CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Bu pazar günü Boğaziçi Üniversitesi'nde gençlerin düzenlediği liderler zirvesine bir davet almıştım. Ancak okul yönetiminin buna izin vermediği haberi iletildi" dedi.
Selin Sayek Böke, Bursa İl Başkanlığı’nda basın mensuplarıyla bir araya gelerek gündemi değerlendirdi. Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Ceyhun İrgil, Erkan Aydın ve çok sayıda partilinin katıldığı toplantıda konuşan Böke, bir gazetecinin, "Sizin Boğaziçi Üniversitesinde yapacağınız konuşmanın rektörlük tarafından programdan çıkarıldığı yönünde haberler var. Doğru mudur?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Maalesef doğru. Bu pazar günü Boğaziçi Üniversitesinde gençlerin düzenlediği bir liderler zirvesine bir davet almıştım. Ancak okul yönetiminin buna izin vermediği haberi iletildi. Dolayısıyla biz liderler zirvesini özgür üniversiteleri kuracağımız mahallelerde meydanlarda, sokaklarda yapmaya devam edeceğiz. Bugün bizi susturmaya çalışan herkese şunu anımsatmamız gerekiyor; gün gelecek, bu aydınlıklar bu 'Hayır' diyenlerle ve birbirleriyle konuşabilenlerle kurulacak. Bizi susturmanın mümkün olmadığını biliyorlar zaten. KHK'larla atanmış olan rektörler Türkiye'nin yarınınI çizemezler. Daha özgürce düşünen gençler mutlaka kendi içlerinden yeni liderler, yeni yarınlar ve bir aydınlık yazacaklar. Bugün, mutlaka bitecek."
Böke, Türkiye'nin karşısına hiç gerek olmayan biçimde bir anayasa değişikliği teklifinin getirildiğini savunan Böke, "Türkiye'nin bunca sorununu çözmek yerine kendisi bir sorun haline gelmiş olan iktidarın bu iktidar hırsını devam ettirmek için ortaya çıkardığı bu durum, bizlerin daha çok konuşmasını, birbirine daha çok anlatmasını gerektiren bir tablo ortaya çıkardı" dedi.
Daha önce de dış politikanın iç politikaya malzeme edildiği günlerin yaşandığını da ifade eden Böke, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir Rus uçağı düşürüldü ve bununla ortaya çıkan kriz Türkiye'de iç siyasete malzeme edildi. Bunun sonucunda 80 milyon biz beraber kaybettik. Türkiye'nin ihracatçısı, sanayicisi, turizmcisi, çiftçisi, esnafı kaybetti. Yine biz dış politikanın iç politikaya malzeme edildiği Suriye politikasının sonuçlarını da yaşadık. Bugün 3,5 milyon mülteciyi Türkiye'de sofrasına ortak etmek zorunda olan 80 milyon var. Bizler dış politikanın iç politikaya malzeme edilmesinden nasıl 80 milyonun kaybettiğini çok iyi biliyoruz. Onun için de sanki demokrasi için bir mücadele veriyormuş gibi yurt dışında Türkiye'nin itibarını zedeleyenlere gerçekten demokrasiyse derdiniz o zaman bunu önce kendi evinize inşa edin demeyi de bir ödev biliyoruz. Bugün Türkiye'de en demokratik hakkı olan 'Hayır'ı söylemek isteyenleri susturmaya çalışanlar, sınırın ötesine geçip demokrasi hikayesi anlatıyorlar."
Referandumda hayır diyecek olanlara yönelik baskıların en üst düzeyde devam ettiğine dikkat çeken Böke, hayır diyenlerin üniversitelere sokulmadığını, fiziksel şiddete maruz kaldığını ifade ederek, "Hayır diyenler en üst siyasetçiler tarafından terörist diye sınıflandırılıyor. Gerçek bir demokrasiyse eğer derdiniz, o zaman demokratik hakkını kullanan 80 milyona özgür ve eşit bir ortamı sağlamak bu iktidarın en temel görevidir. Bizim hayırlarımızda işte bu demokrasi içindir. 80 milyonun isterse evet diyebildiği, isterse hayır diyebildiği, farklılıklarını konuşabildiği ama 80 milyonun birlikte yaşadığı ve 80 milyonun itibarını diplomasiyle korumayı kendine görev edinen bir Türkiye anlayışını Türkiye'ye yerleştirmek için hayır diyoruz" dedi.
Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın Bilgi Üniversitesi’nde yapacağı “Kadına Şiddete Hayır” konferansı da üniversite yönetimi tarafından engellendi. Bilgi Üniversitesi öğrencilerinin davetlisi olarak Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’ne giden Nazlıaka, rektörün paneli son dakika iptal ettiği bilgisini aldı. Nazlıaka, Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ege Yazgan’ın kendisini arayarak “Üzerimde çok baskı var” diyerek özür dilediğini anlattı. Nazlıaka şöyle konuştu.
“Üniversiteler şiddetin, engellemelerin değil; bilimin yuvasıdır. Muhalif kimliğimizden dolayı bizi salonlarda, kürsülerde, meydanlarda, üniversitelerde konuşturmamaya ant içenlerin, bu saatten sonra ‘Avrupa bizi konuşturmuyor’ deme hakkı da yoktur. Mağduru oynama konusunda iktidarın eline kimse su dökemiyor. Aynı mağdurlar işine gelmeyince bizlerin sesini kısmak için elinden geleni yapıyor. Ülkemizin ihtiyacı olan şey; baskıcı ve tek adamcı bir sistem değil herkesin kendini özgürce ifade ettiği demokrasi ortamıdır.”
DHA
SON 24 SAATTE NELER YAŞANDI?