HABER

İkisi tek bir kişi gibiydi

İkisi tek bir kişi gibiydi

Onun hayat öyküsü 1980 yılında İzmir'de başladı. 1997 yılında Kıbrıs'ta düzenlenen güzellik yarışmasında ikinci olunca da onu bugüne getiren bütün kapılar birer birer açılmaya başladı.


Doğduğunda anne ve babasının ona verdiği isimle Didem Ezgü o sıralar henüz 17 yaşındaydı. Daha sonra Sırılsıklam ve Zehirli Çiçek gibi dizilerde oynadı... Çarkıfelek'te hosteslik yaptı, manken olarak podyuma çıktı.

Artık şöhret basamaklarını daha emin adımlarla tırmanıyordu. O dönemde adını da değiştirdi. O artık Petek Dinçöz'dü.


Dinçöz, kariyerine yaptığı hızlı başlangıcın ikinci yılında yıllar boyu adının beraber anılacağı, hatta canlı yayında evleneceği Can Tanrıyar ile tanıştı. O andan sonra da Petek Dinçöz denilince Can Tanrıyar geldi akla, Can Tanrıyar denilince de Petek Dinçöz.


Petek Dinçöz'den tam 20 yaş büyüktü Tanrıyar. 1960'ta doğmuştu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Milliyet'te spor gazeteciliğine başlamıştı. Hentbol oynadı bir süre, ut çalmayı öğrendi. Bu arada bestecilik yanı da olduğu yıllar sonra Dinçöz için yaptığı şarkılarla ortaya çıktı. Ama Tanrıyar'ı genç nesiller TV için yaptığı magazin içerikli Televole adlı programla tanıyor.


Dinçöz ile Tanrıyar'ın ilişkisi başladığında herkes bunun gelip geçici olacağını sanmıştı. Ama ilişkileri canlı yayındaki sürpriz nikaha kadar tam 8 yıl sürdü.


Aslında Dinçöz, sevdiği erkekle aralarında resmi bir bağ olmasını istiyordu. Ama daha önce başından bir evlilik geçmiş olan Tanrıyar bu konuda biraz daha yavaş davranıyordu.


Sonunda Petek Dinçöz'ün "denyo sevgilim" dediği Tanrıyar ona inanılmaz bir sürpriz yaptı. Beyazıt Öztürk'ün Kanal D'de yayınlanan programında ona evlenme teklif etti. O kadar heyecanlıydı ki Tanrıyar sevgilisine "Burada herkesin ve milyonlarca izleyicinin önünde benimle evlenir misin?" diye sorarken.


Dinçöz'ün bu sürpriz teklife yanıtı "evet" oldu. Hatta programın konuklarından Kutsi de onların şerefine "İlanı aşk ediyorum" adlı şarkısını söyledi. Dinçöz, Tanrıyar'ın programa getirttiği gelinliği reklam arasında giydikten sonra nikah masasına oturdu.


Çift, 8 yıllık beraberliklerini milyonlarca seyircinin gözü önünde sürpriz bir şekilde resmiyete döktü. Evlilikleri başlarda mükemmel gidiyordu. Hatta Petek Dinçöz eşi kendisini aldatırsa ona gelindiğini giydireceğini de söylüyorda şakayla karışık. Ama günün birinde hiç beklenmeyen bir haber gazetelerin magazin sayfalarına düştü. Tanrıyar ve Dinçöz boşanmanın eşiğindeydi. Bunun nedeni de ilk anda inanılmaz gibi geliyordu herkese. Tanrıyar bir uçak yolculuğuna çıkmış, Dinçöz'ün içine bir kuşku düşmüştü. Hava muhalefeti yüzünden uçak beklenen zamanda varış noktasına yani Antalya'ya inemeyince Dinçöz, 6 saat boyunca eşine ulaşamamıştı.


Bunun üzerine Dinçöz boşanma davası açtı. Çiftin 8 yıllık beraberlikten sonra iki yıl süren evliliği tek celsede sona erdi. İsimleri birbiriyle anılan, biri diğerinden ayrılmayan Tanrıyar ve Dinçöz çiftinin beraberliği de böylece noktalandı.


1977 doğumlu olan Asena ya da gerçek adıyla Onur Çakmak, ilkgençlik yıllarından beri dansözlük yapıyordu. Bu işe gönül vermişti. Hatta Beşiktaş'ın şampiyonluk kutlamasında o dönem takımın teknik direktörü olan Christophe Daum ile karşı karşıya dans edince de bütün dikkatleri üzerine çekti.


Farklı bir fiziği ve farklı bir tarzı vardı Asena'nın.. Çok geçmeden onu İbrahim Tatlıses de keşfetti. Kendi adını taşıyan şov programının kadrosuna aldı.


Bu Asena için bir dönüm noktası oldu... O andan itibaren onu sadece belli bir kesim değil, Türkiye'de milyonlarca insan tanıyordu artık...


Çok geçmeden İbrahim Tatlıses ile aralarında duygusal bir ilişki de başladı. Fırtınalı başlayıp fırtınalı biten bir ilişkiydi onlarınki... Bir darılıp bir barışıyorlardı.

Bir ara Asena ilişkilerinin bittiğini açıkladı. Ama Tatlıses buna karşılık olarak "Ben bitti demeden bitmez" yanıtını verdi.



Sonunda Tatlıses ile Asena ayrıldılar. Ayrılığın ardından Asena beraberliklerinin aslında sanıldığı gibi olmadığını da söylemişti: " Herkes zannediyordu ki biz aynı evde yaşıyoruz. Buram buram hergün birlikteyiz zannediliyordu. Burada ilk defa açıklıyorum, ben beyfendiyi bir kere gördüysem 1 ay görmüyordum. Yani öyle bir ilişki vardı. Karı koca ilişkisi gibi hiçbir zaman böyle bir ilişkim olmadı"


Ayrılığı ile ilgili olarak Tatlıses'in bir dönem beraberlik de yaşadığı yakın arkadaşı Hülya Avşar'ın sunduğu programda konuşan Asena "Tatlıses'ten ayrılmaktan korkmuyor musun" sorusuna "Ben her gün ölmektense bir gün ölmeyi tercih ettim" yanıtını verdi. Tatlıses ile Asena'nın ayrılığı da beraberlikleri gibi gürültülü oldu. Asena'nın "ilişkimiz bitti" sözlerinden sonra Tatlıses cephesinden de ilginç açıklamalar geldi.


"Asena benim kedimdir" diyen Tatlıses "Benim kedime kimse karışmasın. Ben bitti demeden, hiçbir şey bitmez. Ben bitirmiyorum. Seviyoruz ki, onu namusumuz olarak kabul ediyoruz. Medeni insanlar kararlarını karşılıklı olarak dile getirirler, uzaktan yapmazlar.” Ama sonuçta bu gürültülü ilişki kopma noktasına geldi. Tatlıses, en uzun süreli hayat arkadaşı Derya Tuna'ya döndü. Asena da kendine bambaşka bir yol çizdi.


Türkiye'de ünlüler dünyasının aşklarıyla konuşulan ünlülerinden biri de Banu Alkan. Hayatına giren herkes olay oldu ama hiçbiri 12 yıllık sevgilisi, ölümüne kadar birlikte olduğu Gürbüz Hanif kadar konuşulmadı.


1961 doğumlu olan Banu Alkan ya da gerçek adıyal Renka Bronkavi Yugoslav göçmeni bir ailenin kızı. O henüz küçük bir kızken ailesiyle birlikte Türkiye'ye göç ettiler. Güzeldi, alımlıydı... Alkan annesinin de etkisiyle lisenin son sınıfında öğrenciyken o dönemin bir çok ünlüsünü yetiştiren LCC Mankenlik Okulu'na girdi. Sonra bir sabun reklamında oynadı.. İşte o sırada da ünlü yönetmen Memduh Ün'ün dikkatini çekti.


Daha sonra Ses Dergisinin yarışmasına katıldı Banu Alkan.. Oya Aydoğan'ın ardından ikinci oldu. Sonra sinemaya adım attı. O sıralarda henüz 17 yaşındaydı. İşte o dönemde çok konuşulan, hayatını değiştiren aşkıyla Gürbüz Hanif ile tanıştı. İşadamı olan Hanif Alkan'ın babasından 2 yaş daha büyüktü, evliydi.. Ama buna rağmen "gönül ferman dinlemedi."


Alkan ile Hanif'in ilişkisi tam 20 yıl sürdü. Bir elmanın iki yarısı gibi oldular. Hanif, kelimenin tam anlamıyla masalsı bir hayat sundu Alkan'a. "Cannes Film Festivali'ne gittiler, Hawai'de tatillere çıktılar. Alkan o dönemi şu sözlerle anlatıyordu Hürriyet'e verdiği bir röportajda " Türkiye değil, dünya jet sosyetesinin içindeydim ben. Onlarla birlikte yaşadım."


"Bir yılbaşını Donald Trump'la İsviçre'de dağda kutluyordum, ertesi yılbaşı bu kez Hawai'de aynı otelde kalıyoruz. Hiçbiriyle samimiyetim yok ama hepsiyle ayna ortamlarda bulunuyordum. " Gürbüz Hanif'in babasından iki yaş büyük olduğunu da söyleyen Alkan "Bana hayatı öğretti" diye tanımlıyordu onu. Alkan 1980'lerin sonundan itibaren film çevirmeyi de bıraktı. Hanif ile birlikteliği işadamının kanserden ölümüne kadar sürdü.


Alkan'ın hayatının en büyük aşkı onu öylesine etkilemişti ki, aradan geçen onca yıla rağmen katıldığı bir TV programında Hanif'in adı geçince gözyaşlarını tutamamıştı Alkan.


Devlet Demir Yolları memuru Halit Şoray ile evhanımı Meliha Şoray'ın kızı Türkan ilkgençlik yıllarında böylesine büyük ve uzun süreli bir aşkın kahramanı olacağını biliyor muydu acaba.


Anne ve babasının boşanmasından sonra taşındıkları Karagümrük Sarmaşık Sokak'taki evde komşularının kızı Emel sayesinde film setlerine adım attı Şoray. Türker İnanoğlu onu görür görmek ondaki yıldız ışığını da fark edince Köyde Bir Kız Sevdim filmi için Şoray'a şans vermeyi kabul etti. Oysa bu rolün kendisini film setine götüren Emel Yıldız'a verilmesi kararlaştırılmıştı. O sırada henüz 15 yaşındaydı Şoray. Sadi Çadırcı ile nişanlıydı.


1962 yılında bir film setinde tanıştığı Rüçhan Adlı ise onun hayatında öyle önemli bir yer tutacaktı ki. Şoray sadece 17 yaşındaydı Adlı ile tanıştığında. Rüçhan Adlı ise kendisinden 23 yaş büyüktü. Adlı evli olduğu için ilişkileri uzun süre magazin basınının gündeminde kaldı. Çift bütün olumsuzluklara rağmen tam 20 yıl boyunca birbirlerinden hiç vazgeçmedi.


Şoray’ın Sultan olarak anılmasında ve "Şoray Kanunları" olarak nitelendirilen kurallarının oluşmasında Rüçhan Adlı'nın büyük rolü vardı. Çünkü Adlı, Şoray'ın her filmde rol almasını istemiyor, dekolte giymesine, filmlerdeki ağır çalışma koşullarına ve öpüşmesine karşı çıkıyordu. Adlı, oyuncuya bazı kısıtlamalar getiriyordu ve ona "Sultanım" diye hitap ediyordu. Bu hitap biçimi daha sonra dönemin ünlü yayınlarında haber oldu ve Şoray, "Sultan" lakabıyla anılmaya başladı.


Şoray ile Adlı 1983 yılına kadar hayatı paylaştılar. 83 yılında Şoray, ünlü aktör Cihan Ünal'a aşık olunca 20 yıllık ilişki de bitti. Şoray, Ünal ile evlendi. Ancak bu evlilik sadece 4 yıl sürdü. Boşandıktan sonra bir zamanlar Adlı ile birlikte yaşadığı işadamının o dönemde oturmaya devam ettiği villanın alt katına yerleşti. Bir anlamda yeni aşkının hayal kırıklıklarını, kalp acılarını silmek için eski aşkının mekanına sığındı Şoray. Rüçhan Adlı 1995 yılında hayata veda etti.


Yeşilçam'da Fatma Girik denilince akla hemen Memduh Ün gelir, Memduh Ün deyince de Fatma Girik... Böyle olması da çok doğal. Çünkü dile kolay beraberlikleri yarım asırı bile geride bıraktı.


Yeşilçam'ın duayenlerinden Memduh Ün ile tanıştığında Fatma Girik henüz bir sinema yıldızı değildi. Tanıştıklarında Girik henüz 14 yaşında bir figürandı. Ün ise 37 yaşında bir yönetmen.


Önceleri onların aşkı de herkese sinemada eşine çok rastlanan yönetmen- oyuncu aşkı gibi geldi. Ama gerçek öyle değildi. Birlikte geçirdikleri bunca yıla rağmen hiç evlenmeyi düşünmediler. Bunu da Fatma Girik yıllar önce yaptığı bir röportajda şöyle anlatmıştı:


"Evet, Memduh Bey'le evlenmeyi düşünmedik. Çünkü evlenenleri görüyoruz. Yeniden dünyaya gelsem, gene sinema sanatçısı olurum, gene Memduh Ün'e aşık olurum. Aramızda hiçbir anlaşma yok. Şart şurt yok. İmza filan yok. Ama birbirimizin damarına basmamaya özen gösteririz. Ona karşı çok büyük bir saygım var. Dünya bir yana Memduh bir yana. "

Girik ile Ün'ün aşkı öylesine büyük ve zamana karşı öylesine dirençli ki... Girik'in şu sözleri yarım asırı deviren bu aşkın büyüklüğünü de gözler önüne seriyor zaten:


"Memduh'a aşığım ve o da bana aşık. Kimse onun gözüyle beni, benim gözümle onu göremez. Biz ölene dek bu aşk ölmeyecek. Hala üzerime bir giysi alacaksam, ayna karşısına geçip acaba Memduh beğenir mi diye düşünüyorum."


Mehmet Ali Erbil, eski eşi Tuğba Coşkun'un bayramı Önder Fırat'la beraber Havana'da geçirmesini üzüntüyle karşıladığını açıkladı: "Beni ve çocuğumu enayi yerine koydular!"


Tuğba Coşkun-Önder Fırat ikilisinin Küba'da çekilen tatil fotoğrafı büyük yankı uyandırdı. Haberin ardından gözler Tuğba Coşkun'un eski eşi Mehmet Ali Erbil'e çevrildi. Evlilikleri döneminde çıkan birliktelik iddialarını "Önder Bey aile dostumuz" diye yalanlayan ünlü şovmen Erbil bu kez "Çok üzgünüm!" dedi.


Erbil, şu açıklamayı yaptı: "Çocuğumun annesi ile komşuluk yaptığım kişinin Küba'da ortaya çıkması, söylenecek söz bırakmıyor. Olay bugün yaşansa, 'Ayrıldık, herkes istediği hayatı yaşar' derdim. Ama ilişkinin ne zamandır var olduğu belli! Beni, çocuğumu ve çevremi resmen enayi yerine koydular."


Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil’in uğruna din değiştiren sevgilisi Alman Anna Maria Lagerblom, Bild gazetesine konuştu. Hafta içinde düzenlenen Bambi ödül törenine tek başına gelerek magazin dünyasının dikkatini üzerine çeken 22 yaşındaki futbolcunun eski sevgilisi Anna Maria “Evet, ayrıldık. Bu hayat bana göre değildi” dedi.


Mesut’un zorlu antrenman programından eve gelemediğini ve İspanya’da ailesinden uzakta yaşamaktan sıkıldığını belirten Anna Maria “Madrid’te altın kafes içinde yaşıyordum” dedi. 2009 yılından beri Mesut’la birlikte olan Anna Maria adını “Melek” olarak değiştirmiş ve İslam dinini benimsediğini açıklayarak Türk kamuoyunun gündemine oturmuştu. Almanya’ya 3 haftalık bir tatil için geldikten sonra fikrini değiştiren ve bir daha İspanya’ya dönmeme kararı aldığını söyleyen Anna Maria “Kavga etmeden ayrıldık. Mesut harika birisi. İlişkimiz sadece yürümüyordu. Artık mutluyum” dedi.


Hülya Avşar'a eski sevgilisi Sadettin Saran'dan pişti ikazı! Hülya Avşar, hafta sonu kızı Zehra ile Bebeköy'deki MAC isimli spor salonuna gitti. Avşar, üye olmak istediğini söylediği merkezi gezip kahvaltıya oturdu. O sırada Saran, üyesi olduğu MAC'ı bir konuda bilgi almak için aradı.


Saran'ın telefonuna çıkan yetkili, Avşar'ın da kızıyla merkeze kayıt yaptırmayı düşündüğünü iletti. Ünlü işadamı, yetkiliye "Lütfen Hülya Hanım'a benim de oraya üye olduğumu iletin. Bu durumu bilsin ki, ileride karşılaşırsak beni görünce şaşırmasın!" dedi.


Hülya Avşar, bir erkeğin saygımı kazanması çok önemli. Sadettin Bey çok saygı duyduğum bir insan. İlişkimiz aşkın da üstünde bir şey. Aramızda aşktan daha kuvvetli bir bağ var demişti.


Hülya Avşar ile Sadettin Saran'ın, İtalya seyahatleri sırasında Portofino'daki San Giorgio kilisesinde evlendikleri haberi konuşulmuştu.


Hülya Avşar Tenis Turnuvası'nda sevgilisi Sadettin Saran'la çiftlerde takım olmuştu.


Hülya Avşar ve Sadettin Saran, Nişantaşı'nda mutluluk pozları vermişti.


Fakat bir süre sonra açıklamanın ortak olmadığı anlaşıldı. Açıklama sadece Sadettin Saran'dan geliyordu. Ailesi zaten Avşar'la birlikteliğini onaylamıyordu. Hülya Avşar haberi basından öğrendi. Avşar 47. yaşgününü kutlarken Saran ise ayrılık haberini medyaya bildirmekle meşguldu.

İşte Sadettin Saran'ın Hülya Avşar beraberliğine ilişkin basın açıklaması:

"Sayın Hülya Avşar ile üç buçuk yıldır olan beraberliğimiz sona ermiştir. Bilginize iletir, saygılarımı sunarım."


Hülya Avşar, ayrıldıklarını kendisinden habersiz basına duyuran Sadettin Saran'dan ilginç bir şekilde intikam alıyor. Saran'ın eşyalarını tek seferde iade etmeyen Avşar Kızı, her gün 1 koliyle işadamına giysilerini yolluyor.


Ünlü şarkıcı, gönderdiği kolilerle her gün kendisini eski sevgilisine hatırlatıyor. İlk önce Saran'ın tıraş takımını gönderen Hülya Avşar, ertesi gün işadamının giysilerini sonra da söz yüzüğünü Sadettin Saran'a yolladı. Ünlü işadamı ise Avşar Kızı'na ait eşyaların hepsini tek seferde geri iade etti.

En Çok Aranan Haberler