Başkanlık sistemini öngören anayasa değişikliği önerisini hazırlayan AKP’de, idam cezasının geri getirilip getirilmemesi konusunda tartışma yaşanıyor. Partide, ‘idam cezası getirilse bile geriye işlemez’, ‘idam cezası devam eden suçlarda geriye yürütülebilir’, ‘temel hak ve özgürlükler alanına giren bir konunun referanduma götürülmesi sıkıntı yaratır” biçiminde 3 görüş dile getiriliyor. AKP’de, idam cezasıyla ilgili anayasa değişikliğininin 367 üzerinde bir oyla kabul edilmesi gerektiği ifade edilirken, referandum riski doğuracak bir düzenleme konusunda acele edilmemesi yönünde eğilim olduğu dile getiriliyor. Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında yapılan görüşmenin ardından Bahçeli’nin “Şahsımla paylaştığı anayasayla ilgili düşüncelerini müspet ve makul buluyoruz” açıklaması, AKP’de MHP’nin anayasa değişikliği konusundaki umutlarını artırdı. Ancak, pakete idam cezasının konulup konulmayacağı konusunda farklı düşünceler bulunuyor. MHP’nin idam konusunun başkanlıkla ilgili anayasa paketinden ayrı getirilmesi önerisinin ardından AKP’de konuyla ilgili durum değerlendirmesi yapılıyor. Parti kulislerinde bu konuda şu görüşler dile getiriliyor:
Terör suçları, adam öldürme ve tecavüz suçlarına gelmeli: İdam cezası daha önce kaldırılmış olabilir, ama gelinen noktada yeniden getirilmesi düşünülebilir. Terör suçları ile kasten adam öldürme ve ölümle sonuçlanan tecavüz sonuçlarına idam cezası getirilebilir.
Geriye işler mi tartışması: Parti içinde bazı hukukçular, evrensel hukuk ilkeleri gereği idam cezası gelse bile geriye dönük olarak işletilemeyeceğini belirtiyor. Ancak bazı hukukçular da, devamlılık içeren suçlarda cezanın geriye işletilebileceğini savunuyor.
İdam cezasının referanduma sunulması: Temel hak ve özgürlüklerle ilgili konuların referanduma götürülmesi sıkıntı yaratır. İdam gibi temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren konularda anayasa değişikliği Meclis’te doğrudan referandum riski yoksa gündeme getirilmeli. 367 ve üzeri oyla bu anayasa değişikliği yapılırsa, Cumhurbaşkanı da zaten yetkisi olsa bile konuyu referanduma götürmez. O nedenle 367 desteği garanti olmadan bu tip düzenlemelere gidilmemeli. Erdoğan, bugüne kadar “Meclis’ten geçerse onaylarım” ifadesini kullandı, ancak hiç ‘referanduma sunulur’ vurgusu yapmadı.
Hükümet ve MHP arasında artan görüşmelerin ardından önümüzdeki hafta başında taslaklarının günışığına çıkması beklenirken, CHP’den idam cezası uyarısı geldi.
Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı, CHP’li Umut Oran “Mars’a gidilirken idamı tartışmak Türkiye’yi Orta Çağ’a gere götürüyor” dedi.
Türkiye gibi, iktidar mensuplarının hemen her konuda “aldatılmış” olduklarını iddia etmelerine rağmen siyasi sorumluluk üstlenmemelerinin idam tartışmalarının ne kadar tehlikeli olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Umut Oran, “İktidar bloğunun her dönemde kendinden olmayanı düşmanlaştırdığı, her kesimi hain olarak suçladığı ve tüm kavramları kendine göre yorumladığı bir dönemde idam cezasını tartışmak, herkesin ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğu anlamını taşıyacaktır” dedi.
MELEKLERİN CİNSİYETİNİ TARTIŞMAK
AKP ve MHP’nin anayasa taslaklarının belirginleşmesinin öncesinde bir kez daha idam cezasına dikkat çeken Umut Oran, bugün yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:
İstanbul’un fethi sırasında bilim, teknik ve savaş sanatı konularında yükselen Osmanlı İmparatorluğu şehrin kapılarından girmeye hazırlanırken Bizans İmparatorluğundaki bir kısım din adamının meleklerin cinsiyetini tartışmayı tercih ettikleri anlatıla gelmiştir.
GELİŞMİŞ ÜLKELER MARS’A GİDERKEN, ORTA ÇAĞ’A DÖNMEK
Ne yazık ki aradan geçen yüzlerce yılın sonunda batı ülkeleri Mars’a yapılacak turistik seyahatleri planlarken 14 yıldır iktidarda olan bir parti “idam tartışmalarını” hararetle gündemde tutmaktadır. Hiçbir anlamlı gerekçeye dayanmayan ve tamamen gerici bir yaklaşımın eseri olan idam tartışmaları, hükümetin Türkiye’nin sorunlarını çözmek gibi bir amacının olmadığını da açığa çıkarmaktadır. Zira idam tartışmaları on yıllar önce kapanmış bir konudur ve bugün hala tartışılıyor olması Türkiye’yi aşağılamaktan, ülkeyi Orta Çağ’a geri götürmekten başka bir şey değildir.
HEP “ALDATILANLAR” SORUMLULUK ALMIYOR Kİ
Tüm yurttaşlarımız bilmelidir ki idam cezası Orta Çağ kalıntısı bir intikam duygusunu yansıtmaktadır. İnsanlık ailesi, binlerce yıllık deneyimin sonucunda suç işleyenleri “yok etmeyi” değil, “topluma kazandırmayı” ve “rehabilite etmeyi” doğru bulmuştur. Tüm dünyada da gidişat aynı yöndedir ve idam cezası gelişmiş ülkelerde hızla terk edilmiştir. Bu noktada hükümet yandaşlarının başta ABD olmak üzere bazı ülkelerden örnekler vermesi anlamlı değildir zira kötü örnek, örnek olarak kabul edilemez. Hele hele Türkiye gibi, siyasi sorumluluk sahibi olanların hemen her konuda “aldatılmış” olduklarını iddia etmelerine rağmen siyasi sorumluluk üstlenmemeleri de idam tartışmalarının ne kadar tehlikeli olduğunu ortaya koymaktadır.
BU İKTİDARLA HERKES ÖLÜM TEHLİKESİ İÇİNDE
İktidar bloğunun her dönemde kendinden olmayanı düşmanlaştırdığı, her kesimi hain olarak suçladığı ve tüm kavramları kendine göre yorumladığı bir dönemde idam cezasını tartışmak, herkesin ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğu anlamını taşıyacaktır.
İDAM TARTIŞMASI DEĞİL GERÇEK SORUNLARA BAKALIM
Oysa Türkiye’mizin çözülmeyi bekleyen binlerce sorunu var. Dünya inanılmaz bir hızla gelişirken teknoloji yatırımları akıl almaz sonuçlar doğurmaktadır. Çin, Güney Kore, Tayvan gibi ülkeler adeta koşar adım büyümektedir. Türkiye’yse her anlamda oyunun dışındadır. Dünyanın ölçeği değişmektedir ve maalesef “As kurtul!” cümlesi hiçbir anlam ifade etmektedir.
Tüm halkımızı iktidar bloğunun dayattığı gereksiz idam tartışmalarından uzak durmaya ve Türkiye’mizin çözülmeye bekleyen gerçek sorunlarına odaklanmaya çağırıyorum.