İhsanoğlu, "Cumhurbaşkanlığı makamı bir siyasi kariyerin son aşaması, son safhası, son durağı değildir. Yani birisi bakanlık yapacak, başbakan yardımcısı olacak, başbakan olacak, en sonunda cumhurbaşkanı olacak. Yok öyle bir şey” dedi.
İhsanoğlu, Zeytinburnu Meydanı'nda verilen bir iftar programına katıldı. İftara İhsanoğlu'nun yanı sıra CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, siyasi parti il başkanları, partililer ile davetliler katıldı. Verilen iftarın ardından İhsanoğlu'nun hayatını konu alan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Gösterimin ardından kürsüye davet edilen Ekmeleddin İhsanoğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İhsanoğlu, "Türkiye bu mübarek ay boyunca çok önemli gelişmeler gördü ve ülkemiz yavaş yavaş 10 Ağustos'a yaklaşırken tarihi bir kararı verme noktasına geldi. Bu tarihi karar noktasında Türkiye 12'nci cumhurbaşkanını seçecek ve bu memleketin başına bu mevkiye layık insanı getirecektir. Türkiye'de cumhurbaşkanı makamı için bu milletin arasında layık olan çok insan var. Biz 76 milyonluk kadim bir milletiz. Şimdi bu mecliste 4 parti milleti temsil ettiğine göre, bu 4 partiden 2 parti kendi adayını gösterdiği zaman veya bunlardan birisi müşterek olarak gösterdiği zaman bunu herkesin saygıyla karşılaması lazım” dedi.
"Benim anlamadığım bir husus var” diyerek sözlerini sürdüren İhsanoğlu, "Cumhurbaşkanlığı makamı bir siyasi kariyerin son aşaması, son safhası, son durağı değildir. Yani birisi bakanlık yapacak, başbakan yardımcısı olacak, başbakan olacak, en sonunda cumhurbaşkanı olacak. Yok öyle bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Avrupa'ya, ABD'ye bakınız böyle bir şey yoktur. Bu makam herkese açıktır ve Anayasa'da kanunlarda gösterilen vasıflarda olan insanlar buna başvurabilirler. Bu iktidarın kendi çıkardığı kanun. Şimdi efendim bu adaylar nereden çıktı diye hiç kimsenin farklı bir düşünce içerisinde olmaması gerekir. Ben şuna inanıyorum ki mecliste CHP ile MHP arasında başlayan uzlaşma bakın bugün burada 10 tane parti lideri var burada, bu demektir bu? Demek ki iki parti, iki partinin liderleri arasında başlayan uzlaşma aslında tepede olan değil, bu tabanda olan uzlaşma. Her yerde görüyoruz ki millet kaynaşmış, parti farkı kalmamış ve herkes bu 10 Ağustos'ta memleketin başına o gemiyi sakin bir şekilde o çok dalgalı çok çetin, çetrefilli sularda, huzur içerisinde, öfkelenmeden, kimseye tokat atmadan, kimseyi iteklemeden bir kaptan seçecektir. Siz düşünebiliyorsunuz bir siyasi görüşün temsilcisi seçiliyor Çankaya'ya gidiyor ve kendi seçmenin dışındakileri görmüyor gözü. Onlara öteki muamelesi yapıyor, onlar diyor. Memleketin yarısı sana veriyorsa diğer yarısını da taşıyacaksın. Çünkü bir cumhurbaşkanı 76 milyon insanın başkanıdır, temsilcisidir. Devletin başıdır ama cumhuriyetin ve milletin bütünlüğünün temsilcisidir. Onun için bütünlük ve beraberlik her şeyden üstündedir. Biz bu şekilde yola çıktık. Bizim milletimizin bizden beklentisi de budur” diye konuştu.
Kendisi hakkında yapılan yorumları da değerlendiren İhsanoğlu, "Burada ben bu şerefli görevi kabul ettikten sonra, benim aleyhimde çok şeyler söylendi. Türk olmadığım, vatandaş olmadığım, askerlik yapmadığım söylendi. Eşim için, çocuklarım için, gelinlerim için birçok şeyler uyduruldu. Ben bunların hiçbirisine cevap vermedim. Çünkü biliyorum ki hakikat kendiliğinden ortaya çıkıyor. Ben burada bu kara iftiraları savuranlara Kur‘an-ı Kerim'den bir ayet okuyacağım. Hucurat suresinde; 'Ey iman edenler; eğer bir fasık, bir yalancı, bir sorumsuz birisi gelip size haber verirse, önce emin olunuz, önce o haberin doğruluğundan emin olunuz. Eğer o yalan habere inanırsanız ve o haberin arkasından giderseniz ileride pişman olursunuz.' İşte ben de diyorum ki; siz inanç sahiplerisiniz. Size fasık biri gelip yalan bir şey söylerse inanmayınız” diye seslendi.
Türkiye'de yapılan rejim tartışmalarına da değinen Ekmeleddin İhsanoğlu, "Türkiye'de bir rejim tartışması başladı. Sanki mevcut rejim kötü bir rejimmiş ve bunu bitirmek lazımmış. Peki 12 sene devleti kim idare ediyor. Yedi senedir Çankaya'da görev yapan Sayın Cumhurbaşkanımız hangi iradeyle geldi. Peki bu 7 sene, 12 sene içerisinde bu askeri vesayet, bürokratik vesayet bitmedi mi? Onun yerine politik vesayet mi, siyasi vesayet mi, bir partinin vesayeti mi getirilmek isteniyor. Ben bunu anlamıyorum, hangi vesayetten bahsediliyor. ‘Efendim 12 Eylül bitmedi daha', peki niye bitmedi? Çünkü siz bitirmek istemediniz. YÖK'ü kim değiştirmedi. RTÜK kurumunu kim muhafaza etti. Peki 12 Eylül sendikalar kanununu kim korudu. Seçim kanunu kim her gün değiştiriyor. Yüzde 10 baraj sistemini kim korudu. Hani bunların hepsini siz değiştirecektiniz. 12 sene önce söz verdiniz. Ondan sonra vesayet diyorsunuz, kabahati başkasına atıyorsunuz. Hayali bir düşman yaratıyorsunuz ve o hayali düşman üzerinden Çankaya'ya ilerlemek istiyorsunuz. Yok öyle bir şey” dedi.
Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğuna inandığını belirten İhsanoğlu, "Türkiye elbette yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı vardır. Elbette 12 Eylül Askeri Anayasasını ıslah etmek durumundadır. Bir sivil Anayasa yapmak mecburiyetindedir. Ama bunu yaparken Türkiye sistemini, parlamenter sistemden diktatörlük sistemine değiştirmek istemiyor. Yok öyle bir yağma. Onun için seçilecek cumhurbaşkanı mevcut Anayasa'ya göre seçilecektir ve o hükümlere göre devleti idare edecektir. Gidip de bakanlar kurulunun, hükümetin yetkilerini gasp etmeyecek. Meclisin yasama yetkilerini gasp etmeyecek. Bunlarla Anayasa'da belirtildiği gibi ahenk içerisinde çalışacak. Ama her şeyden önce milletin birliğini ve bütünlüğünü temsil edecek. En mühim mesele budur” şeklinde konuştu.
Seçim propagandası ekmek ile ilgili yapılan eleştirilere tepki gösteren Ekmeleddin İhsanoğlu, "Biz şimdi bu kampanyada ekmek sembolünü, simgesini ortaya koyduk. Bu ekmeğimizi de hafife alanlar oldu. Halbuki ekmek hakkı için deriz. Ekmek bizim için mukaddestir. Kur'an nasıl mukaddes ise ekmek de mukaddestir. Biz toplumda sevgi ekmek, saygı, birlik, dirlik ekmek istiyoruz. Biz bu ekmeği büyütmek ve paylaşmak istiyoruz. Biz ekmeğimizi paylaşmaya hazırız ama vatanımızı paylaşmaya hazır değiliz. O işte kırmızı çizgimizdir” ifadelerini kullandı.
Ramazan Bayramı dolayısıyla da mesaj veren İhsanoğlu, "Bu mübarek ve aziz gecede, bayram gecesinde benim dileğim şudur. Cenab-ı Allah bu millete huzur versin, bu millete birlik ve beraberlik versin. Bizim esir kalan, rehin kalan kardeşlerimizin bir an önce kurtulması için dua ediyoruz. Ve onların da bir an evvel yurda dönmeleri ve aileleri ile birlikte bayram sevincini yaşamalarını diliyoruz. Aynı zamanda Gazze'de, Filistin'de, Suriye'de, Irak'ta, Türkmen kardeşlerimiz, Kürt kardeşlerimiz, Doğu Türkistan'daki Uygur kardeşlerimiz için dua ediyoruz” dedi.
Çin'deki Uygur Türklerinin durumuna dikkat çeken İhsanoğlu, "Biliyor musunuz Uygur kardeşlerimiz Çin zulmünden dolayı oruç tutamıyorlar. Oruç tutmaları yasak. Bunu herkes yazıyor ama biz bilmiyoruz. Ama ben genel sekreter olarak gittim orada yerli hükümetle, merkezi hükümetle uzun mücadeleler verdim, onların haklarını müdafaa ettim. Ama ne yazık ki yalnız kaldım. Bizim Uygur Türkleri ile de yakından ilgilenmemiz lazım. Biz Rabia Kadir hanımın Türkiye'ye gelmesine müsaade etmemiz lazım, ona vize vermemiz lazım. Yani biz Mısır'daki Rabia ile ilgileniyoruz ama biraz da Türk Rabia ile de ilgilenmemiz lazım. Ben Uygur kardeşlerimiz için temennim bir an evvel dini haklarına kavuşması ve haklı davalarını kazanmalarını temenni ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
Konuşma sonrası İhsanoğlu'na içerisinde Atatürk resimleri bulunan bir albüm imzalattırıldı. Ardından İhsanoğlu, sahneye davet edilen küçük bir çocuk ile de yakından ilgilendi.