HABER

İdam asla telafisi olmayan büyük bir pişmanlıktır

Üstelik ne kadar caydırıcı olduğu ise tartışmalı.

İdam asla telafisi olmayan büyük bir pişmanlıktır

Rick T Cartman / Mynet Haber

Öncelikle sayısal gerçekleri açıklığa kavuşturalım:

İdam cezasının ne olduğunu zaten aklı eren herkes biliyordu, son zamanlarda Türk halkının tepkisi ve siyasetçilerimizin açıklamaları sebebiyle artık kundaktaki bebek bile bu kelimeyi öğrenmiş oldu. Ne olduğunu açıklamamıza gerek yok… Tarihte boğma, canlı gömme, çarmıh, derisini yüzme, iç organlarını çıkarma, kaynatma, kazığa oturtma ve benzeri korku filmi taktikleri ile uygulanan bu ceza; bugün asma, elektrik verme, zehirli iğne ve gaz odası gibi daha bir Yeşil Yol, daha bir Hayat Güzeldir yöntemleriyle faal.

Peki nerelerde faal? Spekülasyonlara son vermek adına;

Bugün Beyaz Rusya haricinde hiçbir Avrupa kıtası ülkesinde idam cezası verilmiyor. Rusya’da ve Avustralya’da yasak. Kazakistan, Çin, Japonya ve Hindistan haricinde Asya kıtasında idam yok. Dünyada idam cezasını tamamen yasaklamış ülkelerin sayısı 98.

Afrika ülkelerinin büyük çoğunluğunda idam cezası mevcut, ancak bu çoğunluğun içindeki büyük bir çoğunluk da son 20 yıl içinde bu cezaya başvurmamış. Latin Amerika kıtasında idam ya bütün suçlar için kaldırılmış, ya da özel durumlar haricinde uygulanmıyor.

Kanada ve Meksika’da tamamen yasak. "Amerika Birleşik Devletleri’nde ise halâ faal olarak uygulanıyor" cümlesine de açıklık getirelim; 50 ABD eyaletinin 20’sinde idam cezası yok, yani neredeyse yarı yarıya.

Avrupa Birliği Temel Hakları Bildirgesi’ne göre ölüm cezası kullanımı yasak.

Bunun yanı sıra Türkiye ve Rusya’nın da dahil olduğu Avrupa Konseyi de ölüm cezasını tamamen yasaklamış durumda. Türkiye’de 1984’ten bu yana aktif olarak uygulanmayan bu ceza, 2004’ten beri de kanun dışı.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 2007’de, 2008’de ve 2010’da ölüm cezasını uygulamama çağrısı yapan kararlar alındı. Ayrıca Uluslararası Af Örgütü listelerinde tüm dünyadaki ülkelerin yalnızca %30’unu idam cezası destekçisi olarak belirtiliyor.

Geri dönüşü olmayan tek ceza...

Vatana ihanet ve casusluk gibi konularda sıkı idam cezası karşıtlarının bile bazen kafası karışsa da, bu cezanın caydırıcılığı konusunda halâ spekülasyonlar mevcut. Üstelik verilecek tek bir yanlış kararda bile geri dönüşü yok. ABD medyası da yıllardır ABD yargısının verdiği bu yanlış kararları afişe etmekle meşgul...

İşte ABD yargısının geri döndüremediği o kararlardan bazıları:

Cameron Todd Willingham

ABD’nin Teksas eyaletinde yaşanan bu olay ilk örneğimiz.

Cameron Willingham, içinde kendi evlatları olan üç küçük kız çocuğunun olduğu evi yakmaktan 1992 yılında göz altına alındı. Çocukları evle beraber yanmışlar, hayatını kaybetmişlerdi. Polis, Cameron Willingham’ın çocuklarını taciz ettiğini, kanıtları ortadan kaldırmak için de kendi çocuklarını ve evini yaktığını öne sürdü. Mahkeme heyeti, Cameron Willingham’ın eşi Stacy’nin ‘’O çocuklarına kesinlikle zarar vermezdi’’ ifadesine rağmen polis raporunu ikna edici buldu.

Cameron Willingham idama mahkum edildi, cezası 17 Şubat 2004 yılında uygulandı. Olayın peşini bırakmayan basın, hükümlünün dava dosyalarının üzerine gitti. Önce The New Yorker’da yayınlanan makale, ardından olay üzerine çekilen belgesel Teksas Adli Bilimler Komisyonu’nu davayı yeniden araştırmaya itti.

İdam edilen Cameron Todd Willingham’ın suçsuz olduğu, yangının kendiliğinden çıktığı anlaşıldı.

Ruben Cantu

George Bush’un eyaleti Teksas’dan bir örneğimiz daha var:

O sırada henüz 17 yaşında olan Ruben Cantu’nun ismi, sonu ölümle biten bir hırsızlık davasına karıştı. İddialara göre 8 Ekim 1984 yılında Ruben Cantu ve arkadaşı bir inşaata girmişler, inşaat işçilerini soymaya çalışmışlardı. İşçiler direnince Ruben Cantu silahnı ateşlemiş ve iki işçiyi de öldürmüştü.

Olayda iki kişi hayatını kaybetti, ancak cinayetten kurtulan bir üçüncü şahıs daha vardı. Tek görgü tanığı olan şahıs, Ruben Cantu’yu teşhis etti. Olay esnasında Cantu’nun yanında olduğu sonradan ortaya çıkan sanık da bu teşhisi doğruladı. Ruben Cantu, 1993 yılında idam edildi.

İnfazın üzerinden 12 yıl geçti; görgü tanığı ifadesinde yalan söylediğini itiraf etti. Bunun üzerine diğer sanık da ifadesini değiştirdi: "Cantu o gece orada bile değildi."

17 yaş demişken, bir örnek de ülkemizden verelim:

Elbette Erdal Eren...

2 Şubat 1980 günü düzenlenen protesto yürüyüşünde 24 kişi göz altına alındı. Bunlardan biri, o dönem 17 yaşında olan ve er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü iddia edilen Erdal Eren’di. Ailesi, Erdal Eren’in kemik testine dahil edilmesini, çünkü onu nüfusa büyük yazdırdıklarını belirtse de mahkeme bu talebi reddetti.

Jandarma erine çok çok uzakta olduğunu ifade eden Erdal Eren, otopside yakın atışla öldürüldüğü kanıtlanan Zekeriya Önge’nin katili olarak idam cezasına çarptırıldı. 19 Mart 1980 tarihinde Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde infaz edildi.

_Kaynaklar: deathpenaltyinfo.org, wikipedia.org [1], [2], stories.avvo.com_

En Çok Aranan Haberler