirdi.
Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist'in (TKP/ML-TİKKO) birçok üst düzey mensubu 12 Eylül darbesiyle birlikte yurt dışına kaçtı.
70 TERÖRİST YURT DIŞINDA EĞİTİMDEN GEÇİRİLDİ
Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'na gönderilen belgede, terör örgütü PKK'ya da yer veriliyor. 1973 yılında 8-10 kişiden oluşan bir grupla ilk yapılanma faaliyetlerine 1975 yılından itibaren de 'nitelikli çekirdek' ve 'öncü kadro' oluşturma faaliyetlerine başladığı ifade ediliyor. 1975 yılı sonlarından itibaren kendisini 'Kürdistan Devrimcileri-KD' olarak adlandırmaya başlayan terör örgütü, Ekim 1975 ve Ocak 1976 aylarında gerçekleştirilen Dikmen Toplantıları sonrasında Tunceli, Elazığ, Kars, Bingöl, Gaziantep, Şanlıurfa ve Diyarbakır'da propaganda ve eleman kazamnak maksadıyla çalışmalar yaptı.
27-28 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır Lice Fis (Ziyaret) köyünde kuruluş kongresi gerçekleştiren terör örgütü PKK, 1979 yılında bölge komitelerini oluşturdu. 1979 yılı Mayıs ayında merkez komite üyesi Şahin Dönmez'in Elazığ'da yakalanmasıyla örgütün faaliyetleri ortaya çıktı. Bu olayın ardından, 1979 yılı Temmuz ayında teröristbaşı Abdullah Öcalan Suriye'ye kaçtı.
Aynı süreçte, 60-70 kadar terörist de yurt dışına gönderildi. Bu teröristler, Filistin kökenli örgütlerin kamplarında eğitilmeye başlandı ve 1980 yılı Nisan ayında Türkiye'ye gönderildi. Yurt içine gönderilen gruplar Tunceli, Adıyaman ve Sason kırsal bölgeleri merkez seçilerek üstlendirilmeye çalışıldı. Bu grupların bulundukları yerden çevre illere yayılması amaçlandı.
Örgütün, 1980-1983 yılları arasındaki terörist mevcudu hakkında yeterli bilgi bulunmadığı belirtiliyor. Terör örgütünün, ilk eylemini gerçekleştirdiği 1984 yılında silahlı yurt içi mevcudunun 70 civarında olduğu değerlendiriliyor.
PKK, RAKİP GÖRDÜKLERİNE YÖNELİK SİLAHLI EYLEMLER YAPTI
Raporda, PKK terör örgütünün kuruluş döneminde kendisine rakip olarak gördüğü sol görüşlü ve Kürtçü siyasi oluşum/terör örgütleri, sağ görüşlü şahıslar ve feodal yapının temsilcileri olarak addettiği aşiretlere yönelik silanlı eylemlere yöneldiği ifade ediliyor. Silahlı eylemlerin yanı sıra toplumsal eylemleri de sahiplenen terör örgütünün, kitlesel destek sağlamayı amaçladığı vurgulanıyor.
Teröristbaşı Öcalan tarafından, grubun ilk ciddi eyleminin 1976 yılı Mayıs ayında gerçekleştirdiği Halkın Kurtuluş örgütü mensup Suruç'lu Fevzi Aslansoy'un cenazesine sahip çıkılarak, büyük bir kalabalık ile toprağa verildiği, bunun kendileri için ciddi bir politik gösteri olduğu belirtildi.
Terör örgütü, bölgedeki aşiretler ile de silahlı mücadeleye girdi. Terör örgütü adına Şanlıurfa Hilvan'da faaliyet gösteren Halil Çavgun isimli şahsın, sağ görüşlü Süleymanlar aşiretine mensup kişilerce öldürüldüğü iddia edilerek, bölgeye silahlı unsurlar gönderildi. Hilvan ilçe merkezinde sol görüşlü olarak bilinen Paydaşlar aşiretinden destek alınarak, Süleymanlar aşireti ile gelenlerinden Hilvan Belediye Başkanı Kemal Bayık istifa ettirildi. Aşiret mensuplarından bazıları öldürüldü, ilçe ve civar köylerdeki aşiret mensupları sindirildi.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SANSASYONEL EYLEMLERİ
Ayrıca, 1979 yılında yenilenen belediye başkanlığı seçimini örgüt sempatizanı Nadir Temel kazandı. 1 Mayıs 1977-6 Kasım 1983 tarihleri arasında PKK terör örgütünün tam olarak deşifre edilememiş olması ve örgütün faaliyet yürüttüğü bölgelerde aşırı sol terör örgütlerinin de faaliyet yürütmesi nedeniyle PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilen, ancak faili tespit edilemeyen başka eylemlerin de olduğu değerlendiriliyor. Terör örgütünün sansasyonel eylemleri ise şöyle sıralanıyor:
"22 Şubat 1979 tarihinde Kahramanmaraş merkez ilçe Ferus köyü bölgesinde 1 vatandaşın öldürülmesi, 5 vatandaşın yaralanması, 13 Temmuz 1980 tarihinde Siirt Şirvan ilçesi Küfre mahallesinde Adalet Partisi (AP) ilçe başkanının öldürülmesi, 30 Temmuz 1979 tarihinde Şanlıurfa Hilvan ilçesi Kırbaşı köyünde AP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Celal Bucak'ın kayınpederinin evine silahlı saldırı düzenlenmesi, evde bulunanlardan 2 vatandaşın öldürülmesi 3 vatandaşın yaralanması, 1980 yılı Mart ayında, Şanlıurfa Ceylanpınar ilçesi Kepez mevkiinde 1 vatandaşın öldürülmesi, 21 Aralık 1980 tarihinde Şanlıurfa Ceylanpınar ilçesi Ağırtaş köyü bölgesinde 1 vatandaşın öldürülmesi, 29 Şubat 1980 tarihinde Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi İğdeli köyü Abdullah Obası mevkiinde 1 vatandaşın yaralanması."
PKK'NIN 12 EYLÜL DARBESİNDEN ETKİLENME DURUMU
İçişleri Bakanlığı'nın, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı'nın bilgi ve belgeleri ışığında hazırladığı raporda, örgütün askeri darbe sürecinden etkilenme durumuna da yer veriliyor. 12 Eylül 1980 müdahalesinin gerçekleşmesi, terör örgütü mensuplarının bir kısmının yurt dışına kaçmasına ve terör örgütünün Türkiye'deki silahlı faaliyetlerinin sekteye uğramasına neden oldu.
Teröristbaşı Abdullah Öcalan tarafından, 12 Eylül öncesinde yurt dışına kaçırılan 200 kadar silahlı terörist, terör örgütünü yeniden yapılandırma sürecinde 12 Eylül 1980 müdahalesi sonrası siyasi mülteci statüsünde Avrupa'ya kaçan örgüt mensupları ve sempatizanlar, terör örgütünün Avrupa'daki faaliyetlerinin başlatılması ve geliştirilmesi sürecinde kullanıldı.
12 Eylül sürecinde PKK terör örgütünün yurt içinde kalan bazı terörist ve sempatizanları tutuklandı. Terör örgütü çevreleri tarafından bu süreçte Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan olayların, terör örgütünün taban kazanmasına ve güçlenmesine neden olduğu şeklinde değerlendirmeler de yapılmış. 1980-1983 yılları arasında sıkıyönetim ve tutuklamaların etkisiyle yurt içi faaliyetleri minimum seviyede seyretmiş, yurt dışındaki kamplarda ise eğitimler devam etmiş, terör örgütü Lübnan'daki ortamdan da istifade ederek, Bekaa Vadisi'nde ileride Mahsum Korkmaz Akademisi olarak adlandırılacağı Helvi Kampı'nı kurmuştur.