HABER

İlber Hoca İzmir ile ilgili en merak edilen sözün anlamını açıkladı

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Ege Üniversitesi'nin 2017-2018 Akademik Eğitim Öğretim Yılı açılışı, Ünlü Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın ilk dersi ile başladı. Ortaylı, "Girit, Bosna, Arnavutluk ve Bulgaristan’dan göçlerle gelen insanlar belki ilk anda bereketli toprakta Hıristiyan unsurun olmasına kızmış olabilirler. 'Gavur İzmir' lafı başkalarından çok onların koyduğu bir ad olabilir. 'Gavur İzmir' diyen adamlar kavga etmektense bu bereketli topraktan istifade etmeyi tercih etmişlerdir" dedi.

Ege Üniversitesi 2017-2018 akademik yılı, Ege Üniversitesi Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi'nde düzenlenen açılış dersi ile başladı. Açılışa, CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, Ege Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Prof. Dr. İlber Ortaylı, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektör Vekili Prof. Dr. Ahmet Eroğlu, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Turan Gökçe, CHP'li Bornova Belediye Başkanı Olgun Atilla ve öğretim üyeleri katıldı.

Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın 'Türkiye Tarihinde Ege' başlıklı dersi öncesi açılış konuşmasını yapan Ege Üniversitesi Rektör Vekili Prof.Dr. Beril Dedeoğlu, 1 yıl önce akademik yıl açılış töreninde ilk dersi gerçekleştirdiğini, bu yıl ise heyecanının farklı olduğunu belirterek, "Bu görevi üstlenmekten gurur duyduğumu bilmenizi istiyorum. 15 Temmuz hain darbe girişimi ülkemizde bir dizi soruna yol açtı. Canlarını ortaya koyarak darbe girişimi engelleyenler sayesinde burada olduğumuzu düşünüyorum. 15 Temmuz ve sonrasında olumsuzlukları olumluya dönüştüren akademik personelimize de teşekkür ediyorum" dedi.

''TÜRKİYE TARİHİNDE EGE'

Rektör Vekili Dedeoğlu’nun ardından Prof. Dr. İlber Ortaylı ilk derste Türkiye Tarihinde Ege’yi anlattı. İzmir’in sadece bir kıyı kenti olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ortaylı, Bayraklı’da da önemli kazılar gerçekleştirildiği belirtti. Sultan Alparslan’ın niyetinin küçük Asya’ya yerleşmek olmadığını, hedefinin Suriye, Filistin ve Mısır olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ortaylı, "İzmir bizden çok uzaktaydı. İzmir bölgesi geç antikitenin sonunda başlayan dönemini yaşamaya devam ediyordu. Küçük Asya’nın metropolisi sayılan Efes bile 5. miladi asırdan itibaren çöküntü içindedir. İzmir tabii talihine bırakılmıştır. Ne büyük mimari eserler ortaya çıkabilmektedir ne de felsefe kalıntısı olan bilimler hayatını sürdürebilmektedir. Modern Yunanistan’da Hıristiyanlar geldiği zaman Helenistik kalmaz fikriyle küçük Asya değişimi yaşamaktadır. İzmir şehrini Türk dünyasına hediye eden garip bir tezatla Timurlenk'tir. Anadolu seferi sırasında İzmir’i son olarak ele geçirdi. İzmir bir daha başkasına geçmeden Aydınoğulları beyliği ve Osmanlı ile hayatına devam etti. Öte yandan Osmanlı donanmasının Ege’deki büyük üssü bile İzmir’in kendisi değil Sığacıktır" dedi.

'İZMİR’İN HELENİSTİK VE LEVANTEN NÜFUSU'

İzmir’deki Helenistik nüfusun büyük İskender döneminden kalmadığını belirten Prof. Dr. Ortaylı, "Ege adalarının ve Yunanistan’ın çalışkan ve fakir köylüleri buraya göç etmiştir. İzmir’in Helenistik nüfusu budur. Arazileri düzeltmiş, kanal açmışlardır. Bunların başka yerlerde görülmesi mümkün değildir. İstanbul helenizminden daha çalışkandırlar. Buranın levantenleri 17,18'inci asırda göç eden sadece Fransızlar ve İtalyanlar değil Hollandalılar, Avusturyalılar hatta Danimarkalılardır. İzmir’deki aileler içinde Haçlı seferlerinden kalanlara bile rastlayabilirsiniz. Bunların helenik nüfusla alakaları yoktur" diye konuştu.

'GAVUR İZMİR LAFI...'

İzmir’in yerleşik nüfusunun çevre köy ve kasabalardan gelenler olduğunu belirten Prof. Dr. Ortaylı, "Bunların şehrin iktisadi hayatı üzerinde dominant faktör olması düşünülemezdi. Girit, Bosna, Arnavutluk ve Bulgaristan’dan göçlerle gelen insanlar belki ilk anda bereketli toprakta Hıristiyan unsurun olmasına kızmış olabilirler. Gavur İzmir lafı başkalarından çok onların koyduğu bir ad olabilir. Gavur İzmir diyen adamlar kavga etmektense bu bereketli topraktan istifade etmeyi tercih etmişlerdir. Şehrin sanayi ve ticaretinde boy göstermişlerdir. Yunan işgali sırasında Helenistik nüfus, Yunan valisinin levantenleri tuttuğunu, kendilerine fırsat vermediklerini söylerlerdi. İşgalin bittiği 9 Eylül günü arkada yangın geçiren ve o yangının niçin çıktığı belli olmadığı bir harabe kalmıştır. Batıda resmi görüş Türklerin şehri yaktığı manasındadır. İnsanlar, gelen Türkler niye yaksın, gidenler yaktı demektedir. Her halukarda İzmir levanten tüccarlar ve Helenik tüccarlar arasındaki rekabeti verimli bir duruma ulaştırmadan hayattan çekilir bir durumdaydı. Onun yeniden dirilmesi İzmir İktisat Kongresi'nden beri bu devletin çok önemli uğraşlarından biri olmuştur. İzmir, Türkiye’nin bir müddet için en önemli ihracat limanı olmuştur, Türkiye sanayileştikten sonra da bu vasfını devam ettirmektedir. İthalat limanı olarak bu rolü birinci derecede tutamadığı çok açıktır" dedi.

'İZMİRLİLER KOZMOPOLİT FİKİRLİ BİR MİLLETTİR'

Anadolu direnişi sonucu İzmir’in süratle Türkleştiğini, Türk nüfusun hakim olduğu bir yer olduğunu söyleyen Ortaylı şöyle konuştu: "Ama bir özellik ortadadır; 1912’den beri Rumeli ve adalar İzmir’e akmıştır. Galiba şehrin uygar hayatını devam ettiren onun Akdenizliliğini muhafaza etmesidir. İzmirliler Katalanlardan da Marsilyanın Fransızlarından da çok daha açık ve kozmopolit fikirli bir millettir. Bu referanstan hareket ederseniz, İzmir’i daha iyi yorumlarsınız. Galiba tek kusuru organize olamamaktır. Eğer bu organizasyonu tüccarlar, halk, meslek odaları ve üniversite olarak bir araya gelir tamamlarsak sonu çok aydın olacaktır."

En Çok Aranan Haberler