ANKARA (İHA) - Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından hazırlanan 'Türkiye Enerji İncelemesi Raporu', bir yandan Türkiye'nin enerji alanındaki gelişmelerini överken, bir yandan da uyarılanda bulunuyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından hazırlanan 'Türkiye Enerji İncelemesi Raporu' bugün Bakan Güler ve IEA İcra Direktörü Claude Mandil tarafından düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Bakanlıkta gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını yapan Güler, IEA'nın OECD'nin bünyesindeki bir kuruluş olduğunu ve OECD ülkelerini enerji konusunda incelediğini bildirdi. Türkiye'nin enerji konusunda önemli adımlar attığını ifade eden Güler, en önemli noktanın rekabetçi bir piyasa oluşturulması olduğunu söyledi. Türkiye'nin geleceğe sağlıklı bakabilmesi için çapraz sübvansiyonların olmayacağı bir piyasa, tam rekabet ortamı ve enerji arz güvenliğinin sağlanması gerektiğini belirten Güler, liberalizasyon için elektrik, petrol ve doğalgazla ilgili kanunların çıkarıldığını hatırlattı. TEDAŞ ve EÜAŞ'in özelleştirmelerinin en kısa zamanda gerçekleştirileceğini belirten Güler, rekabetçi ortamın hazırlanması için taviz vermeden çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
Türkiye'nin enerjide yüzde 75 dışa bağımlı olduğunu hatırlatan Güler, önlem alınmazsa, 2020'de bu rakamın yüzde 80'e çıkacağını, ancak yapacakları çalışmalarla bunu yüzde 68'e düşüreceklerini kaydetti. Enerjide önemli bir noktanın da Türkiye'nin konumu olduğunu belirten Güler, bu konuyu enerji politikalarında önemli bir unsur olarak ele aldıklarını söyledi. Türkiye'nin elektrik, petrol ve doğalgazda önemli bir koridor olma yolunda olduğunu ifade eden Güler, bunun için birçok projenin yürütüldüğünü söyledi. Güler, "Biz Türkiye'nin geleceği için, kalkınması için ve tüketici haklarının korunması için bu köklü ve radikal kararları ciddi olarak ele alıyoruz. Almaya da devam edeceğiz. Hedefimiz tam rekabetçi bir piyasa oluşmasıdır" diye konuştu.
ENERJİ DANIŞMANLIĞI
Daha sonra rapor hakkında bilgi veren IEA İcra Direktörü Mandil ise, Uluslararası Enerji Ajansı'nın rolünün, OECD üyesi olan ya da gönüllü olan ülkelere enerji konusunda danışmanlık hizmeti vermek olduğunu belirtti. Felsefelerini 'enerjide arz güvenliği', 'ekonomik gelişme sağlamak' ve 'çevre korunmasını sağlamak' olarak açıklayan Mandil, bu üç konunun eşit derecede önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'nin geçen yıllar itibariyle önemli derecede iyileşmeler gösterdiğini ifade eden Mandil, Türkiye'nin AB müktesabatına uyum çabalarının bu iyileşmelere sebep olduğunu da kaydetti. Türkiye'nin petrol ve doğalgaz alt yapılarını güncellendiğini, hükümetin de enerji senaryolarını güncellediğini dile getiren Mandil, hükümetin enerjide liberalizasyonu gerçekleştirmek için güncel modellemelerden yararlandığını ifade etti. Mandil, enerji piyasasının liberalizasyonu konusunda birçok yasa çıkarıldığını ve özelleştirmelerin başladığını söyledi.
Elektrik Piyasası Yasası'nın önemli bir kilometre taşı olduğunu kaydeden Mandil, ancak yasanın çok fazla rekabet oluşturmadığını belirtti. Çünkü, müşterilerin seçim eksikliği ve pazar aktörlerini sayısının az olduğunu belirten Mandil, pazarın sadece yüzde 29'unun tedarikçi seçme konusunda özgür olduğunu ve liberalleştirilmiş pazarın payının planlanandan daha kısa sürede artırılabileceğini kaydetti. Doğalgaz Piyasası Yasası'nın IEA tarafından çok olumlu karşılandığını belirten Mandil, doğalgazda pazarın yüzde 80'inin tedarikçi seçmekte özgür olduğunu kaydetti. Yine de devletin sahibi olduğu BOTAŞ'ın pratikteki tekelinden dolayı rekabetin gelişmediğini ifade eden Mandil, raporda hükümetin üçüncü şahıslar için kontrat engellerinin kaldırılmasını istediklerini ettiğini söyledi.
EPDK'ya önemli yetkiler verildiğini belirten Mandil, EPDK'nın önemli ilerlemeler kaydettiğini bildirdi. Ancak, EPDK'nın özellikle petrol piyasasında gereğinden fazla kontrol yetkisi olduğunu ifade eden Mandil, bununla ilgili endişeler olduğunu ve EPDK'nın daha ılımlı bir yaklaşım içinde olması gerektiğini kaydetti.
Tüm bunlar yanında önemli gelişmeler olduğunu da belirten Mandil, özellikle elektrik ve doğalgaz konusunda tam bir 'uygulama' döneminin söz konusu olduğunu dile getirdi.
ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE ÇEVRE
Türkiye'nin enerji politikasının oldukça arz yönlü ve enerji verimliliğinin de düşük derecede öncelikli olduğunu kaydeden Mandil, Türkiye'nin bir enerji stratejisi geliştirmesini memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Türkiye'nin özellikle AB'nin ekonomik yakıt kullanımı ile ekonomik iyileşme hedefleri ve standartlarına daha fazla odaklanması gerektiğini belirten Mandil, Türkiye'nin çevre konusunda da önemli adımlar attığına dikkat çekti. Lokal hava kirliliklerinin önlendiğini ve karbondioksit emisyon hedeflerinin tanımlanmasının çok olumlu olduğunu belirten Mandil, Türk boğazlarındaki aşırı tanker trafiğinde güvenliği artırmak için yatırımlar yapıldıysa da, bu gayretlerin devamlılığının gerekli olduğunu belirtti.
Çapraz sübvansiyon konusunda da raporda yer alan unsurları açıklayan Mandil, IEA olarak çapraz sübvansiyonların kaldırılmasını öngördüklerini söyledi. Bunun çarpık fiyatlar ortaya çıkardığını belirten Mandil, Türkiye'de farklı müşteri sınıfları ve farklı coğrafi bölgelerde çapraz sübvansiyon kullanıldığını söyledi. Yüksek sübvansiyonların, Türkiye tarafından sosyal ve bölgesel nedenlerle gerekçelendirildiğini ifade eden Mandil, çapraz sübvansiyonların kaldırılmasının çok önemli olduğunu kaydetti. Bunun enerji kaynaklarının etkin kullanılması içinde gerekli olduğunu ifade eden Mandil, IEA'nın Türkiye'nin bunları maliyet üzerinden fiyatlandırmasını tavsiye ettienin AB müktesabatına uyum çağini söyledi.
Türkiye'nin IEA'nın acil durumlar için üye ülkelerden talep ettiği 90 günlük net petrol ithali kadar stok bulundurma zorunluluğunu gerçekleştirmede geçmişte güçlükler yaşadığını ifade eden Mandil, Türkiye'nin 1 Ocak 2004 tarihinden bu yana devamlı olarak bu yükümlülüğü yerine getirmesi gerçeğinin memnuniyetle karşıladığını sözlerine ekledi.