İdris Naim Şahin kalmalıdır!

Son Recep Tayyip Erdoğan hükûmetinin en çok ilgi çeken bakanlarından biri olan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, aynı zamanda milliyetçi kesime de en yakın görünen bakan olarak dikkat çekiyor!

Kişisel yapısı çok fazla gaf yapmaya elverişli olamalı ki, sağda solda kırdığı lüzumsuz potlar yüzünden medya bülbüllerinin en çok dillerine doladığı bakan sıfatını da kazanmış vaziyettedir şimdilerde...

Öyle ki, başabakan Erdoğan’ın medyadaki “teklifsiz tetikçileri”nin bile eleştiri oklarına hedef oluyor son günlerde...

Fakat zuhur eden bir başka durum daha var...

Son zamanlarda sadece gafları nedeniyle değil de, daha çok PKK terörüne karşı sert mücadelesi ve o cenahı işaret ederek yaptığı doğru tespit ve açıklamaları nedeniyle de medyanın hedefi durumuna gelmiştir sayın bakan...

Başbakan Erdoğan’ın bile o eski tavizkâr hâlinden artık vazgeçtiği, içeride ve dışarıda yapılan görüşmelerde aranılan uzlaşı ve barış çabalarının beyhude gayret olduğu, bu PKK’ya Türkiye’yi karpuz gibi ortadan ikiye yarıp yarısını PKK’ya verse dahi gözlerinin gene doymayacağı, bu sefer de üstüne “İstanbul ve İzmir’i de isteriz” diyeceği gerçeğini gördüğü gayet aşikârken...

İçişleri bakanının bu gerçekler ışığında doğru çalışması, işini çok iyi yapması, PKK terörüne karşı tavizsiz, sağlam ve dik duruşu bazılarına çok fena batıyor!

Peki kimlere batıyor?

Elbette ki en başta PKK terör örgütü elebaşılarıyla birlikte onların içerideki politikacı kisvesi giydirdikleri sivil militanlarına batıyor...

Uludere’de havadan vurularak öldürülen vatandaşlara bütün Türkiye üzülürken, PKK dağda zurna eşliğinde göbek atıyordu...

Pekâlâ, bunu dahi görecek kadar ferâseti olmayan başka saftırıklar kimler?

Soldan ve sağdan, hatta en aşırı uçlardan LİBERAL görüntü vermek için yola çıkan, ancak liberal olmaktan çok, bütün çabalarına rağmen ancak LİBOŞ olabilen kimi fırdöndüler meselâ...

Bunların içinde, PKK’dan çok PKK’lı olma gayretindeki nice soyu bozuklar da var ki, akılları sıra koca bir milleti parmaklarında oynatacaklarını zannedecek kadar gaflet ve dalâlet içindedirler...

Bir diğer tarafta ise İslâmcı libası giymiş kimi Kürtler veya Kürtçüler vardır. Bunlar da öteden beri, ülkenin yumuşak karnı olan terör üstünden Türk devletine vurmayı mubah sayıyorlar...

Güya suret-i Hakk’tan görünmek adına, kimi İslâmî ritüelleri pervasızca kullanıyor, namus, şeref ve vatan savunmasındaki TSK’ya bühtan atmaktan asla imtina etmiyorlar... Tabiî olarak bunlar, inanç ve itikat bezirgânlığı ile kendi imanlarını sakatladıklarının farkında bile değiller...

Şöyle bir geriye dönüp bakınız lütfen!

Bu saydığım kesimler, bugüne kadar Uludere’de ölen vatandaşların en az yüz misli verdiğimiz şehitlerimiz için terör örgütü ve yandaşlarına ne kadar çok tepki göstermişler, nasıl tepkisel bir çabanın içinde olmuşlar?!

Cevabını ben vereyim: Kılları bile kıpırdamadı... Hatta içlerinden kimileri “oh olsun” diyerek gizliden gizliye göbek bile attılar...

Sonuç olarak: Sayın Başbakan, bu kimisi Kürt faşisti, kimisi omurgasız liboş, kimisi entel dantel, kimisi de mukaddesat bezirgânlarından oluşan ve sabah akşam baykuşî makamında öten bu güruhun, hep bir ağızdan hücûma geçmelerine aldırmamalı, görevini lâyıkiyle yapan Sayın İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e sahip çıkmalıdır...

Sahip çıkmaz da görevden alırsa; ağır bir vebâl altında kalır...

cahitkilic54@mynet.com