İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne yaptığı ihbarla, binlerce lüks otomobilin sahte evrakla yurda sokulduğunu ortaya çıkaran Nurettin Altınörs, 10 yıldır muhbir tazminatını almak için uğraşıyor. Muhbir olmasına karşın aynı dosyada ‘yanlışlıkla’ 10 ay tutuklu kalan, sonrasında muhbir olduğu yönündeki belgenin ortaya çıkmasıyla salıverilen Altınörs, alması gereken 2.3 milyon TL’lik tazminatın, sahte evrak düzenlenerek başka bir kişiye ödendiğini öne sürüyor. “Muhbir tazminatıma konmak için yapmadıkları kalmadı” diyen Altınörs, mahkeme kararlarına rağmen, Gümrük Müsteşarlığı’nın sorumlular hakkında soruşturma izni vermediğini iddia etti. 45 yaşındaki Altınörs, 10 yıldır İzmir, Ankara, İstanbul arasında mekik dokuyor:
“Hayatım altüst oldu.”
1997 yılında Refah-Yol hükümeti döneminde çıkarılan bir tebliğle, yurtdışında belli bir süre yaşayan kişilerin altı ay trafikte kalan otomobillerini gümrük vergisi ödemeden Türkiye’ye getirebilecekleri yönünde bir karar çıktı. Otomobiller, Kasım 1997 ile Aralık 2000 dönemini kapsayan üç yıllık süreçte Türkiye’ye getirilebilecekti. Üç yıllık bu süreci fırsata çeviren kaçakçılar sahte bazı evraklar düzenleyip lüks otomobilleri getirdi. Aralarında eski hâkim, gümrük memuru ve komisyoncuların da olduğu ekip, Türk ve Alman kurumlara ait sahte kaşelerle işlem yaptı.
Nurettin Altınörs de 1998’e kadar İzmir’de oto alım-satımı yapıyordu. Kendi beyanlarına göre kaçak yollarla getirilen birkaç otomobili kendisi de satmıştı. Altınörs, otomobilleri kaçak getiren ekibin tüm yöntemlerini biliyordu. Kaçakçılık işi içinde kimlerin olduğu, bu işlemleri nasıl yaptıkları, hangi adreslerde işlerini yürüttüklerini dahi biliyordu. Nisan 2001’de ‘bedelsiz otomobil ithalatı’ adı altında yapılan kaçakçılığı tüm ayrıntılarıyla İzmir Emniyeti Kaçakçılık Şubesi’ne anlattı. Anlattıklarına, bunları yasadaki muhbir tazminatından yararlanmak için yaptığını da ekledi. Emniyet de Altınörs’ü muhbir olarak kabul etti ve yaptıkları operasyonların bazılarına Altınörs’ü de dahil etti. İstanbul, Bursa ve İzmir’deki gümrük kapılarında 30 bine yakın lüks aracın kaçak yollarla Türkiye’ye getirildiği ortaya çıkarıldı.
10 ay sonra ‘pardon’
Kaçakçılar bir süre sonra tutuklandı. Muhbir olduğu yönündeki evrak dosyaya konulmadığı için Altınörs de 10 ay kadar tutuklu kaldı. Üstelik ihbar ettiği kişilerle aynı cezaevindeydi İzmir Emniyeti’nden gelen “Altınörs muhbirimizdir” yazısından sonra, “pardon” denilerek salıverildi.
Cezaevinden çıktıktan sonra ihbarcı olduğunu kanıtlamak için Gümrük Müsteşarlığı’na birçok kez başvuruda bulundu.
Girişimleri sonuçsuz kalan Altınörs, muhbir tazminatının sahte evraklarla başka bir kişiye ödendiği, bu işlemin arkasında ise eski Gümrük Başmüfetişi A. D. başta olmak üzere bir dizi gümrük personelinin olduğu iddiasında.
Gümrük Müsteşarlığı engelledi
Altınörs parayı almasını Gümrük Müsteşarlığı’ndaki kimi görevlilerin engellediğini savunuyor: “Öyle sahtekârlıklar yaptılar ki. Bir kere bana tebligat yapmışlar. Güya tebligatı kızım Ayşe Sevda Altınörs almış. Oysa benim bu isimde bir kızım yok. Muhbir tazminatı 2003’te kimliği açık edilmeyen başka birisine ödenmiş. Başmüfetiş A. D ve diğer müfetişler hakkında soruşturma izni verilmesi için Danıştay 1. Dairesi Haziran 2009’da karar verdi. Bu karara rağmen Gümrük Müsteşarlığı gereğini yapmadı.”
600 milyon liralık dosya kapatıldı
Bedelsiz otomobil ithalatı adı altında yapılan kaçakçılık binlerce lüks otomobili kapsadı. Ağırlıklı olarak Avrupa’dan getirilen otomobiller arasında Mercedes, BMW ve Porche gibi markalar yer aldı. Kaçakçılığın parasal boyutunun 600 milyon TL’ye yakın olduğu müfettiş raporlarına yansıdı. Soruşturması ağır aksak yürütülen kaçakçılıkla ilgili dosya zamanaşımına uğradı. Mercedes ve BMW’nin yanı sıra Jaguar, Porche, Bentley, Rolle Royce, Cadillac ve Ferrari gibi otomobilleri de kapsayan soruşturmanın, kimi siyasetçi ve işadamı yakınlarına dokunması nedeniyle sonuçlandırılamadığı öne sürülüyor.