HABER

"İktidar boşluğu var"

ANKARA (İHA) - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin içinde bulunduğu bunalımdan çıkış yolunun bir erken genel seçim olduğunu belirterek, Meclis'in karar almak için hemen toplanması gerektiğini söyledi.

ABD'nin Irak'a yapacağı olası bir operasyonu da değerlendiren Süleyman Demirel, Türkiye'nin kayıplarının olacağını hatırlatarak, "Bu operasyon Ortadoğu'da İsrail'i ve petrol kaynaklarını tehdit edebilecek tehlikeleri tehlikesizleştirme hadisesidir. Ama ABD'nin planını kimse bilmiyor" dedi.

Çalışma Ofisinde İhlas Medya Grup Başkanı Nuri Elibol'un sorularını cevaplandıran 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Dünya ve Türkiye gündemini meşgul eden birçok konuda önemli mesajlar verdi. Elibol'un, Demirel'i ziyaretinde TGRT Haber Müdürü Batuhan Yaşar, İhlas Haber Ajansı (İHA) Bölge Müdürü Hakkı Aldoğan ve Türkiye Gazetesi Haber Müdürü Akif Bülbül de hazır bulundu.

IRAK'A MUHTEMEL OPERASYON 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, gündemdeki konuları değerlendirdi. Demirel, kendisine yöneltilen, "ABD'nin Irak'a yönelik asgari operasyon ihtimalini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu cevaplandırırken, ABD'nin Ortadoğu'da harita değiştirmek gibi bir iddiaya sahip olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
"İddiası bellidir. Kuveyt işgalinden beri 'Körfez Sorunu' diye bir sorun mevcut. ABD, o tarihten bu yana Saddam rejiminden memnun değil. Irak'ın yalnız ABD ile değil, tüm dünya ile bağları kopuktur. Bush, Saddam'ın idaresinin çevreye zararlı olacağını düşünmektedir. Dünya petrolünün yüzde 66'sı bu Körfez Bölgesi'nde yer almaktadır. ABD petrolün yüzde 52'sini dışarıdan karşılamaktadır. Petrol hayati bir maddedir. Böyle bir zamanda süper bir güç olarak ABD'nin petrol bölgesinde güvenlik araması milli menfaatlerinin gereğidir. Bunda haklılık ya da haksızlık aramaktan ziyade, gerçeği görmek gerekir. Bir diğer olay ise; Irak'ın elinde kitle imha silahlarının varlığıdır. Kitle imha silahlarından ABD çok rahatsız. Yalnızca ABD değil, tüm dünya rahatsız. Acaba nükleer silah var mı, yok mu, bunun üzerinde birtakım şüpheler bulunmuştur. Irak'ın yapması gereken, ABD'nin kendisine vaki saldırısını önlemek için dünya kamuoyunda böyle bir saldırının mesnetsizliğini ortaya koymasıdır. Şunda başarılı olması lazım; 'Benim elimde kitle imha silahları yok'... Geldiler, baktılar Irak'ın elinde böyle bir silah yok. Bu durumda, böyle bir Irak'a saldırabilmesi dünya kamuoyunda destek bulmaz. Dünya kamuoyunu çok önemsemek lazım. Bugün ABD en güçlü devlettir. Birtakım ülkeler ABD'nin yapacağı bir şeyi ses çıkartmayabilir. Ama bu bugündür. Yarın başka bir kamuoyu oluşur. Kimse ABD'nin nasıl bir planı olduğunu bilmiyor. ABD, tüm dünyada 11 Eylül ile ilgili terörle mücadeleye çağırdı. Terörle mücadele adı altında ABD'nin birtakım devletlere saldırmasının dünya kamuoyu önünde kabul edilebilirliği yoktur. Dünya kamuoyu bir yerde adaleti arayacaktır. Bu kaçınılmazdır. Yani dünya kamuoyu bir ülkenin önünde eğilmez. Ne kadar güçlü olursa olsun. Son günlerdeki hareketlere bakıyorum, 'Saddam, son 48 saat içerisinde ölü ya da diri yakalanacak' diyor. Nasıl bir plan ortaya koyacak, bunu kimseye söylemiyor. Geliyorlar, gidiyorlar. Gazetelere demeçler veriyorlar... Doğrusunu isterseniz hiç kimsenin fazla bildiği bir şey yok. ABD'nin önemsediği diğer bir olay ise; İsrail'dir. ABD, sadece petrolü değil İsrail'i de düşünüyor. Irak İsrail için bir tehdit haline gelebilir. Sanıyorum o taraflardan da destek görüyor. Ortadoğu'da İsrail'i ve petrol kaynaklarını tehdit edebilecek tehlikeleri tehlikesizleştirme hadisesidir."

TÜRKİYE NE YAPMALI
Süleyman Demirel, "Bir operasyon olduğu taktirde Türkiye ne yapmalı? Bu işten Türkiye nasıl zarar görür?" şeklindeki soruyu de şöyle cevaplandırdı;
"Ne getirip ne götüreceğini hareketini planlayanlar hesaplayacaklardır. Ama bilmelidirler ki zor kullanılarak yapılan işlerde sonradan işin işinden çıkmak son derecede güçleşiyor. Onun içindir ki BM'nin yönetimi zor kullanmayı en son çare olarak görür. İhtilafları barışçı yolla ortadan kaldırılması bugün dünyanın kabul ettiği bir hadisedir. Ama burada bir imkansızlık vardır. Barışçı yolla halledemiyoruz. Silahlarını sana göstermiyor. O zaman ne olacak nasihat ile uslanmayanın hakkı kötektir. Kuzey Irak'ta Barzani, Talabani, hatta PKK var. Aynen Afganistan'da olduğu gibi... Böyle bir şey ihtimal dışı değildir. Kuzey Irak'taki etkin güçlerin sonunda bağımsız bir devlet olmaları mümkün değilse, böyle bir şeye yanaşmaları da mümkün değildir. Kendi ülkelerine ihanet etmek istemezler. ABD eğer böyle bir hareket yapar ve Türkiye'den destek görmezse Türkiye bu ülkeye karşı burulur. Türkiye destek verirse Arap ülkeleri Türkiye'ye karşı burulur. Türkiye'nin her 2 durumda da işi zordur."
Operasyonun Türkiye açısından doğuracağı sonuçları da değerlendiren Süleyman Demirel, birinci derecedeki hadisenin Kürt devletinin kurulması olduğunu söyledi. Türkiye'nin şimdiye kadar bir Kürt devletinin kurulmasına karşı çıktığını belirten Demirel, Türkiye'nin şimdi de ret ettiğini ve ülke menfaatleri bakımından toprak bütünlüğünün şart olduğunu söyledi. Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtlerin ve Türkmenlerin iyi idare edilen Irak'ta demokratik haklara sahip olarak yaşamasının Türkiye'nin istediği olduğunu ifade eden 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Türkmenler ve Kürtler bizim kardeşlerimizidir. İtilip kakılmamalıdırlar. Yerlerinden edilmemelidirler. Birtakım haklar tanınmalıdır" dedi.

TÜRKİYE'DE YAŞANAN SİYASİ GELİŞMELER Türkiye'de yaşanan siyasi depremi değerlendirmesi istenen Demirel, konuyla ilgili olarak şunları söyledi;
"Türkiye zaman, zaman birçok ihtimal ve olasılığı alt alta koyarak bir kabus yaratıyor. Bu kabusun içinde de bunalıyor. Bir kabus için sebep yoktur. Türkiye 2000 yılında en iyi yılını yaşamıştır. Yüzde 7 büyüme sağlanmıştır. Enflasyonu yüzde 30'lara doğru indirmiştir 30 milyar dolar ihracat 10 milyar dolar turizm geliri elde etmiştir. Toplam 45 milyar dolar gelir sağlamıştır. Ödenmemiş bir kuruş borcu yoktur. 1984'ten itibaren bir büyük terör olayı ile karşı karşıya kalmıştır. 2000 yılında bu da bitmiştir. 2001 yılına geldiğimizde Türkiye'nin Merkez Bankası'nda 28 milyar dolar rezervi var. Hiç tarihinde böyle bir şey yok. Hiçbir şeyin yokluğu söz konusu değil. AB adaylığına namzet, Avrupa'nın hasta adamı AB üyeliğine aday. Böyle bir Türkiye'nin niçin 2001 yılında bunalıma gittiğini anlamak mümkün değil. Nesi noksan? Her şeyi var. Çarşı Pazar çark dönmemeye başlamış. Nesi noksan? Bu hali ile bile 2001 yılında 45 milyar dolara yakın döviz kazanmış, 2002'nin altı ayında 16 milyar dolarlık ihracat yapmış. Ve birçok iş sahibi batmış. Türkiye'yi baktığınızda morali noksan, yönetimi noksan."

SEÇİM KONUSU
"Seçim 3 Kasım'da yapılır diyenler samimi ise o zaman ne olacak?" diye soran Demirel, 3 Kasım'a en az 90 gün kala kalacak şekilde seçim kararının yenilenmesi lazım geldiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Önümüzdeki günlerde parlamentoyu toplayıp seçim kararı almaları lazım. Bunlar halledilecek meselelerdir. Esas halledilecek mesele seçime gidilip gidilmemesi idi. 15 gün evvel koalisyon 3 partinin liderleri bir araya geldi. 2004 Nisan'da seçim dediler. Bakın siyaset ne kadar çok değişiyor. Neden buraya gelinmiştir? Bir kere Türkiye'nin her şeyi var. İdaresi yok. Böyle gidebilir misiniz? İdareyi nereden çıkaracaksınız, halkın içinden çıkaracaksınız. Başka opsiyonunuz yok. Türkiye'nin idaresi yok ise boşluk meydana gelmiştir. Türkiye'de iktidar boşluğu meydana gelmiştir. Yönetilemeyince devlet çarkı ve halkın çarkı da dönmüyor. Bir başı bozukluk sahipsizlik şikayeti halkın dilinde. Dar gelirli gruplar büyük sıkıntı içinde. Böyle bir durumda devam etmek mümkün değil. Anketler yapılıyor. Halkın yüzde 80'ini idareden memnun değilse bu ülkede parlamentodaki 3 sene evvelki parlamentonun kompozisyonu ile halkın istekleri değişmiştir. Seçimin 5 sene süresi vardır ama bu azami süredir. 5 seneden evvel seçim yapılmaz diye bir şey yok. 5 seneden sonra seçim yapılmaz. Her şeyi yanlış anladılar. Şimdi geldiler doğru yere. 3 Kasım'da seçim yapılacak sözü söylendikten sonra Türkiye'de demokratik çıkış yolu görünmüştür. Seçimden başka çıkış yolu aramasına gerek yoktur. Ey ahali benim halkım buyurun sandık başına kimi istiyorsan onu seç. Seçimde iyi bir netice çıkarmaz diye endişelere sahipseniz demokrasiye inanmıyorsunuz demektir. Çıkarmaması hali istisnadır. Çıkaramayabilir istisnadır. Ama siz bir istisnai kaide yapıp, kaideyi istisna yaparsanız yani seçimde iyi bir netice çıkarmaz diye seçimden ümidi keserseniz Türkiye'nin iyi idare edilmemesine kötü idare edilmesine razı olmanız gerekir. Ama razı değilseniz. Yani kötü idaresine razı olamazsınız iyi idareyi aramıyorsunuz siz. Ne yapmak istiyorsunuz?"

YENİ OLUŞUM "Yeni oluşuma nasıl bakıyorsunuz, Hükümetin dış güçlerin oyununa geldiği söyleniyor. Bu konuda da değerlendirme yapar mısınız?" şeklindeki bir soruyu da 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Ben yolun başından beri Türkiye'de çıkış yolu seçim diyorum. Benden başka da kimse demiyor. Türkiye, 2004'e kadar gidemez, en doğrusu da bu sonbaharda seçime gidilmesi dedim. En geç ilkbaharda yapılmasını söyledim. Koalisyonu oluşturan partilerden biri DSP parçalanmıştır. Çok önemli bir hadisedir. Komplo mudur vesaire midir? Tartışmalarına girmem. İddiayı yapan ispatla mükelleftir. İspat ona düşer. Kim böyle bir iddiada bulunuyorsa ispatlamak zorundadır. Siyasette her şey mahkemede ispatlanır gibi ispatlanmaz. Kaldı ki; bir siyasi partinin parçalanması iyi bir şey olmamakla beraber o partinin kendi işidir" diye cevaplandırdı.

"Siyasete geri dönmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna da Demirel, şu açıklamada bulundu;
"Ben günlük siyasetin içinde değilim. Ama Türkiye'nin her meselesi ile meşgulüm. Ben, 50 sene bu ülkeye hizmet yaptım. İddialarım vardı. Görmek istediğim şey, demokrasinin ayakta durmasıdır. Milletin son söz olmasıdır. Demokrasi bazen iyi işler, bazen kötü işler. Ama onun zeminlerini, kurallarını ayakta tutmak lazım. Türkiye'de her şey var. Benim aradığım şey, milletin huzuru ve sükunu ve birliğidir. Çünkü ben ne isteyeceğim milletimden. Milletvekili oldum. Parti Başkanı oldum. Başbakan oldum. Cumhurbaşkanı oldum. İstediğim bir şey yok. Benden de istenin bir şey yok. O zaman ben seyirci de değilim. Ben bir çok yerde söyledim. Efendim şimdi seçimin şimdi sırası mı? Kardeşim sen hasta mısın?. Evet. Hasta isem çare mi istiyorsun. İlaç bu. Ha, beğenmiyor musun bir ilacı başka bir ekip çağır. Eğer sen hekimin vereceği ilacı hiç kabul etmeyeceksen o zaman sana lokman hekim bile bir şey yapamaz. İlk önce kafanı belirsizlikten kurtar. Çıkar. Kendi kendisini bu kadar çıkmaza sokan bir ülke olmaz. Türkiye, siyaseti işletip gerekli aydınlatmayı yapamadı. Siyaset işlemedi. Neden işlemedi? Siyaset halktan koptu. Son bir senenin işidir. Ve halk siyasetin birçok kurumlarını milletvekillerini, parlamentosuna hükümetine itimadını yitirdi. Böyle bir ülkede seçim yapmayacaksınız da ne yapacaksınız. Başka ne yapacaksınız. Soruyorum. Halk milletvekili deyince, burnundan soluyor. Kim gidebiliyor halkın arasına. Haaa, derseniz ki; seçimden Türkiye'yi idare edecek adam çıkmaz ne yapacağız? Avustralya'dan, Kanada'dan adam mı ithal edeceğiz? Seçmen mi ithal edeceğiz? Yönetici mi ithal edeceğiz? Seçim bu ülkede insanların hakkıdır. Bu halk bu ülkeyi yönetecekleri çıkarır. Bu sıkıntılardan ülkeyi çıkaracak ve reçeteyi yine bu halk çıkaracaktır. Tek sorun yönetimdir. Benim milletimden istediğim bu ülkeyi yöneten güçlü kudretli iktidar çıkarmasıdır. Efendim bu millet bunu yapamaz. Olmaz diyorsanız. Başka çare yoktur. Dizinizi dövmekten başka çareniz yok. Millet en zor zamanlarda yani hiçbir şey olmadığı zamanlarda önündeki engellerin hepsini çok güzel aşmıştır."

Demirel, "Seçimin 3 Kasım'da olacağına inanıyor musunuz?" şeklindeki soruya da, "Seçim 2004'de değil. Ya bu senenin sonbaharında ya da gelecek seninin son baharında yapılacağı ilan edilmiştir. İlan edilmezse bile kabul edilmiştir. Bunun kaçışı yoktur. Bu hale gelmiş bir durumda herkes için iyilik var. Yönetenler içinde iyilik var" cevabını verdi.

ASKERİ DARBELER "Siyasette bölünme var. 'Bir Bilen' olarak bu bölünmenin toparlanması için tavsiyeleriniz olacak mı?" şeklindeki soruya da Demirel, "O tavrı bilen ağabey tavrını hiç takınmam. Siyaset parçalanmıştır. Parçalanmanın küçük birkaç tane sebebi vardır. Türk siyaseti askeri müdahalelerle parçalanmıştır. En yanlış olanı 1981 Ekim'de Adalet Partisi'nin ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin kapatılıp bir daha seçime sokulmamasıdır. Halbuki bu 2 parti Türkiye'nin oylarının yüzde 80'ini alıyordu. Nasıl olsa organize olacaktı. Nitekim, 6-7 sene sonra bu partiler yeniden ortaya çıktı. Gayet yanlış bir şeydir. Şimdi ikinci dünya şartları değişti. Sağcıyım solcuyum demeden önce Türkiye'nin önünde duran sorunları çözüm getirmeli. Sağcıyım diyenin solcuyum diyenin pek farkı olmayacak eğer makul çözümler bulabiliyorlarsa. Ne olacaktır? Milletin önüne proje koyacaksın. Bu yapılacak seçimin en önemli tarafı, halkın önüne çıkanların halkı inandırabilmeleri olacaktır. Halka güven verebilme olaylarıdır. Aranan Türkiye'de güven ve ümittir. Bunu bulduğunuz takdirde her şey düzelir. Her şeyi bulursunuz. Türkiye'nin aşı da var. Buğdayı da var. Unu da var. Eksik olan ümit ve güvendir. Siyasetten başka hiçbir kurum bunu veremez. Ben düşünüyorum ki halkın rızasını içinde olduğu güçlü bir yönetim ülkeyi içinde bulunduğu sıkıntılardan kısa zamanda çıkarır. Türkiye'deki sıkıntı kamuoyunun teşekkülüne siyaset ve medya yeterince kafi derecede yardımcı olmadı. Türk medyası fevkalade canlıdır. Tuttuğu zaman koparıp atıyor" diye cevaplandırdı.

En Çok Aranan Haberler