Cumhurbaşkanı Adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, "Ben bu kampanyaya daha başlamadan önce "biz medeni, centilmence, çelebi bir yarış istiyoruz.Bu şerefli göreve gelecek insanlar, şerefli şekilde davranması lazım. Türkiye'nin en yüce makamına yücelikler içerisinde yükselmek lazım' dedim. Onun için ben bu kem sözlerin hiçbirisine cevap vermiyorum" açıklaması yaptı.
Bursa'da düzenlediği basın toplantısında adaylığına destek veren partilerin seçmenlerine seslenen İhsanoğlu, "Seçeceğiniz adam başbakan olmayacak, belediye başkanı olmayacak. Seçeceğiniz adam devletin başı olacak ve cumhuriyetin cumhurbaşkanı olacak. Cumhuriyetin ve milletin birliğinin teminatı olacak ve onu temsil edecek. Anayasa'nın uygulanmasının gözeticisi olacak" dedi.
Cumhurbaşkanının Anayasa'ya göre hükümet ve meclis dâhil devlet organları arasında işbirliği ve uyumu sağlama görevinin olduğunu da vurgulayan İhsanoğlu, "Bu yapmak için ne olmak lazım, bütün milleti kucaklamak lazım. 76 milyona sahip çıkmak lazım. Bir tarafı tutup bir tarafı bırakmak olmaz. Size oy verenler iyi olacak, size oy vermeyenler kötü olacak... Siz yukarı çıktığınız zaman size oy verenlerin temsilcisi olacaksınız Bu Türkiye'yi çok kötü yere götürebilir" dedi.
"CUMHURBAŞKANININ HERKESİN SAYDIĞI, SEVDİĞİ BİR İNSAN OLMASI LAZIM"
Bugün Türkiye'nin etrafını tehlikeli alevlerin, ateş çemberinin sardığını ifade eden İhsanoğlu, "Türkiye'nin komşuları parçalanıyor. Türkiye içerideki huzursuzluğuyla, dışarıdaki tesirlerle büyük bir meydan okumanın içerisindedir. Türkiye'nin bu tehlikeli yola gitmemesi lazım. Türkiye'nin komşularıyla itlaflarını barışçıl bir şekilde çözmesi lazım. Türkiye bölgesinde ve bütün dünyada müessir bir noktada olması lazım. O bakımından biz diyoruz ki cumhurbaşkanı dış dünyayla daha rahat ilişkiler kurabilen, dış dünyadaki problemlerle çalışma şekli daha uyumlu olan, o tecrübeye sahip birisi olmazı lazım. Herkesin saydığı, sevdiği bir insan olması lazım" diye konuştu.
9 senede 62 kez devriâlem yaptığını belirten İhsanoğlu, 100 ülkeyi ziyaret ettiğini, 57 ülkenin cumhurbaşkanı, başbakan, devlet başkanlarıyla görüştüğünü kaydetti. İhsanoğlu, "Bütün bu münasebetler karşılıklı saygı ve milli menfaatlerin dengeli yürütülmesi şeklinde kurulmuşsa, itilaflarda taraf tutmama gibi bir prensibiniz varsa, siz diğer ülkeler gibi geminizi çok rahat yürütürsünüz. Ortadoğu'da havayolları, konsolosluğu olan sadece biz miyiz? Niye bizim pilotlarımız kaçırılıyor da, başka havayollarına ait pilotlar kaçırılmıyor? Niçin bizim konsolosumuz rehin alınıyor? Niçin bizim gariban TIR şoförlerimiz rehin alınıyor? Bu soruların cevabını bulmak lazım. Bu soruların üzerini örtersek, basın yasağı getirirsek, ondan sonra basın hürriyetinden, demokrasiden bahsedersek, o zaman farklı bir dünyaya ait oluyoruz. Biz bu dünyaya ait olmak istemiyoruz, biz hür dünyaya ait olmak istiyoruz" diye konuştu.
"İNSANLARI YILLARCA HAPİSLERDE ÇÜRÜTMEK VE ZULMETMEK REVA MI?"
Türkiye'de her şeyden önce kanun hâkimiyetinin sağlanması gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, Ergenekon ve Balyoz Davalarına değindi. İhsanoğlu, "Son yıllarda gördüğümüz o büyük davalar ne oldu? Anayasa mahkemesi sonunda her şeyi sıfır noktasına getirdi. Bu doğru mu, bu reva mıdır, insanları yıllarca hapislerde çürütmek ve zulmetmek? Bu insanlar ya suçludur ya değildir. Suçları ispat edilinceye kadar suçlu değillerdir. Hukukun temel kaidesi budur. Ama siz bunları 5-6 sene hapiste tutarsanız, bu adalet sisteminize kim güvenir. Türkiye'nin bunları aşması lazım, bunu aşmak için de bu anlayışın devletin zirvesinde olması lazım" diye konuştu.
Ak Partili seçmenlere de seslenen İhsanoğlu, "Bizim ayrımız gayrımız yok. CHP'li, MHP'li neyse hepimiz bu vatanın evladıyız. Biz diyoruz ki Türkiye'de bugün büyük bir uzlaşma başlamıştır, bu başlayan uzlaşma gün geçtikçe artıyor" dedi.
"BÖYLE ÇELİŞKİ OLUR MU?"
Türkiye'de bir korku ve gerginliğin olduğunu söyleyen İhsanoğlu, seçim gezisi sırasında bir kadının kendisine "Biz korku içerisindeyiz, üzerimizde baskı var" dediğini anlattı. İhsanoğlu, "Niye bu baskı var? Niye insanlar hür bir şekilde gidip sandık başında, üç kişiden birisine mührü basmasın. Türkiye'deki biz bunları yarım asırdan daha fazla bir zamandan beri arkada bıraktığımızı zannediyorduk. Şimdi bu noktaya getirip ondan sonra "mağdurum' diye ortaya çıkmak ne kadar revadır? Bütün devletin imkânlarıyla bir kampanya yürütülüyor, bütün Türkiye'nin özel ve kamu kanalları saatlerce bir adayın konuşmalarını veriyor. Onun karşılığında öbür adaylara bir dakika, üç dakika" değerlendirmesinde bulundu.
"BEN BUNU GÖRÜYORUM, BU HALK DOĞRU KARARI VERECEKTİR"
İhsanoğlu, yasal kampanya süresini de eleştirirken, "Bu kanunu yapanlar, 2 aya sıkıştırmışlar. Ondan sonra siz Amerikan modelinden bahsedeceksiniz. Böyle çelişki olur mu? Bu biçilmiş kaftan meselesi. Türkiye herhalde bunu not edecektir. Türk halkı bunu değerlendirecektir ve o demokrasinin başladığı günden, yani gizli oy, aleni tasnifin başladığı günden, 1950'den bu yana her zamanki gibi aklıselimiyle, sağduyusuyla, vicdanıyla gidecek, o mührü layık gördüğü insanın üzerine basacak ve onu Çankaya'ya gönderecek. Ben bunu görüyorum. Bu halk doğru kararı verecektir " diye konuştu.
"BUNLARI YAPAN BİR İNSANA İFTİRA ATMAK ÇOK ACI BİR ŞEYDİR"
Konuşmasında, kampanya sloganları da olan "sevgi" ve "saygı" vurgusu yapan İhsanoğlu, "Ben bu kampanyaya daha başlamadan önce dedim ki, biz medeni, centilmence bir yarış, çelebi bir yarış istiyoruz.Bu şerefli göreve gelecek insanların, şerefli bir şekilde davranması lazım. Türkiye'nin en yüce makamına yücelikler içerisinde yükselmek lazım. Kem sözle olmaz. Kem söz sahibine aittir. Onun için ben bu kem sözlerin hiçbirisine cevap vermiyorum" dedi.
Hakkında çıkan, özellikle Filistin konusundaki bazı haberlere tepki gösteren İhsanoğlu, şöyledevam etti:
"Yabancı bir gazetede, benim fotoğrafımın montajını yapacaklar ve üzerine İngilizce bir manşet yazacaklar. Hani montaj kelimesi çok meşhur oldu ya bizde, işte montajın alası var. Tezviratın alası var. Ben Filistin davasına çok büyük hizmetler yapan bir insan olarak tarihe geçtim. Cenabı Allah bana bu hizmetleri bana nasip etti, Gazze'ye birkaç defa gittim. Cenabı Allah bana Mescidi Aksa'da,Kubbet-üs Sahra'da ve Hz. Peygamberimiz mihraca yükseldiği noktada namaz kılmayı nasip etti. Bunları yapan bir insana iftira atmak çok acı bir şeydir.
Bu iftiraları atanlar halktan utanmıyorlarsa, Allah'tan korkmuyorlar mı? Yalancının mumunun söneceğini bilmiyorlar mı? Bunu da bazı arkadaşlar din adına yapıyorlar. İslam'ın 6. şartı da haddini bilmektir. Haddini bilmeyen, ahlaka riayet etmeyen, iftira eden insanlar, bunların hali nedir Siz oruç tutacaksınız, namaz kılacaksınız fakat ahlak bakımından çok farklı bir noktada olacaksınız. Bu İslam'a, dine yakışır mı?" (ANKA)